Mersin’de sağlık örgütleri, geçtiğimiz gün Tarsus Devlet Hastanesi'nde bir erkeğin hasta annesinin önce boğazını kesmesi ve sonrasında silahla ateş etmesi sonucu yaşanan vahşete karşı eylem yaptı.
Tarsus Devlet Hastanesi’nde yapılan basın açıklamasını Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şubesi Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri Mürsel Şeker okudu.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Kamu sağlık kurumlarında her gün bir şiddet olayı yaşanmaktadır. Şiddetin sağlık emekçilerine olan boyutunda "sağlıkta dönüşüm" denilen yıkım politikaları vardır. Sağlık emekçileri için sağlık kurumlarının güvenlikli ve sağlıklı olmadığı yüzlerce kez ispatlanmıştır. Sağlık kurumları Cenevre sözleşmesine göre savaşta bile dokunulmayacak alanlardır. Fakat geldiğimiz aşamada bu olayda ve daha önce Şenyaşar ailesi katliamında olduğu gibi bir çok olay ile toplum açısından da güvenlikli olmadığı kanıtlanmıştır. Siyasal alanda yaşanan kutuplaştırıcı siyaset toplumu da kutuplaştırmakta, uygulanan antidemokratik ve baskıcı uygulamalar karşısında yaşanan cezasızlık politikası gittikçe şiddeti bir toplumsal kültür haline getirmektedir. Şiddet kültürünün yayılmasına paralel bireysel silahlanmanın önü gittikçe açılmaktadır.
Tüm bunlar bir araya geldiğinde şiddet sıradanlaşmakta böylesine vahşi katliamlar bile cılız tepkilerle geliştirilmektedir. Şiddetin bu kadar kültür haline gelmesi yeni bir halk sağlığı sorununa dönüşmektedir.
Bu katliamı bir daha lanetlerken bazı çözüm önerileri de sıralamak istiyoruz.
- Sağlık kurumları hizmet veren emekçiler ve hizmet almaya gelen halk açısından güvenlikli ve sağlıklı hale getirilmelidir. Trafik kazaları, aileler arası husumet, bireyler ve gruplar arası toplumsal anlaşmazlıklar dan dolayı hastanelere başvurmak zorunda kalan insanların güvenle tedavi edilebilme olanakları sağlanmalıdır.
- Bireysel silahlanmanın önüne geçilmelidir. Güvenlik işi yapanlar dışında ayırmsız bir şekilde silah ruhsatları iptal edilmeli ve ruhsatlı silahların da ücreti ödenerek devlet tarafından toplatılmalıdır.
- Başta siyasi figürler, partiler, hükümet yetkilileri ve tüm kamu otoriteleri emek ve demokrasi güçleri ile birlikte şiddetsiz bir toplum için kampanya başlatmalıdır. Uzlaşı, barış ve demokrasi içinde bir yaşam için herkes sorumluluk almalıdır.
- Eğitim sistemi içinde ilkokuldan başlayarak üniversite bitinceye kadar kesintisiz olarak insan hakları dersleri verilmelidir. Eğitim sistemi ezberden çıkarılmalı, soran ve sorgulayan, hoşgörü ve barış öğretisini öne çıkaran, militarist bütün öğretilerden arındırılmış bir hale getirilmelidir.
- Şiddetin en büyük mağdurları kadınlardır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek, eğitim müfredatının erk/erkeklik yaklaşımından temizlenmesi gerekmektedir. Buna yönelik kadın örgütleri ile milli eğittim başta olmak üzere siyasi iktidar ortak çalışmalar yapmalıdır.
Burada sağlık bakanlığına da büyük görevler düşmektedir. Çünkü şiddet Halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Sağlık sorunu haline gelen bu kültürden çıkış için sağlık bakanlığı bütün kamu kurumlarını harekete geçirecek planlamalar yapmalıdır. Kamu spotları ile farkındalık yaratmalıdır. İktidar ve muhalefet liderleri, sanatçılar, yazarlar, sinemacılar vb kişilere kısa videolar ve kamu spotları hazırlatmalıdır.
Bütün görsel ve yazılı basını sürecin ortağı haline getirmelidir.
En önemlisi de sağlıklı kurumlarını güvenlikli ve sağlıklı hale getirmelidir. Sağlık emekçileri içinde yapacağı en iyi şey örgütlü yapıları ile görüşerek halk ve emekçiler yararına yeni bir sağlık sisteminin inşası için derhal harekete geçmelidir.”