MUHTELİF KONULAR ÜZERİNE BAZI PERSPEKTİFLER-4

Abone Ol

Tarih boyunca Yahudilerin sürekli zulüm ve baskı gördüklerini biliyoruz bunun nedeni nedir?

Bunun bize göre iki ana nedeni var:

1-Yahudiler kendilerini , Yaratıcı tarafından seçilmiş  bir ırk olarak görüp;  diğer insanları da tam insan olarak görmeyen üstenci bir  bakışa ya da milletsel  bir kibre sahipler. Bu durumdan dolayı da diğer milletlerin nefretlerini kendilerine celb ediyorlar.

2-Yahudiler, tarihsel süreç içerisinde parayla çok iyi bir ilişki dinamiği yakaladılar. Ve tarihlerinin hemen hemen her evresinde para kazanmanın yasalarına vukufiyet kazandıklarından dolayı zengin oldular. Bu zenginlik; Yahudilerin yönetimlerinde yaşadıkları devletlerin yöneticilerinin iştahını hep kabarttı. Bu yönetici elit tarafından Yahudilerin servetlerine çeşitli bahanelerle el kondu ve  sermayeleri hep  iç edildi.

Yakın tarihte Adolf  Hitler’in gerçekleştirdiği Yahudi katliamının nedenleri neydi?

1.  Dünya savaşında yenilgiye uğrayan Almanya, kendisi  açısından çok kötü şartlara  sahip Versay Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Bu antlaşma, Alman ulusunda derin bir öfke ve üzüntüye neden oldu. Bu derin öfkeyi sağaltıp; manipüle edecek kişi ve lider Adolf Hitlerdi.

Hitler,  kült kitabı ‘Kavgam’da’  Alman milletini motive edecek  bir iç düşman ihtyacı olduğunu ifade eder ve bu düşmanın da Yahudiler olduğunu işaret eder. Kitabında Yahudileri,  Alman toplumunun içten çürümesinin en önemli müsebbibi olarak görerek; takipçilerini de buna inandırır.  Bunu da iki şeyi hedefleyip; bir şeye inandığı için yapar:

1-  Alman ulusunu bir iç düşmana karşı tek vücut olarak kenetlemek gerekiyordu.

2-  Yahudilerin sermayesine çökerken;  gelişebilecek toplumsal itirazları bitirip; toplumun desteğini arkasına aldı.  Aslında Yahudi sermayesi Hitler’in iştahını en başından beri kabartıyordu. 10 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştirilen mucizevi Alman kalkınmasının kaynağında, işte bu sermaye vardı.

3-  Hitlerin inandığı şey ise Darwinist teorideki ‘ doğada zayıflar elenir, güçlüler hayatta kalır .’ fikri olan Francis Galton’un Öjeni teorisiydi. Hitler, Alman ulusunun ari ve üstün ırk olduğuna inanıyordu. Bu yüzden de başta Yahudiler olmak üzere çingeneler, zenciler, deliler ve bedensel özre sahip fertlerin toplumun gen havuzunu kirlettiğini düşünüyordu. Bu nedenden dolayı da bu toplumsal unsurları fırınlarda yakarak; sabunlaştırdı. Ve Hitler, üstün özelliklere sahip saf Ari bir Alman ırkı ortaya çıkarmak ve bunu devamlı kılmak için aile planlaması adı altında üreme çiftliklerini kurdu.  Hitler, İnsanlık tarihine ‘tam bir cinnet hali’ olarak geçecek olan bu ve buna benzer uygulamaları tek tek yaşama geçirdi.

Yahudilerin sahiplik iddiasında bulundukları Arz-ı  Mevud(vaat edilmiş topraklar) olgusu nedir?

Yahudilerin kutsal kitaplarında Tanrı’nın onlara vaat ettiğine inandıkları topraklara denir. Arz-ı Mevud, Yahudi inanışında, sadece belli bir yeryüzü parçasına sahiplik anlamına gelmiyor; aynı zamanda bir kimlik ve aidiyet duygusunu da ifade ediyor.  Arz-ı Mevud’un  Türkiye’deki coğrafik lokasyonu Van, Diyarbakır, Gaziantep,  Urfa ve Adana’yı da içine alan ve Kıbrıs adasını da kapsayacak bir hat izler. Yine Şu an ki İsrail devletinin topraklarıyla birlikte Filistin, Suriye, Irak, İran, Lübnan devletlerinin bir kısım topraklarını da kapsayan geniş bir coğrafyaya yayılmış toprakların bütününe verilen isimdir. Dikkat edilirse Yahudilerin hak iddiasında bulundukları bu topraklarda sürekli savaş yani kan ve gözyaşı vardır. Çünkü Siyonist ideoloji bir plan dahilinde hareket etmektedir. Ve bu plan tüm Arz-ı Mevud’u ele geçirmeyi hedefleyen

Oded Yinon Planı’dır.

Yinon Planı nedir?

1982 yılında Oded Yinon’un yayınladığı bu stratejik planda öz olarak şu ifade edilir: Biz Yahudiler bir gün bize vaad edilmiş olan bu toprakların, hepsini öyle ya da böyle bir şekilde elde edeceğiz. Fakat burada bizi bekleyen büyük bir sorun var; Yahudi nüfusu bu geniş toprakları dolduracak kadar bir çoğunluğa sahip değil maalesef. İşte burada bu büyük ve önemli soruna çözüm getirecek alt bir stratejiye ihtiyaç duyuyoruz. Bu strateji de şudur: Fethettiğimiz bu topraklarda bizim denetimimizde veya bizim etkimize çok açık, küçük küçük devletler inşa edeceğiz. Bir dönem çok gündemde olan Büyük Ortadoğu Projesi aslında Yinon planına verilmiş farklı bir isimden başka bir şey değildir. Geçmişte Irak’ta olanlar bugün Suriye’deki gelişmeler ve yakın zamanda İran’da olacaklar hep bu plana matuf hamleler.

Yeri gelmişken, İsrail, İngiltere ve A.B.D konsorsiyumu, Yinon planı çerçevesinde İran’da iki seçenekli bir rejim değişikliği senaryosunu aktif etmeyi ön görüyorlar:

1-    İran’da gelişecek bir toplumsal muhalefet dalgasını, ordu eliyle; mevcut yönetime yapılacak bir darbe olarak sonuçlandırmak.

2-    Eğer İran ordusu mevcut yönetimle devam kararı alırsa; bu sefer de İran’a savaş açıp mevcut rejimini değiştirmek.