Gönen, Kaz Dağları’ndan doğan Gönen Çayı’nın ovaya girdiği yerde kurulmuş bir kent. Gerek verimli ovası, gerekse şifalı kaplıcaları kuruluşunu Helenistik çağlara kadar götürür. Roma döneminin önemli kaplıca merkezlerinden biridir.
Hasanbey Köyü, Gönen’in iki kilometre güneyinde, Çanakkale asfaltı üzerinde, Gönen Ovası’nın içinden salına salına denize doğru ilerleyen Gönen Çayı’na güvenli bir mesafede, ovanın kenarında yer alan bir köy.
Geçmişi Gönen’e göre çok yeni sayılır. 1880 yılında Bulgaristan Rahva ve çevresindeki köylerden buraya göçen Pomaklar tarafından kurulmuş.
Hasanbey benim doğup büyüdüğüm, annemin aile bacasını tüttürdüğü ve atalarımın toprağında sonsuz yolculuğuna çıktığı köyüm.
Kısa bir süre önce annemi ve köyümü ziyaretten, halen oturduğum Ayvalık’a geri döndüm. Bana bu yazıya esin kaynağı olan o iki saatlik kısa yolculuk oldu.
Gönen Ovası üç bir yandan, Güney, Batı, Kuzey, 300 ila 900 metre yükseklikte Kazdağlarının serpintisi olan tepelerle çevrili. Manyas Gölü’ne doğru uzayan Doğu kısmı ise engebeli arazilerden oluşuyor.
Doğu ve Güney Doğu dışındaki yollar ormanlarla kaplı bu tepelerden geçmektedir.
Hasanbey’den Ayvalık’a giden yol, Balya içinden de geçen dağlık, ormanlık tabiat harikası manzaraları sunan bir yol.
Son geçişimde yer yer sisli, yer yer utangaç güneşli, yer yer çisentiliydi. Işık sürekli değişse de yumuşaklığından hiçbir şey yitirmiyordu.
Ormanlar ağırlıklı meşe olsa da çok çeşitli yaprak döken ağaçlarla kaplı ve her ağaç yaprağına veda ederken kendine özel renk paletini sergiliyordu.
O yumuşak ışıkta tepeler, vadiler ve kışa hazırlanan ağaçlar; gövdeleri, dalları ve ille de güzellikte tarifsiz renklerdeki yapraklarıyla tadına doyum olmaz bir seyir zevki veriyordu.
Yazı için bu yeterli bir ilham kaynağı olsa da daha da fazlası vardı.
Sis…
Yer yer koyulaşan, burnunu ucunu göremez hale getiren, insanda koca dünyada tek başına imiş hissini yaratan ve elinde olmadan bir ürpertiye yol açan sis…
Yer yer sakinleşerek çevreyi büyülü bir dünya haline getiren, belli belirsiz gördüğün tabiatı tamamlamak için hayal gücünü devreye sokan sis…
Renkleri her yoğunluk değişiminde tekrar ve tekrar yumuşak bir geçişle farklılaştıran, gözlerin renk ayrımı çabasına fazla mesai yaptıran sis…
Hayal gücüyle birlikte tabiatın ne kadar eşsiz olduğunu…
Bizim nasıl tabiatın bir parçası olduğumuzu…
Derinden derine duyumsatan sis…
Benim için eşsiz bir deneyimdi; aktarmadaki başarısızlık kaygısını aşacak ve sizlerle paylaşma cesareti verecek kadar güzel bir deneyimdi…
Nedim İnce
Ayvalık / 11. 12. 2023