Alkol dışı karaciğer yağlanması sıklığı her geçen gün artıyor. Bu en sık görülen karaciğer hastalıkları arasında yer alıyor. Karaciğerdeki yağlanma belirti göstermeden, sessizce ilerleyebiliyor.

Özel Ankara Cerrahi Tıp Merkezinden gastroentereloji uzmanı Dr. Atilla Bektaş ile Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Uygulamalı Biyoloji Anabilim Dalından Meltem Ulusoy’un Akdeniz tipi beslenme ve alkol dışı yağlı karaciğer hastalığıyla ilgili derlemesi Dergi Park’daki Troia Med Dergisinde yayınlandı.

Alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı batı toplumlarının yüzde 17-46’sını etkiliyor. Bu hastalıkta, organ ağırlığının yüzde 5’ini aşan yağ birikiyor. Fazla alkol tüketimi, bağışıklık sistemi, infeksiyoz veya başka belirlenemeyen faktörlerle ortaya çıkıyor. Diyabet, obezite, hiperlipidemi gibi nedenler, çevresel faktörler ve bazı ilaçlar zemin hazırlıyor. En önemli faktörlerden biriyse insülin direnci. Alkol dışı yağlı karaciğer hastalığına genellikle obezitenin yanı sıra sıklıkla tip 2 diyabet, kanda kolesterol ve trigliserid yüksekliği de eşlik ediyor.

Alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı kronik karaciğer hastalığı, siroz ya da karaciğer kanserine doğru ilerleme riski de taşıdığı için önemli bir sağlık sorunu. Dr. Bektaş, tedavisinde diyet ve yaşam tarzı değişikliğinin öneminin büyük olduğunu söyledi. Akdeniz diyetinin, sağlıklı ve aynı zamanda sürdürülebilir bir beslenme modeli olduğunu belirten Bektaş, “Diyetin bileşenlerine ulaşabilmenin kolay olduğu avantajlı bir coğrafyada yaşıyoruz. Hastalara Akdeniz diyetinin önerilmesi akılcı bir yaklaşım” dedi.

Kültürel miras listesinde

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından da örnek bir sürdürülebilir diyet olarak gösterilen Akdeniz tipi beslenme UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası listesinde de yer alıyor.

Söz konusu derlemede Bektaş ve Ulusoy literatürde, Akdeniz tarzı yaşam ya da beslenmenin, alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı gelişimini ve ilerlemesini de azalttığını gösteren çok sayıda çalışmadan söz ediyor. Buna göre, PubMed veri tabanında Akdeniz diyetiyle ilişkisini araştıran 280 makale bulunuyor. Yine PubMed’de son beş yılda yapılan 25 klinik randomize araştırma kayıtlı.

2022’de yapılan bir meta-analiz sonucunda, alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı tedavisinde Akdeniz diyetinin uygulamasının etkili olabileceği sonucuna varıldı. Toplam 3037 katılımcıyla gerçekleştirilen çalışmaya göre, Akdeniz diyetinin kalori kısıtlamasıyla birlikte uygulanmasıyla hastalığın belirtileri azalıyor.

Sosyal hayat ve egzersiz de önemli

Hatırlayalım bu diyetin temel özellikleri, yüksek miktarda zeytinyağı, baklagiller, tam tahıllar, meyve ve sebzeler; orta ile yüksek miktarda balık ve orta düzeyde kümes hayvanı, süt ürünleri tüketimleriyle birlikte fiziksel ve sosyal aktivitelerin birleştirilmesi. Genellikle az miktarda et ve tatlı tüketimi içeriyor. Bu diyette su tüketimi oldukça önemli. Yemeklerin ayaküstü ve hızlıca atıştırılması yerine, sofrada aile ve dostlarla birlikte yenilmesi tavsiye ediliyor. Akdeniz diyetinde az miktarda kırmızı şarap tüketimine izin veriliyor. Günlük yapılan egzersizler (yürüyüş, bisiklete binme ya da basketbol, voleybol, dans) bu diyetin önemli parçalarından. Sağlıklı olma halini artırıyor; kronik hastalıklar, kanser ve ölüm riskini azaltıyor.

Hastalığa özgü henüz ilaç yok

Akdeniz diyeti metabolik bozuklukların önlenmesi ve iyileştirilmesinde önemli rol oynuyor. Çünkü düşük-orta glisemik indeksli karbonhidrat içeriyor (özellikle tam tahıl). Yanı sıra mikro besin (A, C, D, E ve mineraller), fitokimyasal, omega 3  ve 9,  Omega 9, diyet lifi, prebiyotik, probiyotik açısından zengin. Batı tipi beslenmedeki doymuş ve trans yağlar, yüksek glisemik indeksli karbonhidratlar, fruktoz gibi basit şekerler ve hayvansal proteinlerse (kırmızı et ve işlenmiş et ürünleri) metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Karın içi ve tüm bedendeki yağ kütlesini artırıyor. Sonuç olarak da alkol dışı karaciğer yağlanmasına zemin hazırlıyor. Hastalığa özgü kanıta dayalı etkisi gösterilen bir ilaç henüz yok. Ancak oluşumunda önemli rol oynayan düşük dereceli inflamasyon Akdeniz diyet tarzında beslenmeyle azaltılabiliyor.

Araştırmacılar, diyetin özellikle yüksek genetik risk taşıyanlar için önemli olduğunu bildiriyor. Akdeniz diyeti, kilo kaybından bağımsız olarak karaciğer yağı ve insülin hassasiyetinde anlamlı yarar sağlıyor ve bu değişiklikler 12 ay devam ediyor.

Zengin ama sağlıklı besin seçeneği

Türkiye Beslenme Rehberi 2022’de Akdeniz tipi beslenmenin ortak özellikleri şöyle sıralanıyor:

Emekliler, 'İleri Yaşta Beslenme' Konusunda Bilgilendirildi Emekliler, 'İleri Yaşta Beslenme' Konusunda Bilgilendirildi

Sebze ve meyveler: Vitamin, mineral, antioksidan ve posa kaynağılar. Ayrıca zeytinyağı ile pişirilerek ya da üzerine zeytinyağı gezdirilerek yararlılığı artırılabilir. Salata gibi çiğ sebzeler de sağlıklı seçeneklerden.

• Tahıllar: Genel olarak karbonhidrattan zengin, yağdan fakirdir, protein içerir, posa, vitamin ve mineral kaynağıdır. Buğday, yulaf, arpa, çavdar, mısır ve pirinç örnekleridir, tam tahıl olarak ve en düşük düzeyde rafine edilmiş şekilde tüketilmeli.

• Zeytin ve zeytinyağı: Kullanılan temel yağ. Hem pişirmede hem de salata vb. için sos olarak kullanılabilir. Tekli doymamış yağlardan zengin, çok az doymuş yağ içeriyor. Sızma zeytinyağı en yararlı olanı.

• Sert kabuklu yemişler, kuru baklagiller ve yağlı tohumlar: Vitamin ve mineralden zengin. Sert kabuklu yemişler ve yağlı tohumlar protein içermenin yanı sıra tekli ve çoklu doymamış yağlardan da zengin. Kuru baklagiller (mercimek, kuru fasulye vb.) posanın yanı sıra protein de içerir.

• Balık ve deniz ürünleri: Geleneksel Akdeniz tipi beslenmede kırmızı ete tercih edilir. Sağlıklı protein ve elzem omega-3 yağ asitlerini içerir.

• Peynir ve yoğurt: Süt ürünleri, özellikle yoğurt ve peynir orta düzeyde tüketilir.

• Yumurta: Yüksek kalitede protein sağlar. Ayrıca B vitaminleri bulunur.

• Kırmızı et: Kırmızı et hayvansal protein açısından iyi bir kaynak olmasına karşın, kırmızı et ve işlenmiş etler seyrek tüketilir.

• Otlar ve baharatlar: Akdeniz mutfağında sıklıkla kullanılan otlar ve baharatlar, yiyeceklere tat ve aroma vererek tuza olan gereksinimi azaltır.

Akdeniz beslenme örüntüsünde her gün en az 5 porsiyon çeşitli renklerde sebze (patates sebze olarak sayılmıyor) ve meyve tüketilmesi, 1-2 porsiyon tam tahıl yenilmesi, tercihen az yağlı olmak üzere her gün 2 porsiyon süt ve ürünleri, ayrıca 1-2 porsiyon sert kabuklu yemişler tüketilmesi, haftada 2-4 porsiyon yumurta, en az 2 porsiyon kuru baklagiller ve en az 2 porsiyon balık ve deniz ürünleri ile 2 porsiyon beyaz et (tavuk, hindi) yenmesi, kırmızı etlerin haftada en fazla 2 porsiyon, işlenmiş etlerin ise en fazla 1 porsiyon tüketilmesi öneriliyor.

Yiyeceklere aroma ve tat vermek için tuz yerine daha fazla baharat, soğan ve sarımsak kullanılması, içecek olarak su ve bitki çaylarının tercih edilmesi, düzenli fiziksel aktivite ile birlikte biyoçeşitlilik ve mevsime uygun beslenme, yerel ve doğa dostu ürünlerin tercih edilmesi önem taşıyor.

Türkiye’de tip 2 diyabet tanısıyla izlenen beş bine yakın hastayı içeren bir araştırmada hastaların sadece yüzde 10’unun normal kilolu, yüzde 90’ının fazla kilolu (yüzde 31’i fazla kilolu, yüzde 59’u obeziteli birey) olduğu ortaya kondu. Kadınlarda obezite (yüzde 70) erkeklerden (yüzde 43) daha fazla. Obeziteli bireylerde metabolik kontrolün (hipertansiyon, kolesterol düzeyi ve HbA1) daha kötü olduğu belirlendi.

Kaynak: Haber Merkezi