Gündem

Metin Uca'ya veda...Özel ve İmamoğlu törende

Hayatını kaybeden yazar ve sunucu Metin Uca, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı. Uca yarın Ankara'da defnedilecek.

Abone Ol

Şah damarında pıhtı atması sonucu geçirdiği trafik kazasının ardından yoğun bakıma kaldırılan ancak iki haftalık yaşam mücadelesini kaybeden yazar ve sunucu Metin Uca, son yolculuğuna uğurlanıyor. Uca, bugün Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yapılan veda töreninin ardından yarın Ankara'da defnedilecek.

Uca için Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılan veda töreninde sunuculuğu Sunay Akın üstlendi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da birer konuşma yaptı.

KARDEŞİNDEN UCA'YA DUYGUSAL VEDA

Törende kürsüye çıkan Metin Uca'nın kardeşi Mehtap Uca Erdoğan, Uca'ya hitaben yazdığı mektubu okudu. Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi:

"Kardeşimin değerli dostları, bugün burada çok zor bir konuşma yapacağım. Ölüm haberini aldıktan sonra ona söyleyeceklerimi söyleyemedim. Şimdi sizin huzurunuzda bir mektup yazdım, o mektubu okumak istiyorum.

Aynı trajik senaryoyu bir kez daha yaşadım. Tam yoğun bakım kapısında, seni alıp eski hayatımıza, güzel günlerimize ve neşemize kavuşacakken ellerimin arasından kayıp gittin. Tıpkı annemin vefatında birlikte yaşadığımız trajedi gibi. Annemi de hayatın garip bir cilvesi, tam taburcu edecekken abimde olduğu gibi kaybettik. O zaman seninle aynı acıyı, aynı şaşkınlığı, aynı isyanı paylaşmıştık. Ama bu sefer bu senaryoda beni çok yalnız bıraktın. Sevgili kardeşim, hastalığın boyunca hep çok güçlü durmaya, aklıma hiç kötü bir şey getirmemeye gayret ettim. O kadar çok sevenin, arkadaşın, dostun vardı ki onların dilekleri, senden gördükleri iyilikleri dile getirişleri bana güç verdi. Seninle tarifsiz bir gurur duydum. Hasta yatağında 'Bu çok kadar sevenin olduğunu bilmiyordum' dediğimde, dudaklarının arasından büyük bir gururla 'Ben biliyordum' demeni hiç unutmayacağım. Evet, sen kendinle gurur duymalısın, her faninin yakalayamayacağı büyük bir servete, yüreklere sahip olmuşsun. Sen milyonları güldüren adamsın. Hasta yatağında bana 'Söz veriyorum kardeşim, güleceğim' demen, kaderin yüzüme patlattığı okkalı bir tokat oldu. Bunu hiçbir zaman unutmayacağım. Evet, sen bana söz verdin, güleceksin, cennetten bana hep gülümseyeceksin. Buna gönülden inanıyorum. Annemle babama benim için de sarıl."

DUYGULANDIRAN VEDA...

Seni çok seviyorum, sen benim hayatımdaki en büyük şansımsın. Ben bu şansı kaybettiğimi hiç düşünmüyorum çünkü senin sevgini ve şansını yaşadığım sürece içimde taşıyacağım. Sen artık benim canımın bir parçasısın. Sana söz veriyorum, onurlu, tertemiz, ak bir sayfa gibi önümüzde uzanan ismini oğlumla birlikte yarınlara taşıyacağım. Sen mükemmel bir evlat, mükemmel bir kardeş, mükemmel bir dayı oldun. Bizim için yaptıklarına sonsuz teşekkür ederim. İnanın hayatımı bundan sonra nasıl yaşayacağımı, nasıl devam edeceğimi, acısını nasıl dindireceğimi şu an bilmiyorum. Yarım asırdan aşkın kardeşlik hukukumuzda seni kırdımsa beni affet, hakkını helal et. Türkiye'nin senin gibi insanlara çok ihtiyacı var. Sadece bizim değil, bütün Türkiye'nin başı sağ olsun."

ÖZEL: İNANILMAZ İLGİLİYDİ TÜRKİYE MESELESİNE

Törenin son konuşmasını yapan Özel, duygularını şu sözlerle dile getirdi:

“Benden önce konuşan herkesi dinleyince, Metin Uca hakkında en son konuşması gereken kişinin ben olduğumu ortaya çıktı zaten. Ama çok enteresan bir kişilikti. Şöyle ki; Metin Zakoğlu, benim telefonumu ona, onun telefonunu bana vermişti. Telefon çaldı. Açar açmaz ona bir cümle söylemek istedim. Aynı saniyede, eş zamanlı olarak o da bana o cümleyi söyledi. ‘Ben sizin hayranınızım, biliyor musunuz’ demiştim kendisine. O da bana onu söyledi. Uzunca güldük. Meclisteki yaptığım çok dolaşan bir konuşmadan bahsetti. ‘Sıkıldıkça izliyorum’ dedi. Dedim ki; ‘Biz, sizi izleyemedikçe sıkılıyoruz.’ 90’ların sonlarında, o muhteşem sabah haberleriyle güne başlamanın tadını, Metin Uca ekranlardan koparıldıktan beri eksikliğini, yoksunluğunu çeken biri olarak, işte bundan birkaç yıl önce iletişim kurabilmiş olduk. Ama şöyle enteresan bir yanı vardı. Televizyonla ulaşamadığı herkese, birebir ulaşabilecek kadar enerjikti. Sürekli iletişim halindeydik. İnanılmaz ilgiliydi Türkiye meselesine. Didim'de partiyi nasıl kurtulacağını konuşmuş; bana da söylerdi, ‘Neler yapmak lazım’ diye. Bence ne yapmamız gerektiğini, kendi yaşantısıyla vasiyet edip gitmiş: ‘Yükseklik korkusu olan herkes pilot olacak cesareti gösterdiğinde, Türkiye de kurtulacak, hepimiz de kurtulacağız.’ Dayısı tarafından çocukken Fenerbahçeli yapılmış. Bir tek dayısı olan biri olarak, bu acıya dayanmakla dayanmama arasında gelip giden kardeşini ve onu kardeşi gibi seven hepinizi saygıyla selamlıyorum. Işıklar içinde uysun.”

İMAMOĞLU: “BİZLERE DÜŞEN, ADINI YAŞATMAK”

Salonu dolduran Uca’nın dostlarına baş sağlığı dileyen İmamoğlu da şu ifadeleri kullandı:

“Tabii ki onu düşünüyoruz hep birlikte. Ben de düşünüyorum. İlk kaybettiğimiz, haberini aldığımda, aklımdan ilk geçen duygu şu oldu: ‘Eyvah, güçlü bir ses gitti.’ Çünkü; ayıltan, uyandıran, düşündüren ve hissettiren çok enteresan tespitleriyle, yazdıklarıyla çoğu zaman ders veren, yön veren özel bir insandı. Bu yönüyle kaybımızın büyük olduğunu biliyoruz. Çok şey yaptı, çok yönlü bir kişilikti zaten. Dostları burada, çok güzel ifade ettiler. Tiyatro sanatçısı, kitap yazarı, haberci, gazeteci… Her yönüyle düşünen bir insandı. Biz de tabii ki sıkı takipçisi, aynı zamanda söylediklerinden gerçekten ders alan ve uyanan bir insan konumundaydık. Hayranıydım. Allah rahmet etsin. Gerçekten çok değerli bir insanı kaybettik. O güçlü sesi bize iyi geliyordu. Yapmamız gereken bir kısım hamlelere ışık tutmasıyla değerli bir insandı. Bizlere düşen; böylesi kıymetli bir insanımızı, vatandaşımızı, aydınımızı, hemşehrimizi, sözüyle, kalemiyle, ismiyle yaşatmak. Hep birlikte yaşatacağız. Allah rahmet etsin. Mekanı cennet olsun. Nur içinde yatsın.”