Kültür Sanat

Sahafçı Tokak geleceğimiz olan gençlere seslendi: Gelişmiş bir ülke okumaktan geçer

Mersin'de Sahafçılık yapan İlhan Tokak sahaflık mesleği üzerine bilgiler verdi. Gençlerin daha çok okuması gerektiğine vurgu yapan Tokak,

Abone Ol

Röportaj/Meryem KARADAĞ
Pozcu'da bulunan Prometheus Sahaf'ın sahibi İlhan Tokak, sahaflık üzerine Mersin İmece gazetesine verdiği röportajda kitaplara olan sevgisinden bahsetti.35 yıldır Mersin'de sahafçılıkla uğraştığını söyleyen Tokak, ' Bu mesleği severek yapıyorum. Okumayı sevdiğim için başka bir iş yapamam ' diye konuştu.
Tokak, gelişmiş bir ülke olabilmemiz için de gençelere seslenerek şöyle konuştu: 'Ben bu vatana sahip çıkıyorum çok seviyorum' demekle olmaz. 'Vatana nasıl faydalı oluruz hayat standardını nasıl yükseltebiliriz' bunları bilmeleri ve araştırmaları gerekiyor' ifadelerini kullandı.

Bize biraz kendizinden bahseder misiniz?
Ben İlhan Tokak, Prometheus Kitapevinin sahibiyim. Bu işi yaklaşık 35 yıldır yapıyorum bu işin aynısını İstanbul'da görmüştüm 'acaba Mersin'de yapabilir miyiz' diye yola çıktık. Baktık oldu, 35 yıldan beridir devam ediyoruz.

Kitap teminini nasıl sağlıyorsunuz?
2. El al- sat yaptığımız için daha önce okunmuş kitapları alıyoruz. Üzerine küçük bir kar koyarak satıyoruz. Tabi satmaktan önce iyi kitabı toplayabilmek çok önemli bizim için.

Rağbet gören kitap türleri neler?
Gençler genelde wadpat kitapları okuyor. Talebe göre alıp talebe göre satıyoruz. Mesela bazı kitapları bulmakta zorluk çekmiyoruz ancak felsefi teknik kitapları bulmak gerçekten zor. İnsanlar geliyor kendi kültürlerine göre kendi seviyelerine göre kitap alıyorlar yoksa ben isterim ki tarih, Türkiye'nin tarihi, insanlığın geçmişini veya geleceğine dair yazılan kurguları okusunlar. Bazı kitapların insan kültürüne pek bi katkısı olacağını düşünmüyorum. Kültür olarak gelişmelerine katkısı ancak klasiklerle mümkün. Aynı zamanda bilim kitaplarını da okunmaları lazım. Kendilerini tanıyacak insan oluşumu evren oluşumu tarzı kitapları tavsiye ederim. İnsan, benim tabirimle doğanın kendi bilincine varan bir parçasıdır. İşte bu bilince varmalarını isterim. Sahaflar, yalnızca kitapların satıldığı mekanlar değil aynı zamanda kültürel sohbetlerin yapıldığı, kitaplar üzerine tartışmaların olduğu ve kitap severler için bir buluşma noktası olmasından dolayı kültürel faaliyetlerin de yapıldığı mekanlardır diyebiliriz.

Fiyat politikanızı nasıl belirliyorsunuz?
Fiyatımızı kitabın durumuna göre belirliyoruz. Talebe göre de satıyoruz. Gençlik kitaplarını bulmakta zorluk çekmiyoruz. Fakat felsefe ve klasik kitapları bulmak konusunda zorluk çekiyoruz. Dolayısla tabi bu durumda kitaplar arasında fiyat değişikliği olabiliyor. Ama yine de kitaplarımızı uygun fiyata satmaya dikkat ediyorum. Çünkü bu mesleğe sadece kar amaçlı bakmıyorum. İnsanların okumasını da çok önemsiyorum.

Diğer sahaflarla tanışır mısınız? Sahaflar arasında nasıl bir ilişki vardır?
Mersin'de sahaflar dağınık olduğu için pek ilişki var diyemem. Başka şehirlerde Bursa,İzmir,İstanbul da sahafçıların ortak çarşısı var dolayısla onların ilişkileri olabilir fakat az önce söylediğim gibi bizim dağınık olduğu için maalesef öyle bir ilişkimiz yok. Ama şöyle ki, müşteri geliyor bir kitap söylüyor o kitapta bizde olmayınca başka sahafçıları tarif ediyoruz.

İdeal bir sahaf ve sahaf dükkanı nasıl olmalı?
Her şeyden önce bulunduğu bölgenin ihtiyaçlarını karşılayabilecek büyüklükte olmalı. Çünkü sürekli kitap geliyor, o kitapları depolamanız gerekiyor. Kitap yerli yerinde olsun, kategorize edilsin, insanlar hangi kitabı nerede bulacağını kolayca anlayabilsin istiyorum. Bence bir sahafın böyle olması gerekiyor. Eskiden bazı sahaflara giderdim bir kitap sorduğumda ''ya şuralarda olabilir'' şeklinde cevaplar aldığım olurdu. Düzen şart bir sahafçıda ve sahaf dükkanında.

Sahaf dükkanları maddi olarak varlıklarını sürdürmekte zorlanıyorlar mı?
Evet elbette zor yanları var ama bu işi severek yapıyorum. Kendim okumayı sevdiğim için başka bir iş yapamam. Zevk almak çok önemli bu nedenle tercih ediyorum. Maddi bir getirisi muhakkak var geçimimi sağlıyorum ama geleceğimizi garanti altına alma diye bir durum yok. Gençler geleceğimizdir ve bu vatana sahip çıkmaları gerekir. Tabi bunun içinde bilinç gerekir yani 'ben bu vatana sahip çıkıyorum çok seviyorum' demekle olmaz. 'Vatana nasıl faydalı oluruz, hayat standardını nasıl yükseltebiliriz' bunları bilmeleri ve araştırmaları gerekiyor. Gelişmiş ülke ancak böyle olunur.