Sosyal medyada inanılmaz bir kirlilik mevcut. Çünkü çoğu kişi aklına gelen her şeyi yazabildiği gibi, önüne gelene aleni şekilde hakaret ve küfür de edebiliyor. Çoğunlukla söylediklerimizin nereye varacağını, ne sonuçlar doğurabileceğini düşünmeden hareket ediyoruz. Alanında uzman kişiler ve profesörler bile herhangi biri tarafından tacize uğrayıp bilgisizlikle suçlanabiliyor. Bilgi namına en ufak bir şey üretemeyen kişiler, herhangi bir dayanak göstermeksizin "yok o öyle değil, araştırmanı öneririm" diyebiliyor veya çekinmeden hakaret ve küfür edebiliyor. Kısacası sosyal medya; her kesimden insanın aklına geleni yazabildiği, trollerin cirit attığı, suni gündemlerle asıl olayların gözden düşürüldüğü, itibar suikastlerinin yapıldığı ve sürekli bir çatışma halinin yaşandığı kaotik bir yapıya dönüşmüş durumda...
İktidar ve yandaşlarını rahatsız etmediği sürece insanlar istediğini söyleyip, dilediğini yazabiliyor. İktidara muhalif tüm kişilere ise aleni bir biçimde düşmanca bir tutum sergileniyor. Kimsenin bundan dolayı ceza almaması bir yana çoğunlukla ödüllendirildiklerini görüyoruz. Bu şekilde iktidarın değirmenine su taşıyan yüzlerce tanınmış kişi ve sayısız troll mevcut. Cereyan eden bir olay ve durum karşısında iktidarı savunma, aklama, gerekiyorsa muhalifleri karalama ve itibarsızlaştırma görevine soyunan paralı çalışanları kastediyorum. Ne yazık ki ülkedeki eğitim eksikliğinden kaynaklanan ve yeterli donanıma sahip olmayan insanlar tarafından da destek gören bu kişiler, gündemi iktidar lehine değiştirmek için kitleleri etkileyebiliyor.
İktidarın uzun yıllar yönetimde olduğu bizimki gibi yeterince gelişmemiş ülkelerde, manipülasyon ve propaganda oldukça etkili bir güç olarak karşımıza çıkıyor. Demokratik ülkelerde bile medyanın, siyasi iktidar tarafından kontrol altına alınan ya da alınmaya çalışılan bir dördüncü güç olduğunu söyleyebiliriz. Eleştirileri etkisiz kılmak, bulundukları konumu sağlamlaştırmak ve rakiplerini manipüle etmek için bir güç olarak kullanılan medya, yozlaşmış ülkelerde ise çok daha tehlikeli bir silah haline gelebiliyor. Sosyal medyanın ise her ne kadar özgür bir platform olduğu düşünülse de mevcut düzende iktidarların kontrolüne girmeye başlayarak, geleneksel medyanın kaderini paylaşmaya çok yakın olduğunu söyleyebiliriz. Hala özgür düşünce için bir çıkış kapısı olma görevini üstlense de paralı troller ve maşalık görevi yapan etkin kişilerin; gündem değiştirme amaçlı yayın ve içerik üretmesiyle birlikte, bilinçsiz halk kolayca yönlendirilerek etki altına alınabiliyor.
Sosyal medya hesaplarından özgürce paylaşım yaptığını düşünen bilinçsiz kitle; iktidar sahipleri tarafından manipüle edildiğini farketmeyip, yaratılan bu suni gündemin içine sürükleniyor. Birkaç örnek vermek gerekirse; bir taciz, tecavüz, şiddet olayı olduğunda bilinçten yoksun ve yeterince gelişmemiş canlılar "o saatte orada ne işi varmış" "neden öyle giyinmiş" tarzında asıl olayı gölgeleyecek ve suçluyu haklı gösterecek paylaşımlarda bulunabiliyor. Çoğunluğun bu şekilde geri kalmış insanlardan oluştuğu toplumlarda suçu gölgelemek veya gündemi değiştirmek işte bu kadar basit! Ucu iktidara değen bir olay olduğunda ise “talimat üzerine” sosyal medya hesaplarından binlerce benzer içerik piyasaya sürülüyor ve bilinçsiz çoğunluğun da dahil olması ile birlikte gündem hızlıca çarpıtılıyor ya da değiştiriliyor.
Gerçek hayatta iktidarın siyasi baskısı altında kalarak sürekli sesi kesilmiş, eleştirmeyi, örgütlenmeyi ve hakkını aramayı unutmuş toplum; özgürlük yanılsaması içinde aklına gelen her şeyi, sonunun nereye varacağını düşünmeden sosyal medya hesaplarında paylaşabiliyor. İnsanları çekinmeden taciz edebildikleri gibi; kişilik haklarına saldırı, hakaret ya da küfür de edebiliyorlar. Sosyal medyayı gerçeklikten uzak kabul ettikleri için bu saldırıları yaparken vicdanen hiçbir rahatsızlık duymuyorlar. Sosyal medyanın nasıl kullanılacağını bilmedikleri gibi etkisinin ve gücünün de farkında değiller. Kendi evinde, arkadaşlarıyla sohbet eder gibi bir rahatlıkla paylaşım yapan insanlar mevcut. Mesela giyimini beğenmedigi insanlara hakaret eden kişilerin şu şekilde savunma yaptıklarını görebiliyoruz. “Buraya bu fotoğrafı atıyorsa istediğimiz yorumu yapmamıza da izin vermiş demektir, rahatsız olacaksa atmasın.” Toplumun eğitim yönü eksik ve kendini geliştirme konusunda yetersiz kalmış çoğunluğu, sosyal medyayı tam olarak böyle görüyor ve kullanıyor. Bu yüzden bir düzenleme şart. Yalnız bu düzenleme bazı siyasilerin savunduğu gibi sansür ve kısıtlama ile yapılmamalı. Herkes zorunluluğa tabi olarak tek ve onaylı bir hesap kullanmalı bana kalırsa. Böylelikle sahte ve troll hesaplardan da kurtulmuş oluruz. Kişinin kendi adıyla ve sadece kendisi tarafından açılabilecek tek bir hesabı olursa, isim gizlenerek yapılan paylaşımlarla ortaya çıkan kirlilik de giderilebilir. İsteyen istediğini yazabilmeli ve paylaşabilmeli elbette ama yazanın kim olduğunu da bilmeliyiz bence... Bunun yanı sıra artık hayatımızın bir parçası olan sosyal medyanın doğru kullanımı üzerine, okullarda ders verilmesi de gereklilik arz ediyor. Her sorunun çözümünde dönüp dolaşıp aynı şeye geliyoruz; eğitim şart!