Nerden başlayayım?

Abone Ol

gecan'dan mı? Süleyman Şah Türbesi'nden mi? Şehit pilotlarımızdan mı? Üniversitelerdeki ayırımcılıktan mı? Hala, Cumhurbaşkanı olduğunun farkına varamayandan mı? Hava koşullarına bir türlü ayak uyduramayan belediyelerden mi? 'Polis Devleti' yaratmaya çalışanların 'Kavga arenası' haline getirdikleri TBMM'den mi? Burada keselim ve sevgili Mehmet Kabak'ı da anımsayarak, gündemi böylesine yoğun tutmayı başarabilen yetenekli yönetenlerimizin kulaklarını çınlatalım! Sistem baştan kokuşmakta, Lime lime dökülüyor mu desek yoksa? * * AKP iktidarı süresinde kadına şiddet %1400 artmış. 'Kadın-erkek eşit değildir ve olamaz' demişti R T Erdoğan değil mi? 3 çocuk yetmemişti doğurması için 5'e çıkarmıştı. Kadın için en büyük kariyer 'Annelikti' bir yönetenimize göre. Artık iş, resmi nikahın camilerde kıyılması gerektiğine gelmişti. 'Pembe' kadın otobüsleri önerilerini de atlamamak gerek… Hani güzel bir sözümüz vardır: İmam o…..sa cemaat s…r diye. Mademki 'Kadın' ikinci sınıftır, söz hakkı olmamalıdır, o zaman VURUN! Tecavüz edin, tecavüzcüsüyle evlendirmeyi özendirin. Hem, 'Mini etek giymeseydi o da', deyin. Gerekirse 'Taciz timleri' kurun, kurdurun. Sonuç: AKP iktidarında Özgecanlara ölüm, 'Fıtrat' * * Lozan Antlaşması bizim tapu senedimiz. Varlık nedenimiz ya da. Ancak, antlaşmaya ihanet ettik. Sınırlarımız dışındaki tek toprak parçamızı terk ettik! Adına da; 'Zafer' dedik. Süleyman Şah Türbesini de yaktık yıktık, bombaladık yok ettik… Öyle dediler. Sonra mı? Bize ait olmayan başka bir toprak alanda 'Türbe inşaatına' başladık! 1) Suriye topraklarına izinsiz girdik. 2) Bize ait olan toprak parçasını terk ettik, Kaç-Ak topraklara konduk. 3) TBMM'ye haber vermedik. 4) PKK'nin Suriye koluyla antlaşma yaptık. Tek kurşun atmadık! 5) 'Süleyman Şah Türbesi'ne müdahale savaş nedenidir' söylemlerimizi unuttuk. Kaçmayı yeğledik. * * Bizler 4 şehit pilotumuzu toprağa verirken, Kaç-Ak Saray'da ikamet eden R T Erdoğan, TÜRGEV'i sahiplenme toplantısında esip gürlüyor ve Başbakan sıfatlı A Davutoğlu da kapalı salon toplantısında gülücükler dağıtıyordu… * * Üniversitelerde gençlik, PKK'lilerin saldırılarıyla can verirken, yaralıya müdahale 45 dakika geciktiriliyordu. * * Hala Cumhurbaşkanı olduğunun farkında mı değil yoksa bilerek mi yapıyor? Öyle ya, açılış vb gerekçelerle alanlara çıkarak '400 milletvekili' istemek nasıl açıklanabilir? TBMM'de henüz görüşülmekte olan yasa tasarıları için 'İsteseniz de istemeseniz de bu yasa çıkacak' denilebilir? TBMM'deki partiler ile ilgili veryansın edilebilir? * * 'Sel' kent yaşamlarımızda sıradanlaşmaya başladı neredeyse. Özellikle bazı büyükşehirlerimizde onyıllardır belediye başkanlığı görevinde olanlar, çözümsüzlükte de on yılları katlıyorlar sanırım. Kardan kapanan yollar, sellerde yok olan evler… Canlar mı? 'Fıtrat' mı demeli? * * Bir gece ya da sabah 05.00'te ansızın değil, güpegündüz, göstere göstere ve polis tarafından gözaltına alınabilirsiniz. Mahkeme kararına gerek yok! 48 saat gözaltında tutulabilirsiniz. Telefonlarınız da mahkeme kararı olmadan dinlenebilir. Halen var olan suç ve cezalar, 'Yeni' imiş gibi sunulabilir. (Molotofun suç aleti olması ve cezasının 4 yıldan başlıyor olması gibi) Bu faşist tasarıların yasalaşmaması için direnenlere TBMM çatısı altında saldırabilir, yaralayabilirsiniz… Önemli olan sizin kişisel geleceğiniz ve ceylan derisi koltuklara yeniden oturabilme şansınızı yitirmemenizdir. Burada keselim demiştik değil mi? Mersin-Mehmet Kabak öğretmenim, iyi bir çizer ve iyi bir yazandı… Kendisine sorulan 'Hocam bu kadar konuyu nasıl buluyorsunuz?' sorusuna 'Konu bulmakta değil, konu seçmekte zorlanıyorum' yanıtını vermişti… Ne kadar haklıymışsınız öğretmenim! Biz de 'Nereden başlayayım?' diye sormakta haklıyız sanırım