TÜKENDİK

Abone Ol

Son günlerde hangi mağazanın önünden geçerseniz geçin mutlaka “indirim-son fırsat-herşey yarı fiyatına” afişlerine görürsünüz. İçeride birbirini ezen insanlar, kasalarda yığınla kalabalık.. Peki bu gerçek bir indirim mi sizce? Yoksa bizler tüketmek için bahane mi arıyoruz?

Tüketim çılgınlığı, ihtiyacı olmayan ürünleri satın alan tüketicilerin yoğun alışveriş alışkanlıklarını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Maddi varlıklardan keyif almakta yanlış bir şey olmasa da gerekli ve gereksiz harcamalar arasındaki çizginin farkında olmak önemlidir. Aksi takdirde kişi kendisini kurtulması zor bir tüketim çılgınlığı döngüsünün içinde bulabilir.

Bir akıllı telefonun son çıkan modelini kullanmak ya da son moda kıyafetler giymek zorunda değilsiniz. “Hızlı moda” mağazalarından alışveriş yapmak yerine daha etik üretimi destekleyen mağazaları ve markaları tercih edebilirsiniz. Unutmayın, aşırı tüketim gezegenimizi harap ediyor.

Bankalar ve şirketler kredi kartıyla 'temassız' alışveriş, internetten 'tek tıkla' alışveriş gibi yöntemlerle para harcamayı sürekli kolaylaştırıyor. Bu şekilde alışveriş yapmak çok kolay hale gelirken ödemenin o kadar da kolay olmadığını ancak kredi kartı ekstrenizi gördüğünüzde anlayabiliyorsunuz.

Perakende ürün satanların en çok kullandığı numaralardan biri de kısa süreli indirim kampanyalarıdır. Sizi mutlaka değerlendirmeniz gereken çok önemli bir fırsat yakaladığınıza inandırmaya çalışırlar. Bu şekilde pek çok insan fırsatları kaçırmama kaygısıyla gerçekten ihtiyacı olmayan ürünleri satın alır. Her zaman bir yerlerde bir kampanya olduğunu bilmelisiniz.

Alışverişe amaç için yönelmeden, AVM’lerde uzun zaman geçirmek son zamanlarda insanların sıkça yaptığı bir aktivite haline geldi. Alışverişi sosyal planların en sonunda planlamayıp AVM ortamında buluşmalar düzenleyerek tüketim çılgınlığını tetikliyorlar. Sonuç olarak ihtiyaç dışı tüketim davranışlarını arttırmış oluyorlar. Tüketim çılgınlığını önlemek için;

Sosyal hayatta, AVM gezileri yerine doğa da vakit geçirmeyi tercih etmek, sosyal-kültürel aktiviteler yapmak hem tüketim çılgınlığına karışı koruyucu olacak, hem de ruh sağlığımızı besleyici olacaktır.