Türkiye’nin uyuşturucu kaçakçılığı ve madde bağımlılığı sorunları (I)

Abone Ol


İnsanların, küçük ya da büyük topluluklar halinde yaşadıkları her yerde; bazı doğal afetlerin, çeşitli asayiş
olaylarının ve bazı ekonomik ve toplumsal sorunların ortaya çıkması son derecede olağan ve doğal bir
durumdur. İşte insanlar, kendi kendilerini yönetmek ve bu çeşit sorunlarının üstesinden gelebilmek için
adına devlet dediğimiz organizasyonu meydana getirmişlerdir. Sosyolojik anlamda devlet, sosyal bir
kurumdur. Siyasal anlamda devlet, kamu hizmetlerini yerine getiren ve kamusal sorunları çözen bir
örgüt, bir sistem ve neticede bütün kamu hizmetlerini yürüten dev bir aygıttır. Bu açılardan bakıldığında
devletin, toplumsal hayatın dengeli, istikrarlı ve uyumlu bir şekilde sürdürülebilmesi amacıyla yerine
getirmesi gereken yaşamsal derecede önemli pek çok işlevi ve görevleri vardır. Klasik devletin bu çok
sayıdaki belli başlı görevleri arasında belki de en temel ve en önemli olanı; toplumsal barış ve güven
ortamını sağlamak ve egemeni olduğu toplumu huzurlu bir dinginlik içerisinde, sağlıklı ve mutlu bir
şekilde yaşatmaktır. Toplumsal yaşam elbette ki inişli çıkışlı ve bazen de çalkantılı bir yaşamdır. Bu iniş
çıkışlar ve çalkantılar, toplumun büyük bir çoğunluğu huzurlu bir dinginlik kazanıncaya kadar devam
eder. Bazı durumlarda söz konusu olan bu toplumsal çalkantı ve sorunlar; devletin yönetim ve çözüm
yaklaşımlarına göre yeni, değişik ve öngörülemeyen çok farklı boyutlar kazanabilir. Toplumların
yaşamında bazen ağır, çözümlenmesi zor ve çok büyük boyutlu sorunlar üst üste gelebilir. İçinde
yaşadığımız şu iletişim ve bilişim çağında, çoğunlukla baş döndürücü bir hızla değişen toplumsal gündem,
günümüzde olduğu gibi birbirinden çok farklı, çok değişik ve çok önemli konular yoğunlaşabilir. Sosyal
yaşamda adeta, toplum kesimleri arasında fırtınaların koptuğu, yüksek gerilimli ve yüksek tempolu
tartışmaların yaşandığı ve toplumsal tansiyonun çok yükseldiği bunalımlı dönemlerden de geçilebilir.
Toplumsal yaşamı karamsarlıkla kuşatan böylesine bunalımlı, gözün gözü görmediği, tozun dumana,
sapla samanın, at iziyle it izinin birbirine karıştığı belirsizlik ortamlarında, daha bir sorun yeterince
anlaşılıp çözüme dahi kavuşturulmadan, bundan çok daha büyük sorunlar, birbiri ardına ortaya çıkabilir.
Toplum, bu sorunlardan hangisine el atıp atmayacağı ve hangisine çözüm arayacağı konularında büyük
bir paradoks ve kaos içerisine sürüklenmiş olabilir. Çeşitli açmazlar, çözümsüzlükler ve belirsizlikler
içerisinde geleceğe olan inancını ve hatta umutlarını dahi yitirebilir. Toplum olarak bugün geldiğimiz
noktada, ne yazık ki yine burada sıraladığımız olasılıklara benzer şekilde çalkantılı, sancılı, karamsarlık ve
umutsuzluk dolu süreçlerden geçtiğimizi söylemek hiç de öyle abartılı bir söylem oluşturmaz. Farkında
mısınız bilemem ama, toplum olarak hemen hemen her gün yeni ve değişik, inanılması, hatta hayal bile
edilmesi güç olay ve sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Televizyonlarımızın haber bültenlerinden her gün,
İnanılması güç siyasal nezaketsizliklere, açıklama ve tehditlere tanık oluyoruz. Böylesi gelişmeler
nedeniyle yaşadığımız çeşitli sorunlarla baş edebilmekte zorlanıyoruz. Kimisi doğal kimisi yapay
gündemlerle uğraşıp duruyoruz. Aslında yaşamsal derecede önemli acil çözüm bekleyen çok büyük ve
çok önemli toplumsal sorunlarımız var. Bir yandan yakın çevremizde ateş çemberi gittikçe genişleyen
bölgesel savaşlar ve bu savaşların getirdiği çok çeşitli sorunlarla uğraşıyoruz. Ve öte yandan ise
ekonomik, sosyal, eğitsel ve yönetsel olmak üzere pek çok sorunun üstesinden gelmeye çalışıyoruz.
Kamu yönetimi organları, ne yazık ki devasa boyutlara ulaşmış olan bu sorunlara köklü ve kalıcı çözümler
üretmekte zorlanıyorlar. Çözüm üretilemediği için bu sorunlar katlanarak büyümeye devam ediyor ve
geleceğe erteleniyor. Bütün bu karmaşa, patırtı gürültü ve hayhuy arasında toplumun büyük bir kesimini
canından bezdiren bazı can yakıcı sorunlar ise adeta bir derin dondurucuya konuluyor ve karanlık bir
köşede öylece unutulmaya terk ediliyor. Bu tür sorunların ortaya çıkıp kamuoyu gündeminde tartışılması
için ya haber değeri taşıyan büyük bir polisiye olayın meydana gelmesi ya da büyük bir skandalın
meydana gelmesi gerekiyor. (Devam edecek)