Ege Üniversitesi öncülüğünde bitkilerin insanlar tarafından yüzyıllardır nasıl kullanıldığının araştırıldığı çalışmada, Dr. Şükrü Arasan, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yıldırım danışmanlığında Galen’in yaşadığı Bergama bölgesinde etnobotanik araştırma yaptı.
Bölgedeki köyleri gezen Arasan, yerel halka konuşarak 157 farklı bitki türünün günümüzde kullanımının devam ettiğini tespit etti. 133 bitki ise tedavi amaçlı kullanılıyor. Bu bitkiler arasında ada çayı, kekik gibi birçok bitki uzun süredir şifa kaynağı. Ancak Arasan, çalışmanın çarpıcı bulgusunu şöyle anlattı:
‘BANOTU’NUN SIRRI
“Çalışmamızda en fazla öne çıkan konu geleneksel halk hekimliğinde kullanılan bitkiler oldu. Bizi şaşırtan bir tedavi banotu bitkisinin tohumlarının miyaz sineklerinin larvalarına karşı kullanımıydı. Banotu bitkisinin tohumları hayvan iç yağı veya kuyruk yağı ile karıştırılıyor ve farklı işlemler uygulanarak dumanının çıkması sağlanıyor. Hastanın yüzü bu dumana tutuluyor ve çenesinin altındaki su dolu tasa sinek kurtlarının düştüğü gözlemleniyor. Böylece hasta, miyaz sineği larvalarından kurtuluyor. Bunun gibi başka geleneksel tedavi yöntemleriyle de karşılaştık. Ancak yararlı olduğu düşünülen bazı bitkilerin uzun süreli veya yanlış kullanımının bazı riskler içerdiğini de gözlemledik. Araştırmanın ikinci aşamasında Ege Üniversitesi Bergama Meslek Yüksekokulu Eser Koruma Bölümü’nden akademisyenlerle birlikte Bergama yöresinde kayıt altına alınan bitkisel reçeteler ile Galen’in reçetelerini karşılaştırarak bu reçetelerin geçmişten günümüze kadim bir bilgi olarak aktarılıp aktarılmadığını da anlamış olacağız.
MUCIZE BITKILER
Prof. Dr. Yıldırım bazı bitkiler ve doğru kullanım dozlarıyla ilgili şu bilgileri veriyor:
SÖĞÜT YAPRAĞI: Aspirin aslında söğüdün ürettiği asidik içeriktir. Kan sulandırıcı bir özelliğe de sahiptir. Damar tıkanıklarını engelleyen bir ilaçtır. Söğüt yaprağı yerseniz benzer bir etkisi olabilir. Ancak söğüdün yaprağını ne kadar yemeniz gerektiğini ve içindeki diğer bileşenleri bilmiyorsunuz. Bitki, kullanım dozunu bilmediğinizde zehir olabilir.
ISIRGAN OTU: Kanser için kullanımı çok yaygın. Yapılan bilimsel çalışmalar da ısırgan otunun ümmin sistemi desteklediğini gösteriyor. Fakat bu durum bünyeden bünyeye değişebiliyor. Isırgan otu kansere iyi geliyor diye bazen çok abartı şekilde tüketilebiliyor. Bunun etkilerinin ne olacağını bilemiyoruz. Kişinin bünyesine, ısırgan otunun hangi türünün tüketildiğine, hangi mevsimde toplandığına kadar farklı unsurlar mevcut.
ADA ÇAYI: Gribal enfeksiyonda boğazdaki virüsleri uzaklaştırıcı ve ferahlatıcı etkisi nedeniyle yaygın olarak kullanılıyor. Günde bir kupa içerseniz sorun olmaz. Fakat kadınsal hormonlardan olan östrojen benzeri içeriklere sahip olduğu için günde üç-beş kupa içerseniz vücudunuz tepki verir. Erkeklerin göğüsleri büyüyebilir ya da hormonları değişebilir, gebe kadınlarda ise düşüklere neden olabilir.
DAĞ ÇAYI: (Sideritis sp.) keyifli kullanıma sahip bir bitki. Ancak çok içildiğinde aşırı protein birikimi sonucunda böbrek yetmezliğine neden olabilir.
ÇARKIFELEK (PASSİFLORA): Potasyum içerir ve bu sayede kan basıncını düşürerek tansiyon dengesini sağlar ama mide rahatsızlıkları, taşikardi gibi yan etkilere de neden olabilir.
HAYIT: İçindeki hormonlar sebebiyle çocuğu olmayan insanların çok tercih ettiği bir bitkidir fakat fazla kullanımı farklı zarar verici reaksiyonlara neden olabilir.
ACI BİBER ASLINDA BİR ZEHİR
Zehir gibi biber deriz ya. Acı biber bir zehirdir. Bitkinin kendini korumak için ürettiği kapsaisin belirli dozda böcekler için öldürücüdür. Acı biberin aynı şekilde insanlar için de zehirleyici etkisi var. Fakat vücudumuz bu etken maddeyi zehirlenecek düzeyde biriktirmiyor. Hızla tepki vererek sindirim sistemi yoluyla hemen vücuttan uzaklaştırmaya çalışıyor. Metabolizmayı hızlandırıcı olarak bilinen birçok bitki esasında vücudumuz tarafından hızla atılmaya çalışılan maddeler içeriyor. Yani metabolizma hızlandırıcıların fazla tüketilmemesi gerekiyor.
FORMÜLÜ DOZDA SAKLI
- Prof. Dr. Hasan Yıldırım, Galen’in reçeteleriyle ilgili araştırmalar ve bitkilerin geleneksel ilaç olarak kullanımı konusunda nereler dikkat edilmesi gerektiği konusunda şunları söyledi: “Galen’in formüllerini çalışıyoruz. Onun önemi ve özelliği formüllerindeki dozlarda saklı. Çünkü bitkilerin kullanımında doz çok önemli. Bitkilerin azı karar çoğu zarar. ‘Ada çayı için’ deniliyor mesela. Ama ne kadar içilmeli? Önemli soru bu. Her bitkinin kullanımı, etkisi, dozu, yan etkisi farklı. Birçok bitkisel etken maddenin az miktarı ilaçtır ama fazlası zehirler.”
ECZACILIĞIN BABASI- Milattan Sonra 129-216 yılları arasında, bugünkü İzmir’in Bergama ilçesinde yaşayan Galen, tıp doktoru, biliminsanı ve filozof. Antik Roma’nın en önemli hekimlerinden sayılıyor ve eczacılığın babası olarak biliniyor. Deneysel fizyolojinin kurucusu ve Roma dünyasının ilk spor hekimi olarak kabul edilen Galen, hekimlerin imparatoru olarak da anılıyor.