Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında, belediye kreşleri üzerine yaşanan gerilime değinmek istiyorum. Kreşlerin kapatılması konusu üzerine tartışmalar sürerken, benim dikkatimi çeken şey; Yusuf Tekin'in " Kimi belediyelerin kreşlerinde, çocuklara LGBT propagandası yapılmakta ve eşcinselliği özendirici etkinlikler düzenlenmektedir. Bu durum bizim kırmızı çizgimizdir ve kesinlikle izin verilemez. Gereği yapılacak." şeklindeki açıklamaları oldu.
Siyasal islamcıların gündem oluşturmak için kullandığı iki temel vardır: terör ve lgbt. Şu sıralar teröristlerle pazarlıklar devam ettiği için olacak ki ikinci konu üzerinden yeni bir gündem yaratılma çabası içerisine girilmiş. Yufus Tekin'in derdinin çocuklar olmadığını bilmeyen yoktur herhalde. Varsa da üzerine bir kaç şey söyleyip durumu netleştirmek isterim. Çocukların okula aç gittiği, okulların temizliğinin veliler tarafından yapıldığı, kaloriferleri yanmayan-öğrencilerin paltoyla ders yaptığı okulların olduğu, hatta milyonlarca çocuğun yokluktan dolayı okula bile gidemediği durumlara değindiğini görmedik mesela bu şahsın. Neymiş, kreşlerde LGBT propagandası yapılıyormuş! Kendisine soruyorum, hangi kreşte nasıl bir propaganda yapılıyor? Gerçi duvarlarda gökkuşağı resmi görmüş olabilirsiniz. Bu sizin böyle suçlamalar yapmanız için yeterli olacaktır! Çocuklara tecavüz edilirken de bu şekilde sesinizin çıktığını duysaydık keşke.
Çabuk unutuyoruz! Bu sebeple hafızamızı biraz tazeleyelim. Yusuf Tekin adlı şahıs, Ensar Vakfı soruşturmasında adı geçen Asım Sultanoğlu'na desteğe gitmiş ve Urfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne atanan Sultanoğlu için "Daha önceki görevinde talihsiz bir olay yaşandı. Biz arkasındayız." demişti. Çocuklara tecavüz edildiğinde "talihsiz bir olay", " bir kereden bir şey olmaz" şeklindeki açıklamalar, aslında kafa yapılarının röntgenini net olarak veriyor. Aynı Siyasal İslam kafası, depremde kaybolan çocukların akıbetini sormadığı gibi, 'Yenidoğan Çetesi Olayı' gibi küçücük çocukların hastanelerde para için, işkence edilerek öldürülmelerine de ses etmedi. Konuların araştırılması için verilen önergeler de reddedildi. Şimdi biz bu kafa yapısının çocuklar için söylediği herhangi bir şeyi nasıl samimi bulacağız? Ülke tarihinin gördüğü en kötü Milli Eğitim Bakanı olarak tarihe geçecek olan Yusuf Tekin'e buradan çağrımdır: Velilerin talep ettiği ve çocukların nitelikli eğitim gördüğü belediye kreşlerini değil, çocukların taciz edildiği tarikat yurtlarını kapatın! Gerçi sizden bir talepte bulunmakta da anlamsız ya! Siz sadece çocuklardan uzak durun yeter, sizden uzakta daha güvende olacaklardır!
Gel gelelim diğer bir sahtekara! Ümit Özdağ denen sözde milliyetçi, Atatürkçü, ülkesini en çok seven kişi bla bla... Bu şahıs da geçtiğimiz günlerde Alparslan Türkeş'i anarken İsmet İnönü'ye laf atma gafletinde bulundu. Özdağ Türkeş'i anarken şu ifadeleri kullandı "19 Mayıs 1944’de İsmet İnönü’nün “Türk milliyetçisi olmak her Türk için bir görevdi, bundan sonra haktır” şeklinde başlayan konuşması ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinden uzaklaşmasına karşı hayatı boyunca muhalefet etti." Özetle; Cumhuriyet'in kuruluş felsefesinden uzaklaşan İsmet İnönü, ona muhalefet eden ve Cumhuriyet'i savunan ise Türkeş!
Yazının burasında, tekrar hafıza tazelemesi yapmamız gerekiyor. Türkeş, Fethullah Gülen için "Hocaefendinin Avrupa'dan Yunanistan'a, Kanada'dan Yakutistan'a kadar olan çalışmaları, her manada takdire şayandır. Hocaefendi işte böyle muhterem bir zattır. Hocaefendi Türk milletinin gönlünde hak ettiği tahtı kurmuştur ve atılan iftiralar onun bu durumunu sarsamaz." şeklinde açıklamalar yapmıştır. Vasiyetinde de 'Fethullah Gülen'e sahip çıkın' telkini yapan Türkeş, Fesli Kadir için de 'dostumdur' demiştir. Üstelik kendisine kitabını hediye eden Fesli Kadir'e şu şekilde yanıt vermiştir. "Muhterem kardeşim Kadir Mısıroğlu; telif etmiş olduğunuz 'Lozan Zafer Mi, Hezimet Mi?' adlı kitabınızı alarak çok memnun oldum. Göndermek lütfunda bulunduğunuz için çok teşekkür ederim." Aynı zamanda Necip Fazıl ile de dost olan ve öldükten sonra İngiliz bankalarında 1.2 trilyon lira parası çıkan bu şahıs milliyetçi, Atatürkçü ve Cumhuriyet ilkelerine sadık bir kişilik ama İsmet İnönü Cumhuriyet düşmanı! Fıkra bu kadar!
Sonuç olarak; siyasal İslam'ın vücut bulmuş hali Yusuf Tekin ve çakma milliyetçi Ümit Özdağ aynı yapının aparatlarıdır. Sıralama olsa ilk üçte yer alacak Atatürk düşmanları (Fesli Kadir, Fetö, Necip Fazıl) ile yakın dost olan Türkeş'i anarken İnönü'ye laf atmak, tam da vatana ihanet içinde olanların haleti ruhiyesine has işlerdir. İktidarın payandalarından olup milliyetçilik ve Atatürkçülüğü de kimseye bırakmayan Özdağ, gün geçtikte kirli yüzünü daha net bir şekilde göstermeye başlamıştır. Amacı; muhalefet yapıyor gibi görünüp, muhalifleri eleştirmektir.
Ülkede müslümanlık Yusuf Tekin ve Ali Erbaş gibilere kaldıysa; milliyetçiliğin de Ümit Özdağ gibilere kalması normaldir. Çünkü kurdukları sistemin çökmemesi için bunlar gibi payandalara ihtiyaç vardır. Fakat, tarih kimin ne olduğunu hepimize gösterecektir. Er ya da geç!