Siyaset

Yeni Bir Çözüm Süreci mi Başlıyor? DEM Parti Eş Başkanları Gazetecilerin Sorularını Yanıtladı

DEM Parti Eş Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, İstanbul'da gazetecilerle bir araya gelerek 'çözüm süreci' iddialarına yanıt verdi.

Abone Ol

DEM Parti Eş Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, on sekiz basın kuruluşunu temsil eden gazeteciyle bir araya gelerek Kürt meselesinin çözümünde 'yeni bir süreç mi' sorusuna yanıt verdi.

Gazeteci Candan Yıldız T24'te yazdığı yazısında basın toplantısında konuşulanları aktardı. Yıldız, "DEM’li yöneticiler Çözüm Süreci’nin bir benzerinin olmayacağının farkındalar" dedi.

Kürt meselesinin çözümüne ilişkin yeni gelişmelere açık olduklarını belirten Yıldız, "DEM Parti, Bahçeli’den gelen sürpriz el sıkışma diplomasisine bir anlam yüklüyorlar ama samimi adımları görmek kaydıyla. Hasta tutuklulara ilişkin yaklaşım, Gezi ve Kobani davasındaki hukuksuzlukların giderilmesi, 43 aydır kendisinden haber alınamayan Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılıp kaldırılmayacağı ve DEM Partili belediyelere kayyum atanıp atanmayacağı… DEM Parti, her an her şeyin olabileceğini düşünüyor. Devlet ve AKP’nin bir planı olduğu kanaatinde. Bahçeli’nin Öcalan’a yönelik çağrısının da bunun bir parçası olduğu görüşünde. Bu nedenle DEM milletvekili Ömer Öcalan’ın amcası Abdullah Öcalan’la görüşmesi şaşırtıcı olmaz. Zira Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan’ın meseleyi kamuoyuna net aktaramadığı konusunda şikayetleri olduğu konuşulmuştu" dedi.

DEM Parti Eş Başkanları Bakırhan ve Hatimoğulları’nın açıklamaları bu şekilde:

Bahçeli’nin gelip elimizi sıkması, Türkiye barışının sağlanması gibi bir açıklama yapması beklediğimiz bir şey değildi. Grup Başkanvekilimiz Gülistan Hanım yanımda duruyordu. Kulağıma eğilerek "Başkan Bahçeli iki defa mimikleriyle selam vermeye çalıştı" dedi. Ben de "Niye sana selam versin, başka yere bakıyordur" dedim. Meğer doğruymuş. Belli ki orada olan bir şey değil. Bence önceden çalışılmış, kurgulanmış, hesaplanmış, tartışılmış bir şeydi. Sayın Bahçeli’nin uzattığı eli itmezdik. Kendimize güveniyoruz, öyle bir gelenekten geliyoruz. İyi de yaptı gelerek. Önemsiyorum her şeyden bağımsız. Meclis’te siyasi partilerin tokalaşması, bir araya gelmesi, konuşması, meseleleri müzakere etmesi kadar doğal bir şey yok. Yoksa Meclis’in bir anlamı kalmaz.

"PKK’ye silah bırakın diyemeyiz"

PKK’ye silah bırakın diyemeyiz. Biz PKK’li değiliz. Onlar adına konuşamayız. Örgütün lideri tecrit altında. Örgütün elinde silah var ve bunun çözülmesi isteniyorsa başka bir şeylerin devreye girmesi gerekiyor. Ama demokratik bir anayasada, bu meselenin tartışılmasında, yasaların yapımında biz buradayız ve hazırlıklıyız. Biz bu işin içerisinde olan, mücadelesini yürüten insanlarız. Pasif bir durumda duruşta değiliz ama umut satmayacağız. Bu bir süreçtir, cezaevleri boşalacak, demokrasi gelecek, demokratik bir anayasa yapılacak, ekonomide adalet sağlanacak, İstanbul Sözleşmesi kabul edilecek, gençler içerisinde bulunduğu bataklıktan kurtulacak diyemiyoruz. Samimi, somut, net, sade… Sadece Kürtlerin değil Türkiye toplumunun, 85 milyonun lehine olan her şeyde biz gayet de muhatabız. Buradayız. Bu somut adımlar Kürt sorunu ile başlamaz da ekolojik kırımla ilgili bir mesele ile başlar. Emeklilerle ilgili bir mesele ile gelir. Demokrasiyle gelir, oradayız. Kendimize güveniyoruz. Tabanımız da güveniyor. Barış ciddi, onurlu bir iştir. Biz ne kimsenin onurunun kırılmasını isteriz ne de kendimizin vermiş olduğu mücadelenin bedellerinin onurunu kıracak bir davranışta bulunuruz. Onun için ölçerek, biçerek, tartarak konuşuyoruz. Emin olun bir ışık görürsek Bahçeli başını koyuyordu biz bedenimizi koyarız. Bu süreç kimi basın yayın organlarında tartışıldığı gibi bir aldatmadan kandırmadan ibaretse de zaten mücadelemiz devam ediyor. Hiçbir zaman çökmedik, sözümüzü her zeminde kullandık, direndik. 

"TBMM'de barış komisyonu kurabiliriz ve başkanı da CHP'den olabilir"

Bu sorunu nasıl çözebilir diye detaylı bir çalışma yürütebilir. Hatta birinci partinin bir temsilcisi o komisyonun başında olabilir. CHP’nin bu meseleye katkı sunması, karşı durmayacağını açıklaması kıymetli. Sırrı Süreyya arkadaşımız iki partinin genel başkanlarına teşekkür etti, ben de sizin aracılığınızla Özgür Bey’e teşekkür etmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olmadan bu iş olmaz. Ama ana muhalefet partisinin Türkiye’nin en önemli ve köklü sorunlarından biri hakkında mutlaka bir fikri olmalı, programı olmalı. Türkiye'nin birinci partisinin bir fikri yoksa bu anormal bir durumdur, eksikliktir.