Müfide’ nin seçimi… -2-

Abone Ol

Önceki makalede, 1950 Eylül ayındaki Belediye seçimlerinde tıpkı 4 ay önceki genel seçimlerde olduğu gibi zafer elde eden Demokrat Parti’ nin ve o döneme damgasını vuran ve ‘iftihar vesilesi’ olarak nitelendirilen Müfide İlhan’ ın Belediye Meclisince Başkan seçilmesiyle sonlanan süreci ele almıştım…

Peki, ne olmuştu da, muhalif muvafık tüm meclis üyelerinin desteklediği Müfide, bir yılın sonunda kendi partisinin oylarıyla ‘ıskat’ ediliyordu?

Sorunun yanıtı için o bir yıl içinde meydana gelen gelişmelere bakmak gerekiyor…

Müfide çok hızlı başlamıştı göreve…

İlk iş olarak seçim kampanyası boyunca dile getirdiği ‘geçmişte yolsuzluk yapanlardan hesap soracağı’ vaadini gerçekleştirmek amacıyla 1944-47 yılları arası Belediye Başkanlığı yapan Fuat Morel döneminde kamuoyunca dillendirilen yolsuzluk iddialarını araştıracak bir komisyon kurar…

Tek parti döneminde kentin hiç bir belediyecilik hizmeti almadığını söyleyerek dar yolları genişletme ve kışın çamurdan yazın toz topraktan geçilmeyen caddeleri asfaltlama işine girişir…

Fuat Morel ve ardından 1947-50 arası başkanlık yapan Yusuf Kılınç döneminden miras kalan tüm borçların ödenmesini sağlar. Tahsilat konusundaki kararlı tutumu semeresini verir. Bir yılın sonunda Belediye kasasına o günün parasıyla 127 bin lira girecektir.

1935’ te yapılmasına karşı uygulama şansı bulamayan Jansen planını revize etmek ve büyüyen Mersin’ in ihtiyaçlarına cevap vermek üzere yeni bir şehir planı yapılması işini o dönemin en etkili Şehircilik Uzmanı Celaleddin Uzer* beye verir.

Halkın en büyük şikâyet konusu olan elektrik ve su sorunlarının çözümü amacıyla önemli girişimlerde bulunur.

Dönemin Mersin Valisi Şakir Canalp ile el ele verip sağlık alanında iyileştirmeler sağlar..

İngiltere ve Almanya’ dan yangın söndürme amacıyla iki arozöz temin edilir.

Ancak Müfide’ nin çalışmaları bu topraklarda sıkça karşılaştığımız o geleneksel ‘başarının cezasız kalmaması’ akıbetiyle karşılaşmasını önlemez…

Mecliste yer alan yol arkadaşları kısa zaman içinde partinin beklentilerini karşılamaktan uzak, oturduğu koltuğu hakkaniyetle doldurmaya çalışan ve mümkün olduğunca tarafsız yönetim sergilemeye çalışan Müfide’ den kurtulma amaçlı toplantılar yapmaya, planlar tasarlamaya başlarlar…

Kendisini Başkanlığa taşıyan Demokrat Partili arkadaşlarının beklentisi Belediyede çalışan CHP’ lilerin tasfiye edilip yerlerine Demokrat Partiye gönül vermiş isimlerin getirilmesidir.

Ancak bunu kamuoyu önünde yüksek sesle dillendiremedikleri için açığını kollamaya başlarlar…

Başkanlık koltuğuna oturmasının üzerinden 50 gün geçmişken İngiltere’ den davet alan ve BBC’ de Mersin’ i anlatma fırsatı yakalayan Müfide’ nin parlayan yıldızı, Mersin’ de cadı kazanlarının kaynatılmasına yol açar…

DP yanlısı 14 Mayıs gazetesi gezinin “İngiltere’ nin şehircilik anlayışıyla benzerlik taşımayan  Mersin’ e hiçbir kazanç sağlamayacağı” yorumuyla kıvılcımı çakar.

Müfide’ nin çıktığı seyahatte görev süresini aşması Belediye Meclisini gerecek tartışmalara da yol açar. Oysa Londra’ dan yurda dönen Müfide Ankara’ da başta Ak Otel olmak üzere kentin bekleyen projelerine kaynak aramaktadır. (1 Kasım 1950 günü Londra’ya giden Müfide’ nin dönüşü 23 Aralık’ı bulur)

Mersin Belediye Meclisinde yakın zamana kadar birlikte yol yürüdüğü Fahri Merzeci’ nin başlattığı muhalefet Müfide’ yi eleştirmekte sınır tanımaz…

Örneğin yurt dışından getirilen arozözü yüksek fiyata aldığı, temizlik işleri memurluğunu Encümen kararı olmadan Zabıta Müdürlüğüne bağladığı gibi ipe sapa gelmez gerekçeler dahi Meclis toplantılarının ana gündemini oluşturur…

Müfide’ nin kendi partili Meclis üyelerinin oylarıyla görevden uzaklaştırılmasının perde arkasını ve gerçek öyküsünü 21 Aralık 1950 günü Yeni Mersin gazetesindeki başyazısında İbrahim Kancaal şöyle anlatacaktır:

“Müfide İlhan ve Başarısı..

Mersin Belediye Başkanı bayan Müfide İlhan hakkında evvelki gün hayretle karşıladığım tarizlere muttali oldum.

Ben ehemmiyetine binaen sadece iki nokta üzerinde durmak istiyorum.

Birinci nokta şudur:

-Belediye Başkanı demokrat Partiye mensup olduğu halde evvelce belediyede bulunmuş icraatında isabet ihtimallerini arttırmış olmaz mı? Aynı zamanda partiler arası dostluk ve kardeşlik duyguları kuvvet bulmaz mı? Bütün bu karşılıklı anlayış havası memleketin faydasına değil midir?

Belediye Başkanımızın üzerine aldığı vazifeyi; partici zihniyetin hasis (cimri) temayüllerine kapılmayarak başarmak azminde olduğu anlaşılıyor. Gösterilen dirayet ve samimiyet karşısında emniyet hislerimizin bir kat daha kuvvetlendiğini iftiharla söylemek, söylenen diğer sözlere nazaran çok daha uygundur.

İkinci nokta ise şudur;

Belediye başkanı kendi partisinden olmayan kimselerin Belediye teşkilatında vazife görmelerine mani olmamış, yani onları kapı dışarı ederek yerlerine Demokrat Partiye mensup vatandaşları tayin etmemiş…

Vatandaş istediği, dilediği partiyi tutmakta serbesttir. O üzerine aldığı vazifeyi layıkı veçhiyle yaptığı müddetçe onları vazifeden uzaklaştırarak sefaletine yol açmak, kelimenin en hafif tabiri ile insafsızlık olur.

Belediye Başkanımız şu teklif olunan gayri adil azillerde bulunmadı diye onu kabahatli gibi göstermeye çalışan zihniyet ne kadar gariptir. Arz etmeğe çalışacağım şu iki nokta; Belediye Başkanımızın yüksek şahsiyetini, samimi mizacını teberrüz ettirmesi bakımından ondaki Demokratik tavrı ispatlayan müstesna mahiyet taşımaktadır.

Belediye Başkanımızı vazifesinde gösterdiği manevi tavrından dolayı candan tebrik ederiz.”

Halkın duygularına tercüman olan bu ve benzeri görüşlere karşın ne mi olur?

12 Aralık 1951 günü toplanan Belediye Meclisi, Demokrat partiye mensup üyelerin oylarıyla Müfide’ yi ıskat eder…

Mersin’ in Türkiye’ de bir ilk anlamına gelen kadın Belediye Başkanı hikayesi de böylece dramatik sonla kapanır…

*Celalettin Uzer, Osmanlı Suriye Valisi, Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı, İzmir üyeleği ile TBMM 1. dönem, 2. dönem Ardahan, 3. dönem Erzurum ve 4. dönem Konya milletvekiliği yapan Mustafa Kemal Atatürk'ün yakın arkadaşı ve sırdaşı Tahsin Uzer'in oğludur.

Tahsilini Fevziye ve Kabataş liselerinde yaptıktan sonra liseden pekiyi derece ile mezun olan Celalettin bey 1940 yılında İngiltere'de Liverpool Üniversitesi'nin Mimarlık Fakültesi'ni birincilikle bitirmiş ve diplomasını Birleşik Krallık Başbakanı Winston Churchill'in elinden almıştır.

Mezuniyetten sonra aynı Üniversitede Profesör Arthur Denis Winston'un asistanlığını yaparken Şehircilik alanında ihtisas yapmış, 1961’ de siyasete atılarak CHP’ den Milletvekili seçilmiştir.