Önceki yazımızda dövmenin tedavi işaretleri olarak tarihte ve insan bedeninde yer almasını konuşmuş, izlerin dünyasına göz atmıştık.
Avrupa'daki bir diğer “dövme” izine ise 1896 yılında, Vikentij Khvoika (1850-1914) tarafından Ukrayna’da yapılan kazılarda MÖ 5400 ile MÖ 2700 yıllarından kalma Cucuteni-Trypillia kültürüne ait ilk yerleşim yerlerinde rastlanmıştır. Avrupa’da neolitik dönemde ilk yerleşik yaşama geçen topluluklardan biri olarak kabul edilen Cucuteni-Trypillia kültürü, Karpatlardan Dinyeper Nehrinin doğusuna, oradan da Karadeniz’in güney kıyılarına dek uzanan geniş bir alana yayılmıştır.
1981 yılında, Romanya’nın Kuzeydoğusunda sonradan yapılan kazılarda da, Cucuteni-Trypillia kültürüne ait "Tanrıçalar Konseyi" adıyla bilinen ve yirmiden fazla insan biçimli seramik heykelcikten oluşan ünlü bir kült topluluğu bulunmuştur.
1958 yılında James Mellaart (1925-2012) tarafından keşfedilen ve insanlığın yerleşik yaşama ilk geçtiği alanlardan biri olan Çatalhöyük’teki kazılardan elde edilen milattan önce altı ya da yedinci bin yıldan kalma çok sayıda arkeolojik kalıntı, Neolitik dönem Anadolu insanının yaşamı hakkında ayrıntılı bilgi içermektedir. Hititlilerden kalma çivi yazısı tabletlerin okunması sonucu Mezopotamya, Hurri, Luwi ve Pala kökenli çeşitli tanrı ve tanrıçalardan söz edilmektedir. Ayrıca Çatalhöyük'ten elde edilen buluntular, Hititlerin "Bereket Tanrıçası" ile ilişkili bir biçimde ellerine kına yaktığına ilişkin güçlü kanıtlar oluşturmaktadır. Yine 1956 yılına, İngiliz Arkeolog James Mellaart (1925-2012) tarafından keşfedilen ve Batı Anadolu’nun en eski yerleşim yeri olan Hacılar Höyüğünden çıkartılan çok sayıda insan biçimli dövme desenli Tanrıça heykelciği, dövmenin Batı Anadolu’da ilk yerleşik kültürlerden beri var olduğunu göstermektedir.