CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Seçmene kulak tıkayan, seçmenin sesini duymayanlar, değişmeyenler, emekliyi, atanmayan öğretmeni, staj mağdurunu yok sayanlar ile kibir ve güç sarhoşluğu kaybetti. Klasik ittifaklar çöktü. Yeni bir ittifak süreci başladı. Türkiye ittifakı kazandı. Demek ki 2018-2019 modeli ittifak işi artık işlemiyor. Artık sandıkta ittifak işliyor." dedi.
Cumhuriyet'in sorularını yanıtlayan Özel'in cevaplarından öne çıkanlar şöyle:
- Sürpriz oldu dediğiniz yerler var mı?
İllerden hiçbiri sürpriz değil ama oranlar çok sürpriz. Biz ankette Kilis'in gelmekte olduğunu gördük ama 12 puan farkla kazandık. Bursa, Balıkesir, Manisa, Denizli'yi kazanacağımızı söylüyorduk ama oranlara şaşırdık.
- Kastamonu, Kırıkkale, Adıyaman...
Hepsini bekliyorduk. ‘Kastamonu da, Kırıkkale de Adıyaman da gelecek’ dedim. Ama tabii bunların bir kısmı gelir, bir kısmı gelmez. Hepsinin birden gelmesi çok iyi oldu tabii. Biz Bursa, Balıkesir, Denizli, Manisa için ‘İkisi kesin gelir. Büyük ihtimalle üçü gelir. Dördü de gelse şaşırmam’ dedim mesela. O nedenle gelmesine şaşırdığım il yok. Çünkü hepsini gördük. Ama hepsinin birden çok yüksek oranlarda gelmesine memnun oldum.
Hangi seçim çevresindeki sonuca üzüldüğümü soracak olursanız, gösterdiği mücadele ve partimizin oyunu büyük oranlarda artırmış olmasına rağmen Veli Ağbaba'nın seçimi kazanamamasına üzüldüğümü belirtmem lazım.
- AKP ilk kez ikinci parti oldu. Neden kaybetti?
Birinciye geçilen ikinci oluyor. Ondan kaybetti. Ben şuna çok itiraz ediyorum. AKP ikinci parti olmadı. CHP birinci parti olunca iki tane birinci olmaz. CHP birinci parti olduğu için AKP ikinci parti oldu. Biz doğruları yapmasaydık yine birinci olurdu.
- Nerede yanlış yaptı AKP?
Her seçim sonucu, seçmenin siyasete yazdığı bir mektuptur. O mektubu doğru okursan bir sonraki seçimde başarılı olursun. Biz ‘Bugün gelecek seçimlerin ilk günü’ dedik. AK Parti tehlike çanını görmedi. Seçmen bize ‘Değişmezseniz oy yok, 6 parti bir araya da gelseniz 25 veriyorum’ dedi. Oysa ki tek başımıza 38 aldık. AK Parti'ye de ‘Kötüye gidiyorsun’ dedi. Onlar kötüye gidişi görmediler. Tedbir almak yerine anket firmalarıyla didişmeye başladılar. Manipülasyon, yalan falan.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan için "Sonucu biliyordu, göze almıştı" yorumları yapılıyor. 2024'ü feda edip 2028'e mi hazırlanacak?
O kısmını ben bilmiyorum tabii. Ama bu kadar ölçme değerlendirmeye geçmişte değer veren birisinin görüyor olması lazım. Seçimleri sürekli ve ne olursa olsun kazanıyor olmanın onlara verdiği bir özgüven var. Meydanlarda, sokaklarda bağırıyor insanlar. En çok emekliler, atanamayan öğretmenler, staj mağdurları, asgari ücretliler...
- Artık beyaz yakalılar bile...
Mavi, gri, beyaz yakalı bütün emekçiler. Herkes bağırıyor. O, bu sesteki mesajı almadı, duymadı, gelmekte olanı görmedi. ‘Beni kimse geçmedi, Özgür Efendi de geçemez’ diyordu. Seçmenin verdiği mesaja kulağını tıkayan kaybetti, kulağını açan kazandı.
- Seçmenin verdiği mesajı siz doğru mu aldınız, 2023 Mayıs'ında yapmadınız, ne yaptınız?
Doğru aldık. Seçmenle samimi bir ilişki kurduk ve ‘Biz çok iyiyiz, bize oy ver’ demedik. ‘Oy verirsen iyi olacağız’ dedik. Seçmen bize kredi açtı ama bu açtığı kredi bir tüketici kredisi değil. ‘Al harca, borca girmişsin, al kapat’ değil. Geleceğe yönelik CHP'nin Türkiye'yi yönetme umuduna kredi verdiler. Seçmen bize yatırım kredisi verdi, seçmen geleceğe yatırım yaptı.
Çünkü AK Parti kaldıkça, 10 bin lirayı emekliye reva gören, zam yapmayan bir anlayış, 17 bin lira asgari ücreti çok bulan, gençlerin geleceklerine set çeken, doktorlara, ‘gidin’ diyen bir anlayış var. Buna karşılık biz de CHP olarak ‘Bize oy verirseniz sesinizi duyuracağız, sizinle birlikte mücadele edeceğiz. Sizi karınca gibi ezdirmeyeceğiz. Karıncanın kardeşi var o da CHP'dir’ dedik. İnsanlar bu samimi dayanışma teklifine oy verdiler.
- Milletvekillerinden CHP’ye geçiş bekliyor musunuz?
Gelmek isteyenler vardı. Seçim üstü kimseyi kırmamak için hep durdurduk. Şimdi gelmek isteyenler yine olacaktır. Değerlendireceğiz ama sonuçta gelenler olacak diye görüyorum.
- Bu sonuçla, parti ittifakları bitti mi?
Klasik ittifaklar çöktü. Yeni bir ittifak süreci başladı. Biz millet ittifakını zaten bir araya getiremedik. Cumhur İttifakı, bir arada oldukları halde kaybetti. Demek ki 2018-2019 modeli ittifak işi artık işlemiyor. Artık sandıkta ittifak işliyor.
Herkes derdini anlatacak ve seçmen vicdanıyla sandıkta ittifak yapacak. Türkiye İttifakı kazandı. Çünkü Türkiye İttifakı siyasi ittifak değil. Seçmenle, toplumun tüm kesimleriyle samimi bir iletişim kuran ve onları sandığa çağıran bir ittifak.
Matematik olarak seçmenini sandığa getirebilenler kazandı, getiremeyenler kaybetti. AK Parti kırdığı, üzdüğü seçmenin tepkisiyle sandıkta yalnız kaldı. Bir de seçmen dediğin geçmişe dair bir şey değil. Geleceğe dair bir şey.
- AKP'den oy geçişi oldu mu?
Var. İleride daha çok ciddi görülecek. Ama bizim ilk sandık çıkış anketlerinde AK Parti'den ve MHP'den bile azımsanmayacak bir geçiş var.
- Bu seçimin kazananlarını madde madde sıralarsanız ne olabilir?
Birincisi değişim. Türkiye için değişim umudu kazandı. İkincisi; gençler kazandı. Üçüncüsü; kadınlar, "Kadınlara ve gençlere öncelik vereceğiz" diyenler, yok sayılanlar kazandı. Örgütlü mücadele kazandı. Bir lider kazanmadı. Tayyip Erdoğan mesela tek başına bir kampanya yürütür pozlarında. Aday yok... Ben konuşmamda ilk teşekkürü örgüte yaptım. CHP'nin örgütü kazandı. Sosyal demokrat partilerde şöyle bir şey kimse aramasın: Tayyip Erdoğan gibi bir lider olacak. Her şeyi götürecek... Sosyal demokrat partilerde, lider eşitler arasında bir adım öndedir. Üzerine düşen sorumlulukları yapar ama örgüt kazanır. Bizde örgüt kazandı, geleceğe ilişkin olarak umut kazandı.
- Peki seçimin kaybedenlerini madde madde sıralarsanız?
Seçmene kulak tıkayan, seçmenin sesini duymayanlar, değişmeyenler kaybetti. Emekliyi, atanmayan öğretmeni, staj mağdurunu yok sayanlar kaybetti. Kibir, güç sarhoşluğu kaybetti.
Memleketi düşünmek yerine kendisini düşünenler kaybetti. Bunu iktidar adına söylemiyorum. Dünyanın en kritik yerel seçimindeyiz, otoriter yönetime karşı yerelden denge kurmaya çalışıyoruz. Bütün riskleri almışız. Her şeyi yapmışız ve büyük bir başarı kovalıyoruz. O sırada hala kendini düşürenler vardı.
Burada bir daha ismini vermeye gerek yok ama mücadelenin parçası olmak yerine kibir içinde bizim kaybetmemizi bekleyen birtakım insanlar vardı. Onlar da kaybetti tabii.