BES Mersin Şube Başkanı Kemal Göçmen, "Mevcut iktidarın zamanında gizli ortağı olan cemaatle birlikte 2010 yılında gerçekleştirdikleri Anayasa değişikliği referandumu sonrasında yargı alanında tahakküm kuran cemaat ve sonrasında ise AKP iktidarının yargı sistemini toplumsal muhalefeti susturmak, iktidarlarını güçlendirmek için bir araç olarak kullandığı süreci yaşıyoruz. Kendi kurdukları mevcut yargı sistemi içerisinde bile benimsemedikleri yargı kararlarını tanımayan siyasi iktidar, Anayasal hakların kullanılmasını bile keyfi olarak engellemeye çalışıyor"dedi.
Milletvekillerinin tutuklanması, Anayasanın amir hükmüne rağmen anayasa mahkemesinin kararlarının uygulanmaması ve cezasızlık nedeniyle kadın cinayetlerinin artmasının sorumlusu olarak iktisarı işaret eden Göçmen, "Mahkemelerde bulunamayan adaletin sosyal medyada örgütlenerek aranması gibi garabetlerin yaşandığı bir ortamda, iktidarı birkaç cümleyle eleştirenler tutuklanırken, kara para aklayanlar, uyuşturucu baronları, suç örgütü liderleri, kadın cinayeti işleyenler vb. hukuka, akla, mantığa ve vicdanlara sığmayan gerekçelerle tahliye edilmektedir. Anayasa gereği bağımsız olması gereken yargı, adli yargı yılı açılışlarını dahi sarayda yaparak adeta kendi varlıklarını inkâr etmektedirler. Yargı mensuplarının, bağımsızlık sembolü olan düğmesiz cübbelerinin olmayan düğmelerini iliklemeye çalışmaları bile yargının bağımsız olmadığını göstermektedir.Bağımsız olması gereken yargı erkinin kendisini bağımlı kılınca da yapılan kamuoyu araştırmalarında adalet sistemi en güvensiz kurumların başında geliyor" diye konuştu.
Yargı yılı açılışlarının saraylarda yapıldığı bu süreçte yargı adaletsizliğinin derinleşerek devam ettiğini dile getiren BES Mersin Şube Başkanı Kemal Göçmen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yargı sisteminin bağımsızlığını kaybetmesi, periyodik olarak çıkarılan yargı paketleri dava sayılarındaki artış ve yıllarca süren dava süreçleri yargı emekçilerinin çalışma hayatını kâbusa çevirmiş durumdadır. Bir yandan iş yükü, bir yandan mobbing, bir yanda keyfi olarak açılan soruşturmalar, bir yandan mesai kavramı gözetmeksizin çalışmaya zorlanan yargı emekçilerinin sürekli olarak açıklanan yargı paketlerinde ekonomik, özlük ve sosyal haklarının düzeltilmemesi yetkili olan sendikaların bu durum karşısında sessiz kalmaları yargı emekçilerinin üvey evlat muamelesi görmesine neden olmaktadır."