Sağlık

Sosyal medya bu korkuyu tetikliyor

Bir şeyleri kaçırma korkusu anlamına gelen FOMO, başkalarının bizden daha fazla eğlendiği, daha iyi hayatlar yaşadığı veya daha iyi şeylere sahip olduğunu hissetmemize tekabül ediyor.

Abone Ol

Yazı ilk olarak Yakın İlişkiler sitesinde, Sima Karakullukçu imzasıyla ve Psk. Rengim Lal Kılavuz düzenlemesiyle, “Fomo: Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu” başlığıyla 28 Kasım’da yayınlandı.

Arkadaşlarımızın bizim davet edilmediğimiz buluşmalardan fotoğraflarını görmek, kendimiz henüz iş bulamamışken üniversite arkadaşımızın işe başladığını görmek veya cilt problemleriyle uğraşırken pürüzsüz bir cilde sahip binlerce insan görmek… Bunlar veya benzer durumların size de kendinizi kötü hissettirdiği oluyor mu?

Bir şeyleri kaçırma korkusu anlamına gelen FOMO (Fear of Missing Out), başkalarının bizden daha fazla eğlendiği, daha iyi hayatlar yaşadığı veya daha iyi şeylere sahip olduğunu hissetmemize tekabül ediyor. Bu his, bir yanıyla kıskançlık duygusunu da içerdiği için özgüvenimizi olumsuz bir şekilde etkileyebiliyor.

Bu korku, sosyal medya kullanımının artışı ile giderek daha yaygın hale geliyor ve hayatlarımızdaki stres seviyesinde artışa neden olabiliyor. Hemen hemen herkesi etkileyen FOMO, bazı insanları daha ciddi bir seviyede etkileyebiliyor.

En iyi, en mutlu, mükemmel

FOMO, yeni bir terim olmasa da sosyal medyanın ortaya çıkışından bu yana daha belirgin hale geldi ve daha sık araştırılmaya başlandı. Çünkü sosyal medyada sunulan kusursuz hayatlar, kendimizi başkalarıyla karşılaştırmamıza neden olabiliyor. İnsanlar genelde en iyi, mükemmel ve mutlu hallerini paylaşıyor ve bu da bizde neyin eksik olduğunu merak etmemize neden olabiliyor. Bu nedenle "normal" algımız çarpıklaşabiliyor ve kendimizi takip ettiğimiz insanlardan daha kötü durumda görebiliyoruz.

Endişe, depresyon, özgüven eksikliği

Çeşitli araştırmalar, FOMO’nun daha uzun süre boyunca akıllı telefon ve sosyal medya kullanımıyla bağlantılı olduğunu ortaya çıkarıyor. Sosyal medya kullanımı, başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten korkmamıza neden olarak ruh halimizi olumsuz yönde etkileyebiliyor.

Ergenler ve gençler FOMO'nun etkilerine karşı daha hassas olabiliyor. FOMO bazı gençlerde endişe, depresyon, özgüven eksikliği ve riskli davranışların sergilenmesine yol açabiliyor.

Nasıl korunuruz?

FOMO ile baş etmek için şu adımları atabiliriz:

Odağımızı değiştirmek: Eksikliklerimiz yerine, sahip olduklarımıza odaklanmak bu konuda daha fazla işe yarıyor. Gerçekçi olmayan hayat tarzları sunarak kaçırma korkumuzu tetikleyen sayfaları daha az, bize iyi hissettiren sayfaları daha fazla takip ederek bu durumdan kaçınabiliyoruz.

Dijital detoks yapmak: Telefonda veya sosyal medya uygulamalarında çok fazla zaman harcamak FOMO'yu artırabiliyor. Dijital cihaz kullanım süremizi azaltmak, hatta dijital cihazlara ara vererek dijital detoks yapmak, sürekli karşılaştırmalar yapmadan kendi hayatımıza odaklanmamıza yardımcı olabiliyor. Tam bir dijital detoks yapmamız mümkün değilse bile bir şeyleri kaçırıyormuş gibi hissetmemize neden olan sosyal medya uygulamalarını kullanmaya ara verebiliyoruz. Bu uygulamaları geçici olarak kaldırabilir veya kendimize bunları gün içinde ne kadar kullanacağımıza dair sınırlamalar koyabiliriz.

Günlük tutmak: Yaptığımız eğlenceli şeylerin kaydını tutmak için sosyal medyada paylaşım yapmaya alışabiliyoruz. Ancak kendimizi insanların paylaşımlarımızı nasıl yorumladığı konusunda endişelenirken buluyorsak fotoğraflarımızın ve videolarımızın bir kısmını çevrim dışına alıp anılarımızın bir günlüğünü tutmayı deneyebiliriz. Günlük tutmak, odak noktamızı insanların onayından uzaklaştırıp hayatımızı güzel kılan şeyleri takdir etmemizi sağlayabiliyor.

Gerçek bağlantılar kurmak: Depresif veya endişeli hissettiğimizde kendimizi daha büyük bir bağlantı arayışında bulabiliyoruz. Bu arayışın çok insani ve anlaşılır olduğunu biliyoruz. Yalnızlık veya dışlanmışlık duyguları aslında daha iyi bağlantılar kurmak ve aidiyet duygumuzu artırmak istediğimizin bir göstergesi olabiliyor. İnsanlarla sosyal medyada daha fazla bağlantı kurmaya çalışmak yerine sevdiklerimizle yüz yüze buluşmayı planlayabiliriz. Sevdiğimiz bir arkadaşımızla plan yapmak veya dışarı çıkmamızı sağlayacak herhangi bir şey yapmak rutinimizden çıkmamızı sağlayarak FOMO hissinden kurtulmamıza yardımcı olabiliyor.

Minnettarlığa odaklanmak: Araştırmalar, minnettar olduğumuz şeyleri yazmanın veya başkalarına onlar hakkında takdir ettiğimiz şeyleri söylemek gibi minnet artırıcı faaliyetlerde bulunmanın, etrafımızdakilerin olduğu kadar bizim de moralimizi yükseltebileceğini gösteriyor. Halihazırda sahip olduğumuz güzelliklere odaklandığımızda, hayatta yoksun olduğumuz şeylere odaklanmak zorlaşıyor. Aynı zamanda başkalarını iyi hissettirmek bizim de iyi hissetmemizi sağlıyor.