Stratejik oy verme davranışları (II)

Abone Ol

(geçen haftadan devam) Seçimlerde sandık başına giden bazı seçmenler, düşünce zincirleri sonucunda oluşturdukları “stratejileri”ne göre oy vermektedirler. Siyaset biliminde bu davranış stratejik, sofistike ya da taktiksel oy verme davranışı olarak adlandırılmaktadır. Oyunu en çok tercih ettiği aday ya da parti için kullanan seçmen ise, doğrudan (sincere) ya da samimi seçmen olarak adlandırılmaktadır. Bir seçmen için en çok tercih ettiği partiye oy atacağı seçim, “kolay seçim” olarak nitelendirilmektedir. Bu nitelendirmenin dolaylı olarak gösterdiği gibi, her seçim seçmenler için kolay seçim değildir. Bazı durumlarda seçmenler, çeşitli nedenlerle en çok tercih ettikleri partiden farklı bir alternatife yönelmeyi tercih etmektedirler. Bu nedenlerden biri, en çok tercih ettiği partinin seçimi kazanma şansının olmamasıdır. Bu durumda seçmen, kazanma şansı olan ve kendisine ideolojik olarak en yakın hissettiği başka bir partiye oy vererek oyunun boşa gitmesini önlemek istemektedir. Seçmenlerin, bir hedefe ulaşmak amacıyla en çok tercih ettikleri partiden başka bir partiye oy vermeleri “stratejik” oy verme davranışı olarak tanımlanmaktadır. En çok tercih edilen partinin seçilme ihtimalinin olmadığı durumlarda seçilme ihtimali olan partiye yönelme, stratejik oy verme örneklerinden birisidir. Bu durum, ilk kez ünlü siyaset bilimci Maurice Duverger tarafından açıklandığı için söz konusu bu davranış aynı zamanda “Duverger Kanunu” olarak da adlandırılmaktadır. Seçim sisteminin bir sonucu olarak stratejik oylama davranışı artış gösterebilmektedir. Stratejik oylama davranışının artması seçmenin parti, aday ya da liderle kurduğu partizan bağın giderek zayıflaması olarak yorumlanmaktadır. Bu özellikleri taşıyan seçmenin daha fazla stratejik oy verme eğiliminde olduğu ifade edilmektedir. Seçmenin bilgi ortamındaki değişiklikler, parti rekabeti, artan toplumsal hareketlilik ve seçmenin bilgilenme düzeyiyle doğru orantılı olarak yürütmenin başının doğrudan seçildiği bir seçim sisteminde stratejik oy verme eğiliminin daha da arttığı bilinmektedir. Seçmen bilgilenme düzeyiyle birlikte, siyasal yönelim dışındaki tercihler; kişisel karizma, medyanın başarılı kullanımı ve ulusal kahraman statüsü gibi özellikler nedeniyle seçmen, merkez aday ya da parti dışında başka bir seçenek için oy kullanabilmektedir. Stratejik seçmenler bunun bir sonucu olarak araçsal düşüncelerle hareket etmekte ve oy verdiği seçimden daha çok bir sonraki seçimler için yatırım yapmaktadırlar. Seçmenlerin oy verme sırası her zaman tercih sıralarını yansıtmamaktadır. Stratejik oy verme olgusu; dinamik ve akışkan bir olgudur. Seçmenler sadece sorunların içeriğiyle değil, aynı zamanda diğer seçmenlerin olası davranışlarıyla, üzerinde tartışılan siyasi sorunların çeşitliliğiyle ve seçimlerin olası sonuçlarıyla da ilgilenmektedirler. Stratejik seçmenler, karar aşamasında seçim anketlerinden samimi seçmenlere kıyasla daha fazla etkilenmeye açıktırlar. Bu seçmenler, bazı adayların daha güçlü diğerlerinin daha zayıf olduğunu algılamaya çalışırlarken nelerin belirleyici olduğunu saptamaya çalışmaktadırlar. Nesnel bilgilere erişemediğinden ve siyasal sistemin karmaşıklığından dolayı seçmenler, stratejik oy vermede kayıtsız kalabilmektedirler. Seçmenler için iki nesnel bilgi kaynağı vardır. Bunlar ise önceki seçimlerin sonuçları ve kamuoyu yoklamalarıdır. Dijitalleşme çağı ile bilgiye erişim için bu kıstaslar ortadan kalmış olmakla birlikte, bilgilere erişimin mikro ya da makro düzeyde zor olduğu bir ortamda aday kalitesi, aday profili, adayın temsil edeceği görevle ilgili bilgi düzeyi de stratejik oy verme davranışında önemli bir belirleyici ve etken olabilmektedir. Türkiye’de, ilk belediye seçimlerinin yapıldığı 1930 yılından bu yana on beş yerel yönetim seçimleri yapılmıştır. Stratejik seçmenler yapılan her seçimde belli oranlarda rol oynamışlardır. Ancak görünen odur ki, 31 Mart 2024 seçimlerinde gereken koşullar fazlasıyla oluştuğu için seçim sonuçlarını belirleyecek en önemli etken olarak stratejik seçmen davranışları bugüne kadar hiç olmadığı kadar ön plana çıkmaktadır. Bazı siyaset bilimciler ve uzmanlar tarafından seçim sonuçlarının; stratejik seçmenin oy verme davranışlarının yönüne göre belirleneceği öngörülmektedir.  Bu nedenle 31 Mart 2024 seçimlerinin çok büyük sürprizlere ve dönüşümlere gebe bir seçim olacağını şimdiden söylemek abartılı ve afaki bir söylem olmayacaktır.