Mersin'de 'Dünya KOAH Günü' Etkinliği Düzenlendi Mersin'de 'Dünya KOAH Günü' Etkinliği Düzenlendi

Kişilerin geçmişte yaşadıkları travmalar, özellikle de çocukluk travmaları bireyin bağlanma stilleri, duygusal tepkileri ve yaşadıkları ilişki dinamikleri üzerinde etki göstermektedir. Travmanın türüne, şiddetine, kişinin iyileşme sürecine, bireyin destek sistemlerine bağlı olarak bu etkilerin derecesi değişebilir. Çocukluk döneminde yaşanılan bu travmalar en çok da romantik ilişkiler üzerinde derin ve uzun süreli etkiye sahiptir. Bu durum, kişinin ilişkide nasıl davrandığı, güven ve yakınlık konusundaki tutumları, bağlanma biçimi gibi durumları etkileyerek kendini gösterir.
“Kaygılı bağlanma geliştirebiliyoruz”
Konuyla ilgili Onma Psikoloji’den Psikolog Buse Şimşek açıklamalarda bulundu. Psikolog şimşek, bağlanma stilleri üzerindeki etkileri anlatarak, “Çocukluk travmalarımız, erken dönemde geliştirdiğimiz bağlanma stillerini etkiler. Güvenli bağlanma geliştirdiğimizde genellikle ilişkilerimizde daha sağlıklı bir güven duygusuyla ilerlerken travmatik deneyimlere sahip olduğumuzda kaygılı bağlanma geliştirebiliyoruz” diye konuştu.
“Anksiyete gibi tepkiler romantik ilişkilerimizde ciddi sorunlara neden olabilir”
Bağlanma çeşitleri hakkında da bilgiler veren Psikolog Buse Şimşek, “Kaygılı bağlanma, kaçıngan bağlanma, ilişkilerde güvensizlik ve kontrol gibi bağlanma türleri vardır. Aynı zamanda sahip olduğumuz partnere zarar verecek ya da ilişkimizi sabote edecek davranışlarda bulunabiliriz. Bu davranışların nedeni de partnerimizin bizi terk edeceği korkusundan kaynaklıdır. Duygusal denge ve tepkiler duygusal uyuşma sorunları veya anksiyete gibi tepkiler romantik ilişkilerimizde ciddi sorunlara neden olabilir” ifadelerini kullandı.


“Travmalarımızdan farkında olmalıyız”
Yaşanılan çocukluk travmalarının romantik ilişkilerde duygusal ve fiziksel yakınlığa karşı korku geliştirmemize neden olabileceğini aktaran Onma Psikoloji’den Psikolog Buse Şimşek, daha sonra şunları söyledi:
“Tekrarlayan ilişki kalıpları sürekli aynı tip ilişkilerde sıkışıp kalmamıza neden olur. Duygusal ve fiziksel sınırlar, duygusal bağımlılık ve travmanın iyileşmesi gibi konu başlıklarıyla bu durumu ele alabiliriz. Travma yaşadıktan sonra bazen partnerimize karşı aşırı duygusal bağımlılık geliştirebiliriz. Bu durum partnerimizin hayatımızın merkezine oturtmamıza ve kişisel sınırlarımızın kaybolmasına neden olabilir. Kendimizi yalnız hissettiğimizde ve güvensiz hissettiğimiz anlarda partnerimize aşırı ihtiyaç duyarak ona bağımlı hale gelebiliriz. Çocukluk travmalarımızın ilişkilerimiz üzerindeki bu etkileri hem duygusal iyilik halimizi hem de partnerimizle kurduğumuz bağ üzerinde derin izler bırakabilir. İşte tam da bu yüzden travmalarımızın farkında olmak ve onlar üzerine çalışmak, daha sağlıklı ve doyurucu ilişkiler kurmamızda çok önemli bir adım olarak kabul edilir.”

Kaynak: İHA