TOPLUMSAL ŞİDDET VE KADIN CİNAYETLERİ-1

Abone Ol


Toplumsal şiddet olaylarının bu kadar artmasının nedenleri nelerdir?
Dünya da toplumu Sosyo-ekonomik olarak kabaca üç kesime ayırabiliriz. Bu
sınıflandırmayı belirleyen asıl faktör ekonomik güçtür. Karl Marx’ın : Ekonomi
alt yapıdır; siyaset üst yapıdır. Alt yapı üst yapıyı belirler.’ tespitine kaynaklık
yapar.
1-Toplumun alt kesimi
2-Toplumun orta kesimi
3-Toplumun üst kesimi

1-Toplumun alt kesimi: Genel davranış eğilimi irrasyoneldir.(mantıksızlık,
ölçüden yoksunluk.)
Toplumda infial uyandıran suçların büyük bir kısmı toplumun bu kesiminde
işlenir. Bu toplumsal katmanda gelişen kavgalarda ölüm oranları ve ölüm
sayıları genelde çok fazladır. Bu alt kesiminin eğitim seviyesi de diğer toplumsal
iki katmana göre çok daha düşüktür. Eğitimin devletler için en önemli ideolojik
aygıtlardan biri olduğu biliniyor(!) Bu ideolojik aygıtın fonksiyonlarından biri de,
insanın yıkıcı özelliklerini törpülemesi ve topluma daha adapte birer birey
olmalarını sağlamasıdır. Bu alt katman, devlet(ler)in sunduğu eğitimden
hedeflediği faydadan mahrum kalır. Zihinsel kapasitesi düşük, güdüsel
davranışlarının etkisinde bir sosyolojik tabakalaşma ortaya çıkmış olur. Haliyle
de toplum geneli işlenen suçların büyük bir kısmı bu tabakada işlenir hale gelir.
(Müge Anlı’nın sunduğu program vb. hep bu alt kesimden konu(k)lardır.)
Türkiye özelinde bu konuyu ele aldığımızda bozulan ekonomik dengeler
toplumda var olan başta toplumsal psikoloji olmak üzere bütün dengeleri
sarsmaktadır. Ekonomik kriz dönemlerinde toplumun ve devletin bel kemiği
olan orta sınıf güçten düşer ve büyük oranda toplumun alt tabakasında
kümelenir. Bu geçiş sürecinde bu kesimin sahip olduğu insani ve etik değerler
de yozlaşır ve toplumun alt katmanına uyum geliştirilir. Bu da işlenen suç
oranlarının artması ve suçun işleniş biçimlerinin toplumsal infiale yol açması
anlamına gelir. Türkiye de toplumsal vahşetin ve cinnettin nedenlerinden biri
ekonomik krizken diğer 3 ana neden:
1- Hükümet eliyle, bağımsız ve tarafsız olması gereken yargı sisteminin
kullanışlı bir aparata(araç) çevrilmesi. Suçlular adil yargılan(a)maz

duruma geldi. Ekonomik gücü yüksek, kriminal tipler, verdikleri
rüşvetlerle ağırlaştırılmış müebbetlik cezalardan kurtulduklarını tüm
kamuoyu bilmektedir! . Yine kamuoyunun vicdanını yaralayan tecavüz
suçlularını cezaevlerindeki mahkumların adalet anlayışlarına havale eder
hale gelmiş durumdayız. Devlet erkanı hukuka riayet etmediği an
mafyalaşır. Devlet ile mafyayı ayıran en önemli nokta; devletin hukuka
riayet etmesidir. Çünkü ikisi de amaçlarına erişmek için zor kullanır. Şuan
devlet maalesef mafyatik bir tarzda yönetilir haldedir. Bu yüzden mafyatik
yapılanmalar sosyal medya platformlarında kiralık katil ilanları verecek
cüreti kendilerinde görmekteler.
2- Başta Suriyeliler olarak ülkeye gelen göçmenlerin Türkiye sosyolojisini
aşağı çekmesi ve toplumun alt katmanında kendilerine yer bulmalarıdır.
Türkiye nasıl batıdan en az 80- 100 yıl gerideyse; Ortadoğu da
Türkiye’den en az 100 yıl geridedir. Bu geri anlayışa sahip göçmenler
başta kadın-erkek ilişkileri olmak üzere birey- birey, birey-toplum
ilişkilerini de deforme edip modern davranış kalıplarından uzaklaştırdılar.
Sorunların çözümü iletişimden uzaklaşıp; gücün yasalarının(çöl kanunları)
hakim olduğu toplumsal davranışlar toplumun genelinde hüküm sürmeye
başladı. Şiddet ve vahşet haberleri bu nedenlerden dolayı arttı.
3- Mevcut iktidar, Kemalist kurumlaşmayı yıkıp; yerine yeni bir kurumlaşma
inşa edemediğinden bu boşluk toplumun her kesiminde fark edilmiş
durumdadır. Toplum devletten korkar vaziyette olup; devlete olan sevgi
ve saygısını yitirmiş haldedir. Korkak birey ve toplumlarda ikiyüzlülük ve
acımasızca ve kanunsuzca kendi çıkarını kovalama ana davranışlar olur.
Kadın cinayetleri neden bu kadar arttı?
Yukarıda izahını yapmaya çalıştığım sebepler ana zemin olmakla birlikte,
‘bitme noktasına gelmiş erkekliğin’ sonucu maalesef kadın cinayetleri bu
kadar artmış durumda. Tarihsel süreç boyunca kadın cinsi hep erkek
şiddetine maruz kaldı. Kadına, erkekler tarafından kibar olma ve nezaket
dayatıldı. Bu dayatma bir süre sonra kadın doğasının bir yasasına
dönüştü. Aslında bu erkeğin, kadını daha iyi kullanması için geliştirdiği bir
taktikti. Gerçekte ise erkeğin sahip olduğu en önemli misyon kadını ve
çocuğunu korumak için gerekirse kendi hayatını tehlikeye atmasıydı.
Günümüzde iste tam tersi durumlar yaşanıyor ve maalesef genelleşmiş
vaziyete dönüşmüş. Erkeğin kadından üstün olduğu tek özellik fiziksel
güçtür. Ve kadın onu zorladığında ezik ve rezilce şiddet uygulamaktan
kaçınmamaktadır.

Erkeğin doğasının 5 ana bileşeni vardır:
1-Konfora düşkünlük
2-Hedonizm(Hazcılık, keyfe düşkünlük)
3-Yıkıcılık(Tarih bilimi, erkek türünün savaşlarını, döktükleri kanı ve
yaptıkları yağmayı konu edinir.)
4-Üreticilik(Günümüz teknolojik gelişmelerinden tutunda bilim, felsefe
din vs erkekliğin eseri ve tekelindedir. Çünkü kadını eve hapsedip; çocuk
baktırdık. Çocuk bakmak ve yetiştirmek kesinlikle dünyanın en zor
işlerinden biridir. Yoksa bahsettiğim alanlardaki gelişmeler kadınlığın
eseri olsaydı şuan en az 1000 yıl ilerisini yaşar olurduk. Fakat tarihsel
süreç böyle ilerlemiştir ve yapacak pek bir şey yoktur bu konuda.)
5-Amaç sahibi olma. İnsanlık ailesine katkı sunacak bir dava ve gaye
sahibi olma .
Günümüz erkekliğinin belki yüzde 90-95’lik kesimi ilk üç sıfatın etkisinde
çürümeye yüz tutmuş haldedir. Bu tip erkeklerin onurları zayıf, egoları
güçlü olur. Kadınlarla kurdukları ilişkilerde de kadını egosal algılarlar.
Kendilerine ait bir obje olarak görürler. Oysa kadın bir erkeğe ait değildir.
KADIN TOPLUMA AİTTİR. Kadın bir ilişkiyi bitirdiğinde topluma döner ya
yeni bir ilişkiye geçiş yapar ya da ilişki yaşamamayı seçer. Bu erkekler
kendilerini geliştirmedikleri için ellerindeki kadını saplantı haline
getirirler. Çünkü bu kadından başka bir kadına geçmesi ve yeni bir kadını
etkileyip bir ilişkiye başlamaları çok zordur. Yeni bir ilişkiye geçecek
donanımdan yoksun oldukları için ‘ya benimsin ya kara toprağınsın’ der.
Kadın gitmek istiyorsa ona güle güle diyecek bir onura sahip olmalıdır bir
erkek; yoksa onu saplantı haline getirecek kırılgan bir egoya değil.
Maalesef bu kadın cinayetleri çocuk tecavüzleri bu erkek güruhunun
eseridir.
Devam edeceğiz…