Mersin’in Silifke ilçesine bağlı Uzuncaburç Mahallesi’nde yer alan ve geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan Uzuncaburç Antik Kenti, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle yeniden canlanıyor. Kentin kültürel mirasına sahip çıkan belediye, tarihi dokunun korunması ve turizme kazandırılması amacıyla geniş kapsamlı bir restorasyon ve tanıtım süreci yürütüyor.
Antik Zeus Tapınağı, sütunlu cadde, anıtsal kapılar ve antik tiyatro gibi yapılarıyla dikkat çeken ören yeri, altyapı çalışmalarından sosyal medya tanıtımlarına kadar pek çok alanda yapılan müdahaleler sayesinde yalnızca bir arkeolojik alan değil, yaşayan bir kültür merkezi haline geliyor.
Uzuncaburç’un Kökleri: Olba Krallığı’ndan Roma’ya Uzanan Yolculuk
Uzuncaburç Antik Kenti, Antik Çağ’da Olba Krallığı’nın kutsal merkezi olarak bilinen Diokaesareia adıyla anılıyordu. Bölge, M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren Helenistik dönemde önemli bir dinsel merkez haline geldi. Başta gökyüzü tanrısı Zeus olmak üzere, Roma döneminde inşa edilen anıtsal yapılarla kültürel önemini artırdı. Diokaesareia, Roma İmparatorluğu döneminde şehir statüsü kazanarak büyük gelişim gösterdi.
En dikkat çekici yapı olan Zeus Tapınağı, Anadolu’daki en büyük tapınaklardan biri olarak kabul ediliyor. Ayakta kalan sütunlar ve sütunlu caddenin görkemi, antik kentin mimari açıdan ne denli gelişmiş olduğunu gözler önüne seriyor. Kentin savunma duvarları, tiyatrosu, nekropol alanları ve tapınak kalıntıları bugün hâlâ güçlü biçimde ayakta duruyor.
“Uzuncaburç’u Evrensel Bir Ören Yeri Haline Getirmek İstiyoruz”
Uzuncaburç kazı çalışmalarını yaklaşık beş yıldır sürdüren Kazı Başkan Yardımcısı Dr. Okan Özdemir, bölgenin tarihî değerine dikkat çekerek, “Anadolu’da bu kadar sağlam kalan antik kent sayısı çok az. Sütunlar yaklaşık 2.500 yıldır ayakta. Tapınak ise Anadolu’daki en büyük tapınaklardan biri” dedi. Özdemir, temel hedeflerinin kentin tüm yapılarının bilimsel restorasyonla korunması ve Uzuncaburç’un evrensel bir ören yerine dönüşmesi olduğunu vurguladı.
Antik Kent Ve Köy Birlikte Korunacak
Bölgedeki arkeolojik alanın yalnızca geçmişe değil, bugüne de ait olduğunu ifade eden Dr. Özdemir, Uzuncaburç Köyü ile Antik Kenti birlikte korumaya yönelik sürdürülebilir bir model oluşturduklarını belirtti. “Kentin girişinde üç adet Yörük evi restore edildi. Amacımız, antik kenti ve köyü birlikte yaşatmak” diye konuştu.
Belediyeden Hem Altyapı Hem Lojistik Destek
Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle yolların yenilendiğini, çevre düzenlemesi projelerinin uygulandığını belirten Özdemir, ayrıca kazı alanına ve ekiplere lojistik destek sağlandığını ifade etti. “Büyükşehir Belediyesi yalnızca sponsor olmadı; köy meydanını düzenledi, kazı evine erzak ve ihtiyaç malzemeleri sağladı. Ayrıca Tiyh (Şans) Tapınağı’nda yürüttüğümüz kazılarda altı ay boyunca her anlamda yanımızda oldular” dedi.
Uzuncaburç'un Tarihi
Uzuncaburç, antik çağda Diokaesareia adıyla bilinen ve Olba Krallığı’na bağlı bir yerleşimdi. M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren Helenistik etkilerin görüldüğü kent, Roma döneminde dinsel ve idari bir merkez olarak önem kazandı. Zeus Tapınağı, 2. yüzyılda inşa edilmiş ve Anadolu’nun en büyük tapınaklarından biri olma unvanını kazanmıştır. Bölge, Osmanlı döneminde "Uzuncaburç" adını almış, hem antik hem de geleneksel köy dokusunu bir arada barındırarak günümüze kadar ulaşmıştır. 2020’li yıllarda başlatılan bilimsel kazı ve restorasyon çalışmalarıyla yeniden gündeme gelen kent, kültürel miras bilinciyle koruma altına alınmaya başlanmıştır.