Öğretmenler Günü’nde aslında neyi kutluyoruz? (II)

Abone Ol

(Geçen haftadan devam) Öğretmenler Günü’nün konuluş amacı; öğretmenin toplumdaki yerini, rolünü, önemini ve değerini anlamak ve anlatmaktır. Öğretmeni, toplum içerisinde hak ettiği saygın yerine oturtmaktır. Öğretmenler arasındaki bağı kuvvetlendirmek, öğrencileri ile aralarındaki sevgi, saygı ve dayanışmayı güçlendirmektir. Emekli olan öğretmenleri saygıyla anmak ve yeni atanmış öğretmenlerin mesleklerinin bilincine varmalarını sağlamaktır. Başlangıçta, söylemde böylesine ideal olan bu hedeflere ulaşmak için yapılan kutlamalar, zaman içerisinde giderek anlamını yitirmiş ve sıradanlaşmıştır. Özünden ve amacından saptırılmıştır. Âdet yerini bulsun diye yasak savarcasına geçiştirilen bir gün haline getirilmiştir. Öğretmenlik mesleği ise, sadece Öğretmenler Günü’nde şarkılarla, şiirlerle anılan, söylemde yüceltilen, ertesi gün ise unutularak kaderiyle baş başa bırakılan bir meslek konumuna düşürülmüştür. Bugün geldiğimiz noktada; acaba böyle bir günü kutlasak mı? Yoksa, kutlamasak mı? Diye insanı ikilem içerisine düşüren, hüzünlü bir gün haline getirilmiştir. Ancak, her ne olursa olsun, öğretmen sorunlarının gündeme taşınmasını sağlayan bu önemli ve anlamlı gün, yine de çeşitli tören ve etkinlikler düzenlenerek kutlanmalıdır. Ülkemizde; 24 Kasım’dan başka ayrıca bir de 5 Ekim “Dünya Öğretmenler Günü” kutlamaları yapılmaktadır. Bunun nedeni, BM’nin Eğitim, Bilim ve Kültür örgütü olan UNESCO’nun, öğretmenlik mesleğinin özel önemi nedeniyle 1994 yılında aldığı bir kararla, her yılın 5 Ekim gününü “Dünya Öğretmenler Günü” olarak kabul ve ilan etmiş olmasıdır. Bu özel günler, birbirini ikame eden, birbirinin alternatifi olan günler değildir. “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü” evrenseldir. 24 Kasım Öğretmenler Günü ise, ulusal bir özel gündür. Öğretmenlik, sıradan bir meslek değildir. Tıpkı doktorluk ve askerlik mesleği gibi kutsal sayılan mesleklerden birisidir. Çünkü nasıl ki bir Doktor Hipokrat yeminiyle kendisini mesleğine adıyorsa ve bir asker mesleğini icra ederken ölümü bile göze alıyorsa; öğretmenlik mesleğinin de bunlar gibi bir adanmışlık boyutu vardır. Öğretmenler de tüm yaşamlarını öğrencilerini her yönüyle en iyi şekilde yetiştirmeye adamaktadırlar. Mesleki yaşamlarının tamamını bu çeşit eğitim-öğretim faaliyetleriyle geçirmektedirler. Mesleklerini icra ederlerken, sürekli olarak kendilerini yenilemek, verici, paylaşımcı, özverili, hoşgörülü, sabırlı, anlayışlı, üretken, yönlendirici, önder ve örnek olmak zorundadırlar. Bu çeşit zorunlulukları nedeniyle öğretmenlik, insanı tüketen bir meslektir. Tükenmişlik sendromunun en çok görüldüğü mesleklerden birisi de öğretmenlik mesleğidir. Öğretmene hak ettiği değerin, önem ve statünün verilmediği dönemlerde bu sendrom daha sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Eğitimin en temel unsuru öğretmendir. Kendileri özgüvenli, mutlu ve üretken olmayan öğretmenlerin, özgüvenli, üretken ve mutlu öğrenciler yetiştirebilmeleri imkânsız denilebilecek kadar zordur. Günümüzde ne yazık ki öğretmenlik mesleği, tam bir sorunlar yumağı haline gelmiştir. Öğretmenlerimizin başta ücret olmak üzere pek çok çözüm bekleyen sorunları mevcuttur. Öğretmen maaşlarında hakkaniyet ölçülerine uygun düzenlemeler yapılmadığı için öğretmenlerimiz giderek yoksullaşmaktadır. Özel okul öğretmenleri ise tam bir başıboşluk ve denetimsizlik ortamında sefalet ücretleriyle çalıştırılmaktadır. Öğretmenler, kötü çalışma ortamları ve ağır ders yükleri altında ezilmekte ve sömürülmektedir. Atanamayan öğretmenler sorunu ise sözcüğün tam anlamıyla büyük bir ekonomik ve toplumsal faciaya dönüşmüştür. Atanamayan 100 binlerce öğretmen, bu sorunun hakkaniyetli ve adaletli bir şekilde çözümleneceği günü büyük bir umutla beklemektedir. Eğitim yöneticisi atamalarında liyakat sistemi çökmüştür. Etik ve vicdani olmayan bu anlayış ve yaklaşımlardan vazgeçilmelidir. Ülkemizde, özel olarak öğretmenlik mesleğine ve genel olarak da tüm bir eğitim sitemine hak ettiği gereken değerin verilmesinin yolları mutlak surette bulunmalıdır. Daha ilkokul sıralarından itibaren bin bir özveri ve emeklerle bizleri yetiştirmeye çalışan, bu uğurda ömürlerini tüketen ve hepimizin bugün sahip bulunduğumuz makam, mevkii, meslek, kariyer ve statülerimizi borçlu olduğumuz öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun.