Tahir Karaman

Seçer, CHP’nin iktidara yürüyebilmesi için bireysel başarı hikayelerinden çok, halkçı belediyecilik anlayışını ön plana çıkarması gerektiğini vurguladı.

 

"Mersin, Türkiye’nin Küçük Bir Modelidir"

Vahap Seçer, Mersin’in sosyolojik yapısının Türkiye’nin bir özeti olduğunu belirtti. Şehrin farklı etnik, kültürel ve ekonomik grupları bir arada barındıran yapısının, sosyal demokrat belediyeciliğin başarısını ulusal düzeyde yansıtabilecek bir örnek sunduğunu ifade etti:

“Mersin, %60 gibi bir oy oranıyla sosyal demokrat belediyeciliğin başarı hikayesini yazdı. Bu model, Türkiye’nin her yerine uygulanabilir.”


Parti İçi Sorunlara Eleştiri: “Çok Başlılık Güven Kaybına Neden Oluyor”

Seçer, CHP’nin içindeki çok başlılığa yönelik eleştirilerini dile getirerek, kurumsal bir kimlik ve kolektif çalışma anlayışının önemine dikkat çekti:

“Bir partinin tabanı, liderine güvenmek ister. Çok başlılık, seçmen nezdinde kafa karışıklığı yaratır ve güven kaybına yol açar.”

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi isimlerin cumhurbaşkanlığı adaylığına dair tartışmalar hakkında ise şu yorumu yaptı:

“Başarı, bireysel figürlerden değil, partinin güçlü kurumsal yapısından ve halkçı politikalarından gelir. İki forvet tartışması, partiyi kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramaz.”


“Sosyal Demokrat Belediyecilik CHP’nin İktidar Anahtarıdır”

Seçer, Mersin’deki başarılarının kişisel olmadığını, bunun CHP’nin halkçı belediyecilik anlayışının bir sonucu olduğunu belirtti:

“Eğer Türkiye’de iktidar olmak istiyorsak, Mersin’deki bu modeli ulusal siyasete taşımamız gerekiyor. Sosyal demokrat belediyecilik, eşitlik, şeffaflık ve katılımcılık ilkeleriyle seçmen önyargılarını kırmanın anahtarıdır.”

CHP’nin tarihsel bagajı nedeniyle bazı seçmenlerde önyargılar olduğunu söyleyen Seçer, Mersin’de bu önyargıları kırmayı başardıklarını ifade etti:

“Bu önyargıları kırmak, atomun çekirdeğini parçalamaktan daha zor. Ancak biz Mersin’de bunu başardık. Bu modeli büyütmeliyiz.”


Normalleşme Süreci: “Bir Tuzak mı?”

Seçer, CHP’nin başlattığı “normalleşme süreci” hakkında da eleştirilerde bulundu. Bu sürecin, iktidar tarafından bir zayıflatma stratejisi olarak kullanılabileceğine dikkat çekti:

“Türkiye’de anormalleşmenin nedeni, 22 yıldır iktidarda olan düzenin ta kendisidir. Muhalefet olarak bu düzenin anormalliklerini gözler önüne sermeli, normalleştirme çabalarının tuzaklarına düşmemeliyiz.”

Çağla Sakar: "Kadınların Mücadelesi Sonunda Kazanacak" Çağla Sakar: "Kadınların Mücadelesi Sonunda Kazanacak"

CHP’nin tabanında bu süreçle ilgili hoşnutsuzluk yaratabilecek hamlelerden kaçınılması gerektiğini belirtti.


Kayyum Uygulamalarına Sert Tepki

Kayyum politikalarını sert bir dille eleştiren Seçer, demokrasi ve hukukun üstünlüğü için bu tür uygulamalara karşı çıkmanın hayati olduğunu söyledi:

“Hangi parti olursa olsun, bir belediye başkanı hukuki gerekçeler olmadan görevden alınıyorsa buna karşı durmalıyız. Bu yalnızca bir parti meselesi değil, Türkiye demokrasisini savunma meselesidir.”


"Kemal Kılıçdaroğlu’nun Rolü Devam Ediyor"

Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan ayrılmasına rağmen parti üzerindeki etkisinin devam ettiğini ifade eden Seçer, bu sürecin birlik anlayışıyla yürütülmesi gerektiğini vurguladı:

“Kemal Bey, 13 yıl boyunca bu partiyi yönetti. Türkiye’nin sorunlarına dair görüş bildirmesi son derece doğaldır. Ancak bu süreçte partiyi yıpratacak ya da kutuplaştıracak söylemlerden kaçınılmalıdır.”


CHP’nin Geleceği İçin Mesaj

Seçer, CHP’nin halkçı belediyecilik anlayışını daha geniş bir alana yayarak seçmenle daha güçlü bir bağ kurması gerektiğini ifade etti:

“Gelecek, sosyal demokrat belediyecilikte. Biz, halkın güvenini kazandığımız bu modeli büyütürsek CHP’yi yalnızca yerelde değil, ulusalda da iktidara taşırız.”

Vahap Seçer’in açıklamaları, CHP’nin geleceğine dair hem eleştirel hem de çözüm odaklı mesajlar içeriyor. Seçer, sosyal demokrat belediyeciliğin yalnızca bir yerel yönetim modeli değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek bir vizyon olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.

Kaynak: Tahir Karaman