Ahmet Sütcü
Mersin merkezde planlanan 6 taş ocağından 4’ünün, ÇED raporlarına yapılan itirazlar sonucunda iptal edildiğini belirten Aslan, "İstatistiksel bilgi olmamakla birlikte, Erdemli, Mut ve Tarsus ilçelerinde taş ocaklarının bulunduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu bölgelerdeki taş ocaklarına dair net bir veriye sahip değiliz," dedi.
MERÇED, diğer iki taş ocağının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın İnceleme Değerlendirme Komisyonu tarafından henüz değerlendirilmediğini, ÇED raporlarının tamamlanmasının ardından su kaynaklarına ve tarımsal alanlara zarar verebilecek taş ocaklarına karşı yasal girişimlerde bulunacaklarını açıkladı.
Aslan, Hamzabeyli ve Değirmençay bölgelerinde bulunan taş ocaklarının su kaynaklarına yakın yerlerde yer aldığını belirterek, "Taş ocakları üretim sırasında dinamit kullanıyor. Her dinamit patlatması, yer altındaki su kaynaklarının yönünü değiştirebiliyor. Bu yön değişikliği, su kaynaklarının kurumasına neden olabilir. Bir patlama tek başına büyük bir sorun oluşturmasa da, zamanla su kaynaklarının tükenmesine yol açabilir," şeklinde konuştu.
Ayrıca, taş ocaklarının tarım alanlarına yakın yerlerde bulunmasının tarım faaliyetleri üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirten Aslan, "Taş ocaklarından yayılan toz ve duman tarım alanlarını etkiliyor. Bu nedenle, tarım alanlarına zarar veren taş ocaklarına karşı itirazlarımız kabul ediliyor," dedi.
MERÇED, çevresel etkilerin azaltılması ve su kaynaklarının korunması için mücadelesini sürdüreceğini ve zarar görebilecek alanlarda titizlikle çalışmalarını devam ettireceğini ifade etti.
MADENCİLİK FAALİYETLERİ EKOLOJİK TAHRİBATI GÖZ ARDI EDİYOR"
Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sinan Can ise, madencilik faaliyetlerinin ekolojik çevre üzerindeki tahribatının genellikle göz ardı edildiğini belirtti. Can, "Madencilik işletmeleriyle doğal kaynaklar bir yandan ekonomiye kazandırılırken, diğer yandan ekolojik çevreye verilen büyük tahribat ve zararlar çoğu zaman göz ardı edilmektedir," dedi. Tahribatların görsel, akustik, atmosferik, jeoteknik, morfolojik, hidrojeolojik, tarımsal, kültürel, sosyolojik ve altyapı üzerindeki etkilerle geniş bir yelpazede olduğunu vurgulayan Can, bu etkilerin yerel, bölgesel ve bazen sınır aşırı boyutlara ulaşabileceğini ifade etti.
Dr. Can, madencilik faaliyetlerinin etkilerinin, işletmeler kapatılıp terk edildikten sonra bile devam edebileceğini belirtti. Üretim yönteminin çevre kirliliğine neden olmaya devam edeceğini vurgulayan Can, gelişmiş ülkelerde çevresel problemlerin çözümüne yönelik uzun süredir araştırma programları yürütüldüğünü ve standartların oluşturulduğunu, Türkiye’de ise bu konuda çalışmaların yetersiz olduğunu söyledi. Can, uygun standart ve kriterlerin elde edilebilmesi için üniversiteler, özel kuruluşlar ve devlet kuruluşlarının işbirliği içinde çalışmasının gerektiğini ifade etti.
Mersin il sınırları içinde faaliyet gösteren taş ocaklarının mevcut durumlarının tespit edilmesi, çevreye verebileceği olası zararların belirlenmesi ve bu zararların telafisi için gerekli önlemlerin araştırılması ve incelenmesi zaruri hale gelmiştir.