Modern tarımın yol açtığı çevresel ve sosyoekonomik etkiler dünya genelinde tartışılmaya devam ederken, son yıllarda agroekoloji yaklaşımı yeniden gündeme geldi. Uzmanlar, bu yaklaşımın yalnızca üretim teknikleri açısından değil, tarımsal bilgi üretiminin niteliği bakımından da önemli bir paradigma değişimi sunduğunu belirtiyor.

Tarım sosyoloğu Dr. Elif Kaya, agroekolojiyi yalnızca doğa dostu üretim değil, aynı zamanda bilgiye erişim ve üretim hakkı açısından da değerlendirmek gerektiğini söylüyor. Kaya, “Agroekoloji çiftçinin bilgisine değer verir. Tarımın nasıl yapılacağını yalnızca laboratuvarlar değil, çiftçilerin saha deneyimi de belirlemelidir” ifadelerini kullandı.

Agroekoloji uzmanı ve ziraat mühendisi Cem Özdemir ise, mevcut tarımsal sistemde üreticilerin giderek dışa bağımlı hale geldiğine dikkat çekerek, “Kimyasal gübre, hibrit tohum, mazot… Tüm bunlar dışarıdan alınan girdiler. Çiftçiyi sadece uygulayıcı konumuna getiriyor. Agroekoloji bu zinciri kırmayı amaçlıyor” dedi.

Uygulamada Zorluklar Devam Ediyor

Uzmanlar, agroekolojik yöntemlerin teoride güçlü bir alternatif sunsa da uygulamada bazı yapısal engellerle karşı karşıya kaldığını ifade ediyor. Tarım destekleme politikalarının halen endüstriyel modele göre kurgulanması, doğal ve yerel yöntemlere yönelen çiftçilerin ekonomik olarak dezavantajlı konuma düşmesine yol açıyor.

Özdemir, mevcut desteklerin çoğunun mazot, kimyasal gübre ve ilaçlara yönlendirildiğini belirterek, “Toprak işlemesiz tarım yapan ya da kendi tohumunu kullanan üretici sistem dışında kalıyor. Teşvik modeli değişmeden agroekolojiye geçiş çok sınırlı olur” dedi.

Kentli Tüketici Talebi Artıyor

Tüketici tarafında ise agroekolojik ürünlere yönelik ilgi artıyor. Doğal, katkısız ve yerel ürünler özellikle kentli kesim tarafından daha fazla tercih ediliyor. Ancak uzmanlara göre bu talebin üretim üzerinde kalıcı bir etki yaratması için daha güçlü üretici-tüketici ağlarının kurulması gerekiyor.

Doç. Dr. Kaya, “Tüketici doğrudan üreticiyle temasa geçerse hem üretim süreci şeffaflaşır hem de çiftçi desteklenir. Agroekoloji bu açıdan da toplumsal dayanışmayı önceleyen bir sistemdir” değerlendirmesinde bulundu.

Agroekoloji Nedir?

Agroekoloji, doğayla uyumlu tarımsal üretimi, yerel bilgiyle birleştiren sürdürülebilir bir yaklaşım olarak tanımlanıyor. Bu model, biyolojik çeşitliliği, çiftçi bilgisini ve topluluk temelli üretimi temel alıyor. Kimyasal girdilerin azaltılması, yerel tohumların kullanımı, ürün çeşitliliği ve doğal döngülerin korunması agroekolojik üretimin başlıca unsurları arasında yer alıyor.

Türkiye 2030’da Su Fakiri Olabilir Türkiye 2030’da Su Fakiri Olabilir

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), agroekolojiyi “çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği bütüncül şekilde ele alan bir tarım yaklaşımı” olarak tanımlıyor. Yaklaşım, bilgi üretiminde çiftçiyi pasif bir uygulayıcı olarak değil, aktif bir bilgi üreticisi olarak kabul ediyor.

Kaynak: Tuğçe Dokumacı