MİLLİ EĞİTİM Mİ? FANTEZİ EĞİTİM Mİ?

Abone Ol

Uğrola Mersin, uğrola Türkiye…

Eğitim benim Kırmızı Çizgilerimdendir.

Çok şanslıyım, çünkü çağdaş ve iyi bir eğitim aldım.

Aldığım eğitim ahlaki ve milli değerler, evrensel değerler, bilim, ilim, sorgulama, muhakeme etme ve çözümleme temelli bir eğitim sisteminde yoğruldum.

Öğretilmedim, belletilmedim; eğitildim.

Sorgulayarak, inceleyerek, muhakeme ederek çözüm sağlamak için eğitildim.

Neden şanslıyım? Çünkü annem ve babam da bu eğitim sistemi ile yetişmiş insanlardır.

Ahlaki, dini ve milli değerler anlayışımda her ikisinin de çok büyük etkisi oldu.

Yaşantımı da bu doğrultuda sorumluluk sahibi olarak sürdürmek için eğitildim.

Toplumda bu değerlerimin şekillendirdiği karakterimle iyi bir yer edindiğime inanıyorum.

Yani; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir kişiliğim.

5 Yıl süre ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptım.

Çok etkinliklere, görüşmelere katıldım, konuşmalar yaptım ve dinledim.

Eğitimle ilgili konuşmaktan hiçbir ortamda çekinmedim.

Ara ara görev sürecimde anımsadığım ve belleğimde iz bırakan bazı konuları aktaracağım diye yazmıştım makale yazarlığına başladığımda.

TOBB Konferans Salonunda TOBB ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında 150 Mesleki Teknik Okul Yapımı Protokolünün imza töreninde söz alıp dönemin Milli Eğitim Bakanına  eğitim ile ilgili şunları aktarmıştım:

"Sayın Bakan, TOBB 150, 250, 550 ya da daha çok okul yaptırsın.

Ben size daha ekonomik ve hızlı bir şekilde daha çok sayıda Mesleki Teknik Okul kazandıracak bir yol önereceğim.

Düşük kapasite ile çalışan, öğrencilerin gitmek istemediği, velilerin birçoğunun çocuklarını göndermek istemediği bazı okullar var. Polemik olmasın diye okulların ismini vermiyorum.

Söz almadan önce Mersin'i aradım, bu okullardan Mersin'de kaç tane var diye sorup öğrendim. Tam 51 (sayıyı yanlış anımsıyor olabilirim) tane bu okullardan var Mersin'de.

Çok düşük kapasitelerle çalışıyor bu okullar.

Milli Eğitim Kayıt Sistemi zoruyla öğrenciler bu okullara kayıt yaptırmaları için yönlendiriliyor.

Bu okullardan Mersin'in ihtiyacı için 10 tanesini bırakın, diğer 41 tanesini çok az maliyetlerle tadil ederek Mesleki Teknik Okula dönüştürebilirsiniz.

Yeni inşaatlara harcanacak parayla da okullarda ihtiyaç duyulacak laboratuvarları ve ekipmanı yaptırabilirsiniz.

Yapım süresi de kısa olacağı için yeni döneme yalnızca Mersin'de 41 adet Mesleki Teknik Okul kazandırabilirsiniz.

Ayrıca gerçekçi ve dünya için insan yetiştirecek bir Milli Eğitim Sistemi planlayıp uygulayalım.

Fantezilere dayalı Eğitim Sisteminden vazgeçilmeli.

Yalnızca okul sayısını arttırmak da yetmez; bu okullarda eğitim verecek öğretmenleri de sürekli eğitmelisiniz, bilgilerini güncellemelisiniz.

Öğretmen okullarını da geliştirmelisiniz"

Bakan not aldı; ama ne düşündü, ne yaptı bilemiyorum.

EĞİTİM…

Milli Eğitim fantezilerle kurgulanmaması gereken bir iştir.

Gerçeklere göre kurgulanmalıdır Milli Eğitim.

Dindar Müslüman olarak yetiştirilmiş toplumlardan da bilim ve ilim insanları yetişeceğini, teknolojide yeni buluşlar ortaya çıkacağını kanıtlama tutkusundan vaz geçilmeli…

Türkiye Cumhuriyeti zaten kanıtlamış bunları; Nobel Ödülü almış bilim insanlarımız var, Dünyanın dört bir yanında Dünyanın en iyi üniversitelerinde çalışan bilim insanlarımız ve akademisyenlerimiz var, sanatçılarımız var…

Tüm dünyanın saygı duyduğu ve gıpta ettiği bir kuruluş hikayesi var, kuruluş ilkeleri var, felsefesi var.

100 Yıl, 200 yıl gerilere gitmeye gerek yok.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda oluşturulan ve uzun süre sürdürülen eğitim sistemi ile bunu zaten kanıtlamış Türkiye Cumhuriyeti.

Sonraki yıllarda Türkiye’yi yöneten siyasetçiler kontrol edebilecekleri toplum yetiştirme tutkusuyla Milli Eğitim Sistemimizi, eğitim felsefemizi bozmasalardı bugün farklı bir Türkiye olacaktı.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin hazırlanmasında tarikat ve cemaatlerin katkısı nedir?

Millî Eğitim Bakanlığı'nın Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile imzaladığı ÇEDES-Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum projesi kapsamında manevi danışman olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları, okullarda öğrencilere değerler eğitimi veriyor, seminerler gerçekleştiriyor.

Tarikat ve cemaatlerin ısrarlarıyla oluşturulduğu dillendirilen ÇEDES projesiyle tamamen dini değerlere dayalı değerler eğitimi uygulamasının, eğitimin tüm kademelerinde hayata geçirilmesi hedeflendiği de konuşuluyor.

Şimdi soruyorum?

Tarikat ve cemaat öğretileri ve disiplini ile yetişmiş bir kamu yetkilisi, bir hakim, bir savcı, bir öğretmen özgür iradesi ile karar verip görev yapabilir mi?

Bu öğretilerle yetiştirilmiş insanlar Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Öğretim Programları Ortak Metninin EK-1, Erdem-Değer-Eylem Tablolarının 82. sayfasında belirtilen D11Özgürlük Değeri bölümün Eylem kısmındaki aşağıda belirttiğim bazı maddeleri yerine getirebilirler mi?

D11.1.1. Kişinin bağımsız olabilmesinin kendine yetebilmesi ile mümkün olduğunu fark eder.

D11.1.6. Gerçek cesaretin akıl ve irade birleşiminin bir sonucu olduğunu bilir.

D11.2.1. Kendi kararlarını alma yeteneği gösterir.

D11.2.3. Bir gruba ait olmak için kendisi olmaktan ödün vermez.

Kolay kontrol edilecek insanlar yetiştirme çabasından vazgeçilmeli

Böyle bir toplum oluşturmak ülkemizin yararına olmaz!

Türkiye Cumhuriyet’ini sömürüp zayıflatmak ve dışarıdan kontrol etmek isteyen ülkelerin işine gelir.

Sorgulayan, özgür düşünen, eleştiren, aklıyla muhakeme eden, aklıyla karar veren, çağdaş insanlardan neden çekiniyorsunuz?

GENÇLERE VE EĞİTİMCİLERE…

Dünyadan bazı önemli insanların ve tabii ki Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Eğitim üzerine sözlerini anımsatacağım…

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk:

·         Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır.

·         Milletimizin siyasî, toplumsal hayatında, milletimizin fikrî terbiyesinde rehberimiz ilim ve teknik olacaktır. Mektep sayesinde, mektebin vereceği ilim ve teknik sayesindedir ki Türk Milleti, Türk sanatı, ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı, bütün güzelliğiyle gelişir.

·         Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır.

·         Büyük davamız, en medeni ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu, yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde de temelli bir inkılap yapmış olan büyük Türk milletinin dinamik idealidir. Bu ideali en kısa bir zamanda başarmak bir fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz. Bu teşebbüste başarı, ancak adaletli bir planla ve en rasyonel tarzda çalışmakla mümkün olabilir. Bu sebeple, okuyup yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak, memleketin büyük kalkınma savaşının ve yeni çatısının istediği teknik elemanları yetiştirmek, memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesle yaşatacak, fert ve kurumları yaratmak ve buna yönelik ilkeleri en kısa zamanda temin etmek, Kültür Vekâletinin üzerine aldığı büyük ve ağır mecburiyetlerdir. İşaret ettiğim ilkeleri Türk gençliğinin dimağında ve Türk milletinin şuurunda daima canlı bir halde tutmak, üniversitelerimize ve yüksek okullarımıza düşen başlıca vazifedir.

·         Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder. İşe köyden ve mahalleden ve mahalle halkından yani kişiden başlıyoruz. Kişiler düşünür olmadıkça, hangi haklara sahip olduğunu anlamadıkça, kitleler istenilen yöne, herkes tarafından iyi veya kötü yönlere yöneltilebilirler. Kendini kurtarabilmek için her kişinin geleceği ile bizzat ilgilenmesi lazımdır. Aşağıdan yukarıya, temelden çatıya doğru yükselen böyle bir müessese elbette sağlam olur.

Martin Luther King Jr.:

·         Akıl artı karakter; gerçek eğitimin amacı budur.

Malcolm X:

·         Eğitim geleceğe pasaporttur, çünkü yarın, ona bugünden hazırlananlarındır.

Nelson Mandela:

·         Eğitim dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silahtır.

Hoşça kalın, haftaya yine buradayız…