Hatay’da düzenlenen toplantıda, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Suriye’deki Aleviler ve Kürtlerin yaşadığı tehditlere karşı hükümeti uyararak, barış politikalarının önemini bir kez daha vurguladı. Bakırhan, “Suriye’de yaşayan halklar kendilerini güvende hissetmeden, barış söylemleriniz samimiyet taşımayacak” dedi.
Depremin Yaraları Sarılmadı, Hatay Yalnız Bırakıldı
Hatay’daki program, Samandağ’da bulunan Hızır Türbesi önünde gerçekleştirilen basın açıklaması ile başladı. Depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen bölgede iyileştirme çalışmalarının yetersiz olduğunu belirten Bakırhan, şunları söyledi: “Hatay hâlâ konteyner kentlere mahkûm. Depremin yıkıcı etkileri sürüyor ve halk yalnız bırakıldı. Hükümet, Hatay’ın yaralarını sarmak yerine popülist politikalarla halkı oyalıyor.”
"Suriye’de Tekçi Politikalar Barış Getirmez"
Suriye’de süregelen çatışma ve saldırılara dikkat çeken Bakırhan, ulus devletlerin halkları birbirine düşman eden tekçi ve mezhepçi yaklaşımlarının bölgede kalıcı barışa engel olduğunu ifade etti: “Suriye’de yüz yıl önce halkları ve inançları ayrıştıran politikalar başarısız oldu. Bugün aynı politikaların tekrar edilmesine izin vermeyeceğiz. Alevilerin, Kürtlerin ve diğer tüm toplulukların kimliklerine saygı duyulmadan, Suriye’de barış tesis edilemez.”
"Kürtlerin Statüsü Tanınmalı"
Bakırhan, Kürtlerin statüsüz bırakılmasının barış önündeki en büyük engel olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Rojava’da halklar kendi öz savunmaları ve emekleriyle yaşamlarını sürdürüyor. IŞİD barbarlığına karşı direnen Kürtler, artık hak ettiği statüyü elde etmek zorunda. Suriye’nin yeni yönetimi, farklılıkları reddeden bir siyaset izlerse çatışma kaçınılmaz olur. Alevilerin ibadet merkezlerine saldırılar düzenleyen bir rejim, demokratik bir yapı inşa edemez.”
"Barış Sadece Türkiye İçin Değil, Bölge İçin de Şart"
Türkiye’de Kürtler, Aleviler ve tüm toplulukların barış içinde yaşaması gerektiğini söyleyen Bakırhan, bu barışın Suriye’yi de etkileyeceğini belirtti:
“Türkiye’de gerçek bir barış inşa edersek, bu Rojava’da ve Suriye’de de yankı bulur. Kürtlerin ve Alevilerin güvenle yaşayabileceği bir sistem kurulduğunda bölgesel huzur sağlanabilir. Savaş politikaları için harcanan trilyon dolarlar, halkın refahına ve depremin yaralarını sarmaya harcanmalıdır.”
"Hami Değil, Eşitlik İstiyoruz"
Bakırhan, hükümet yetkililerinin Suriye politikalarını eleştirerek, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Ezilen halkların hamisiyiz” açıklamasına yanıt verdi: “Kürtler ve Aleviler hami istemiyor, eşitlik ve özgürlük istiyor. Hükümet, Suriye yönetimi ile ilişkilerini kullanarak halklara yönelik saldırıları durdurmalı. Alevilerin ibadet yerlerine atılan bombalar, halkların yüreğinde patlıyor.”
"Onurlu Bir Barış İçin Mücadele Edeceğiz"
Tuncer Bakırhan, barış sürecinin toplumsal bir irade ile mümkün olacağını vurguladı: "Bizler evlerimize kapanırsak ve sessiz kalırsak, hükümet istediği politikaları dayatır. Onurlu bir barış istiyorsak sesimizi yükseltmeliyiz. Türkiye halkları barışı güçlü bir şekilde haykırdığında, bu iktidar barış politikalarına gelmek zorunda kalır."
"Barışın Dayatıldığı Dönemde Sessiz Kalmayacağız"
Suriye’deki Alevilerle, Kürtlerle ve diğer halklarla dayanışma içinde olduklarını belirten Bakırhan, uluslararası kamuoyunu da harekete geçmeye çağırdı: “Suriye bir mozaik, tıpkı Antakya gibi. Bu mozaiğin parçalarını yok sayarsanız, barışı değil, çatışmayı beslersiniz. Uluslararası kamuoyu, Suriye’deki saldırılara ve ayrımcı politikalara karşı duyarlı olmalı. Bu topraklar artık kan değil, barış istiyor.”
"İmralı’daki Görüşmeler Barış İçin Umut Olabilir"
Bakırhan, son dönemde İmralı’da Abdullah Öcalan ile gerçekleştirilen görüşmelere de dikkat çekerek, bu sürecin desteklenmesi gerektiğini belirtti: "Sayın Öcalan’ın açıklamaları, Türkiye halklarının barış içinde yaşayabileceği bir düzenin kurulması için umut olabilir. Ancak bu görüşmelerin başarıya ulaşması için toplum olarak dayanışma göstermeli ve mücadeleyi büyütmeliyiz."
"Geleceğimizi Barışla İnşa Edelim"
Bakırhan, konuşmasını halklara birlik ve mücadele çağrısı yaparak tamamladı: "Bugün, geleceğimizi barışla inşa etmek için bir başlangıç olabilir. Çocuklarımız cezaevlerini değil, özgürlüğü görsün istiyoruz. 100 yıllık ret ve inkâr politikalarını boşa çıkaran halklarımıza inanıyor ve güveniyorum. Mücadelemizi büyüterek eşit ve özgür bir Türkiye'yi birlikte kuracağız.”