Bozyazı Belediyespor’dan Maça Davet: "Sen Yoksan Bir Kişi Eksiğiz!" Bozyazı Belediyespor’dan Maça Davet: "Sen Yoksan Bir Kişi Eksiğiz!"

Devrim KARTAL

Dünya Otizm Farkındalık Günü, otizmin farkındalığını artırmak, toplumda otizm spektrum bozukluğu olan bireylerin yaşamlarını daha iyi anlamak ve desteklemek amacıyla her yıl 2 Nisan'da kutlanan bir gündür. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 2007 yılında alınan bir kararla belirlenmiştir.

Otizmli çocukların özel bir eğitime ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaca dikkat çekmek ve otizm hastalarının hayatını kolaylaştırmak için 2 Nisan tarihi Dünya Otizm Farkındalık Günü ilan edildi.

Otizm Nedir?

Otizm, nörogelişimsel bir bozukluk olup, sosyal etkileşimde ve iletişimde zorluklarla karakterizedir. Otizm, geniş bir yelpazedeki semptomları olan Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olarak da bilinir.

Dünya çapında yaklaşık 100 çocuktan birinin otizmli olduğunu tahmin edilmektedir.

Otizmin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşiminin rol oynadığı düşünülmektedir. Gebelik sırasında maruz kalınan çeşitli risk faktörleri arasında enfeksiyonlar, ilaçlar ve toksinler bulunabilir.

Toplumlarda görülme sıklığı %0,6-%1,8 arasında değişir. Nadir görülen bir hastalıktır. Otizm, yaygın gelişimsel bozuklukların bir alt grubudur.

Yaygın gelişimsel diğer bozukluklar ise;

  • Asperger sendromu: Dil gelişimleri otizme göre daha iyi olmaktadır,
  • Rett sendromu: Sadece kız çocuklarında görülen ağır zihinsel geriliği ve baş çevresi küçüklüğü ile seyreden bir genetik hastalıktır.
  • Dezintegratif: İlk iki yaşa kadar çocuğun gelişimi normaldir ancak sonrasında otizm benzeri bulgular başlamaktadır. 

Erken Tanı, Belirtiler ve Teşhis

Otizm, bebeklikten itibaren belirtiler gösterebilir. Belirtiler arasında sosyal etkileşimde zorluklar, tekrarlayıcı davranışlar ve sınırlı ilgi alanları yer alabilir. Erken tanı, uygun erken müdahalelerin başlamasını sağlayarak çocuğun yaşam kalitesini artırabilir.

Bebek doğduğundan itibaren beyin gelişimine paralel olarak oturma, yürüme, konuşma gibi fonksiyonlarını kazanır. Normal şartlarda iki yaşında bir çocuğun iki kelimelik basit cümleleri kurması beklenir. Otizmli bireylerin hem alıcı hem de ifade edici dil becerileri yetersizdir. Ailelerin hekime başvurmalarındaki en sık neden çocuklarının konuşmamasıdır. Konuşma gecikmesi olan ya da gelişim basamaklarında dil ve konuşma gecikmesi olmayıp sonradan bu basamaklarda gecikme gösteren her çocuk için, otizm spektrum bozukluğu düşünülecek tanılardan biridir.

Şüphe bulgularında İlk aylarda; anne sesine tepkisizlik,  1 aylıktan sonra anne ile göz teması kurmama, 6 aylıkken yaşıtlarından daha az ses çıkarma, sesli gülmeme,  9 aylıkken Bye-bye, baş baş, ağlama, gülme taklitleri yapamama, 1 yaşından sonra işaretle göstermeme, ismi söylendiğinde dönmeme, basit yönergelere uymama, kısıtlı iletişiminin olması, sallanma ya da ellerini kanat gibi çırpma hareketleri uyarıcı olabilir.

Otizm genellikle davranışsal gözlemler, anketler ve psikolojik değerlendirmelerle teşhis edilir. Genellikle erken çocukluk döneminde (2-3 yaş civarı) belirgin hale gelir, ancak bazı durumlarda semptomlar daha erken veya daha geç yaşlarda ortaya çıkabilir.

İlerleyen dönemdeki buylgular ve belirtiler; Kendi etrafında dönme, Dönen şeylere meraklı olma, Söylenen kelimeyi ya da soruyu aynen tekrarlama (Ekolali), Kendiliğinden kelime söylememe,  Parmak ucunda yürüme, Çok TV seyretme,  Söyleyebildiği kelimeleri ve sosyal becerileri unutma olabilir.

Genellikle bu kayıplar, 12-36 ay arasında görülür.

Günümüzde otizm bulgularının görüldüğü birçok genetik hastalık tanımlanmış olsa da hastaların ancak %20 kadarındadır. Bu hastaların büyük bir çoğunluğunda zihinsel yetersizlikle olduğu için, iki nörogelişimsel bozukluğun genetik temelinin birlikte olduğu söylenebilir. Kalıtımsal olarak akraba evliliğine (otozomal resesif), aileye bağlı (otozomal dominan ) ya da cinse (X-ilişkili) bağlı geçişler bildirilmiştir. Bu hastalıklardan en çok bilinenler Angelman, Frajil-X ve Rett’s sendromlarıdır. Bunun yanında genetik geçişli olan Tuberoscklerosis kompleks,   Nörofibromatosis tip 1 ve Fenilketonüri de hastalıkların bulguları yanında otizm bulguları da görülebilir.

Tedavisi Var Mı?

Otizmde tedavi, bireyselleştirilmiş eğitim ve terapilerle desteklenir. Erken müdahaleler, dil, iletişim ve sosyal becerilerde gelişimi teşvik edebilir ve yaşam kalitesini artırabilir. 

Otizm spektrum bozukluğu için kesin bir tedavi yoktur. Aynı zamanda otizm spektrum bozukluğuna sahip bütün bireylerin hepsine uyan tek bir tedavi de yoktur.

Hiçbir ilaç, otizm spektrum bozukluğunun temel semptomlarını iyileştiremez. Bununla birlikte belirli semptomların kontrolüne yardımcı olması için hekim tarafından önerilen ilaçlar kullanılabilir.