Kıvrak, yaptığı açıklamada son 50 yılın en sıcak yazlarından birinin yaşandığını belirterek, zeytin ağacının gövdesindeki suyu bu sene meyvesine veremediğini hayatta kalmak için etkin ve kısıtlı kullandığını anlattı. Zeytin ağacının su stresi yaşaması sebebiyle zeytinlerin ve ondan üretilen zeytinyağlarının bu yıl daha acı olduğunu vurgulayan Kıvrak, şöyle konuştu;
“Aslında stresli bir yıl yaşanmasaydı meyvemsi kokuyu buram buram alırdık. Bünyesindeki su olsaydı ya da normal yağış düşseydi bünyesindeki suyun zeytine aktaracaktı. Acılaşmamış olacaktı. Zeytin normalde acı oluyor. Ancak suyla dengeli bir dağılım olunca acıyı çok hissetmiyorduk. Bu yıl meyvemsi kokuyu bulamıyoruz. Bunun yerine daha acı bir zeytin ve yağıyla karşı karşıyayız. Su az olunca ağaç, hayatını devam ettirme iç güdüsüyle daha fazla meyve verdi ancak küçük oldu. Daha çok çok küçük zeytin ve çekirdek ağırlıklı bir verim gördük. Ağaçlar bu yıl sadece çekirdeğe, tohuma yani genetik koduna çalıştı.”
Ağaçların bu stres altında kendi meyvesini korumak adına zeytini dış etkenlerden korumak için özellikle biraz daha acılaştırdığını dile getiren Kıvrak, “Meyvelerini acı yapmak zorunda. Çünkü kuşlar yerse meyvelerinden, tohumlardan yeni ağaçlar çıkmaz. Bu yüzden ağaç öleceğini düşündüğü için bu sene meyve tanelerini acılaştırdı. Bunun adı ağacın yok olmaya karşı kendini koruma içgüdüsü. Acı olunca kimse yemiyor, çekirdek tohum olarak kalıyor” dedi.
"Zeytinyağının ağzını açık bırakmayın"
Kıvrak, üreticilerin zeytin ve yağının acılığından şikayet ettiğini belirterek, şunları kaydetti;
“Üreticiler acısı çıksın diye zeytinyağlarını açık havaya daha fazla maruz bırakıyorlar. Yanlış. Bu yıl zeytinyağını bu şekilde yemeliler. Ağzını açık bırakmamalılar. Çünkü bu bol antioksidan içeriyor. Ağzı açık bırakılırsa acılık gider ancak yağ tüm özelliğini kaybediyor. Sağlıklı, antioksidan etkisi yok oluyor. Sonra yağlı boya tadına dönüşüyor.”