Gamze Nur Yavuz
Son dönemde sahil şeritlerinde gerçekleştirilen toprak dolumu çalışmaları, hem çevresel hem de deprem riski açısından uzmanların dikkatini çekiyor. Özellikle deprem kuşağında yer alan bölgelerde, sahil şeritlerinin toprakla doldurulması, olası bir deprem durumunda ek risk faktörleri yaratıyor. Uzmanlar, bu tür müdahalelerin yerel ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerinin yanı sıra, deprem sırasında zemin sıvılaşması gibi olguları tetikleyebileceği konusunda uyarıyorlar.
Yapılan çalışmalarda, toprak dolumu yapılan sahil şeritlerinin, doğal zemin yapısının değiştirilmesi nedeniyle, deprem anında daha yüksek risk taşıdığı belirtiliyor. Deprem sırasında zemin sıvılaşması, zeminin sarsıntıya dayanıklılığının azalmasıyla meydana gelen bir fenomen. Bu durum, özellikle toprakla doldurulan sahil şeritlerindeki yapıların temelleri için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Uzmanlar, sahil şeritlerinin toprakla doldurulması sürecinde, zeminin depreme dayanıklılığının artırılması için gerekli önlemlerin alınmasının önemini vurguluyor. Bu kapsamda, zemin iyileştirme teknikleri ve deprem mühendisliği uygulamalarının, projelerin başlangıcında dikkate alınması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, bu tür projelerin hayata geçirilmesi öncesinde, kapsamlı çevresel etki değerlendirmelerinin yapılması ve deprem risk analizlerinin dikkatle incelenmesi gerektiği ifade ediliyor.
Sahil şeridinin toprakla doldurulması, kıyı şehirlerinde arazi ihtiyacını karşılamak amacıyla sıklıkla başvurulan bir yöntem olmakla birlikte, bu çalışmaların uzun vadeli çevresel ve jeolojik sonuçları, planlama aşamasında titizlikle ele alınmalıdır. Uzmanlar, olası bir deprem durumunda can ve mal kaybını en aza indirgemek için, bu tür projelerin yürütülmesinde sürdürülebilirlik ve güvenlik standartlarının en üst düzeyde tutulmasının kritik öneme sahip olduğunu belirtiyor