CHP Genel Başkan Yardımcısı Pınar Uzun Okakın, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesini sert bir şekilde eleştirerek, iktidarın çözüm önerisi sunmadığını ve derinliği olmayan bir proje ortaya koyduğunu belirtti. Okakın, "Bu bütçe, sarayın çözümsüzlük karnesidir" diyerek, hazırlanan bütçenin halkın ihtiyaçlarını karşılamadığını vurguladı. 2025 yılı bütçesinin, Türkiye’nin ekonomik kriziyle yüzleşemediğini ve mevcut iktidarın çözüm odaklı bir yaklaşım yerine günü kurtarmaya yönelik politikalar izlediğini söyleyen Okakın, halkın geçim derdiyle cebelleştiği bir dönemde bu tür bütçelerin kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Okakın, özellikle sanayi sektöründeki sorunlara dikkat çekerek, "Sanayi sektörü artık nefes alamıyor. Döviz kuru ve enflasyon, girişimcilerin önünü tıkadı. Bu, sadece büyük sanayi şirketleri için değil, KOBİ’ler için de büyük bir çıkmaz. İktidar, gerçek çözüm üretmek yerine, derinliği olmayan geçici çözüm önerileri sunuyor. Yüksek maliyetler ve belirsizlikler, sanayi üretimini dibe çekiyor" diye konuştu. Bakanlığın projeleri arasında yer alan sanayi stratejilerinin çoğunun kağıt üzerinde kaldığını ve halkın gerçek ihtiyaçlarına cevap vermediğini belirten Okakın, "Halkın ekonomisi, sarayın ısrarla savunduğu politikalara kurban ediliyor" dedi.
Bütçe görüşmeleri sırasında Sayıştay raporlarında yer alan kayırmacılık ve yolsuzluk iddialarını da gündeme getiren Okakın, bu iddiaların devlet bütçesinin verimsiz kullanılmasına yol açtığını ifade etti. "Bu bütçenin denetim mekanizmaları oldukça zayıf. Sayıştay’ın raporları, AKP iktidarının adeta göz yummayı tercih ettiği bir durumu ortaya koyuyor. Bu kayırmacılık ve denetimsizlik, halkın alın teriyle toplanan vergi gelirlerinin nereye gittiğini göstermiyor. Bu durum, sadece bir ekonomi değil, aynı zamanda ahlaki bir sorun yaratıyor" diyerek, iktidarın ekonomik yönetimindeki eksiklikleri sert bir şekilde eleştirdi.
İklim değişikliği ve kuraklık gibi çevresel sorunların ekonomik büyüme ile ilişkilendirilmediğine dikkat çeken Okakın, bu eksikliğin ülkenin geleceği için tehlike oluşturduğunu vurguladı. "İklim krizi artık sadece çevresel bir sorun değil, ekonomik bir tehdit haline geldi. Hükümet, bu sorunlarla mücadele için hiçbir somut adım atmadığı gibi, kalkınma bölgelerinin kuraklık gibi doğal afetlere karşı savunmasız kalmasına göz yumuyor. Bu bütçe, sadece bugünü kurtarmakla yetiniyor, ama uzun vadeli bir kalkınma stratejisi sunmuyor" dedi.
Eğitim ve iş gücü piyasasına yönelik değerlendirmeler de yapan Okakın, hükümetin genç iş gücüne yönelik politika eksikliklerini eleştirerek, "Gençlerimizin çağın gereksinimlerine uygun eğitim almasını sağlamak yerine, hâlâ eskiye dayanan, çağ dışı yöntemlerle eğitim verilmesi, onları iş gücü piyasasında rekabet edemez hale getiriyor. Hükümetin bu konuda hiçbir somut hamlesi yok. Gençlerimizin geleceği belirsizlik içinde" şeklinde konuştu.
Okakın, yüksek katma değerli üretimin teşvik edilmesi gerektiğini ve bu bütçenin sanayi sektöründe yaşanan gerilemeyi telafi etmekten uzak olduğunu belirtti. Ayrıca, KOBİ’lere yönelik yetersiz desteklerin sürdüğünü söyleyerek, "Sanayi ve teknoloji sektörü, ülkenin geleceği için kritik öneme sahip. Ancak bu bütçe, o sektöre dair gerçekçi bir plan ortaya koymuyor. Yatırım yapılacak sektörler ve desteklenecek alanlar doğru belirlenmiş değil" dedi.
Son olarak, Okakın, bütçenin sosyal adalet ve sürdürülebilir kalkınma için gereken adımları atmadığını savunarak, şunları ekledi: "Türkiye’nin geleceği, yalnızca büyüme oranlarına bakarak değerlendirilmemeli. Bir ülkenin refahı, sadece ekonomik göstergelerle ölçülmez, toplumun tüm kesimlerinin yaşam kalitesiyle de ölçülmelidir. Bu bütçe, toplumsal adaletin sağlanmasına yönelik herhangi bir adım atmıyor. Biz, daha adil bir gelir dağılımı ve halkın refahını önceleyen bir yaklaşım istiyoruz. Bu bütçenin sadece elitleri koruduğunu, halkı ise görmezden geldiğini düşünüyoruz."