Daha önce “Ayrılık halinde çiftler arasında anlaşma varsa dikkate alınır, eğer yoksa örf ve adetlere göre tüm ziynetler kadınındır” kanaatine varan Yargıtay, bu konudaki içtihadını değiştirdi. Son karar neticesinde düğün takıları artık kime takılırsa onun olacak.
Bugünkü yazısında Yargıtay’ın söz konusu kararının nedenlerini irdeleyen Hürriyet yazarı Fulya Soybaş, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi akademisyenlerinden Mesut Öcal’ın görüşlerini aktardı.
Bazı eksiklikler olduğunu ancak kararın olumlu olduğunu ifade eden Öcal şunları kaydetti:
“Kadının toplumdaki konumu ve toplumsal değerlerin değişmesi, kadının da artık çalışıyor olması gibi ailede gerçekleşen ekonomik değişiklikler, gelenekselden moderne geçiş, yanı sıra düğünlerde takı verme saikının zamanla ‘eşlere ortak yaşam kurma yolunda bir destek’ yönünde değişmesi (başlık parası- mihr gibi görülebiliyordu) gibi nedenlerle değişikliğe gidildi. Modern ve eşitlikçi bir ivmeye gidilmesi ve takıların ‘evliliğin ortak bir sermayesi’ olarak görülmesi açısından bu karar, bazı eksiklikler olsa da bence hayli olumlu. Zira günün sonunda takılar genelde kadının ailesine gidiyordu. Bu da bir noktada kadının bir malmış gibi ‘alınıp- satılması’ anlamına da geliyor. Başlık parası yok ama takı vardı!”
4 Nisan 2024’te alınan yeni içtihata göre uygulama şöyle: 1- Ziynet eşyalarının paylaşımı hususunda varsa anlaşma geçerlidir, 2- Anlaşma yok fakat yerel olarak işletilen örf-adetin varlığı ispat edilirse bu geçerlidir, 3- Hiçbiri yok ise düğünde takılan ziynetler kime takılmışsa; ‘geline takılanlar gelinin, damada takılanlar damadın şeklinde’ o kişiye ait olacak.
Ancak ziynet eşyaları konusuna bir ‘özgülenme kriteri’ getirildi. Yargıtay, “Takılan ziynet eşyası, kadın veya erkeğe özgü bir şey ise o kişiye verilmiş sayılır” diyor. Bu noktada Öcal eksiklik olduğunu belirterek, “Bence olması gereken tüm hediyeleri bir arada değerlendirmek ve bunu yaparken de kadına özgülenen küpe, kolye, bilezik gibi hediyelerin de (istisnai haller dışında) ortak, eşit şekilde bölüştürülmesi gerektiğidir” görüşünü savundu.