www.imecegazetesi.com

TEPAV’ın 18. Para Politikası Değerlendirme Notu'nda, Türkiye’nin Ocak ve Şubat 2025 aylarında kaydettiği yüksek enflasyon oranlarıyla G20 ülkeleri arasında en yüksek seviyelerde olduğu ifade edildi. Raporda, Merkez Bankası’nın 2025 yılı sonu için belirlediği enflasyon tahmininin üst sınırına ulaşılmasının zor olduğu belirtilirken, yıllık enflasyonun azalma eğilimini sürdüreceği öngörüldü. Ancak, uygulanan makroekonomik programın önündeki yapısal risklere dikkat çekildi.

Ocak 2025’te aylık yüzde 5,03, Şubat 2025’te ise yüzde 2,27 olarak gerçekleşen tüketici enflasyonunun oldukça yüksek olduğu belirtilen notta, Türkiye’nin risk priminde (CDS) yaşanan gerilemenin olumlu bir gelişme olduğu ancak halen yeterli seviyeye inmediği vurgulandı. 3 Mart 2025 itibarıyla 252 baz puan olarak ölçülen Türkiye’nin risk priminin daha da düşmesi gerektiği ifade edildi.

Ekran Resmi 2025 03 09 10.23.50

Enflasyon Tahminleri Sürekli Revize Ediliyor

TEPAV raporunda, Merkez Bankası’nın enflasyon tahminlerini sık sık revize etmek zorunda kalmasının, ekonomik belirsizliği artırdığına işaret edildi. Son altı ay içinde yıl sonu enflasyon tahminlerinin üç kez yukarı yönlü güncellendiği belirtilirken, bu durumun ekonomik aktörlerin beklentilerini olumsuz etkilediği vurgulandı. 8 Ağustos 2024’te yüzde 14 olarak açıklanan 2025 sonu enflasyon tahmini, 5 Eylül 2024 tarihli Orta Vadeli Program’da yüzde 17,5’e yükseltilmiş, 8 Kasım 2024’te yüzde 21, son olarak ise 7 Şubat 2025’te yüzde 24 olarak güncellenmişti. Bu değişikliklerin, enflasyon tahminlerine duyulan güveni azalttığı ve piyasada istikrarsızlığa yol açtığı ifade edildi. Ayrıca, faiz indirimi kararlarının enflasyon beklentilerini kontrol altına almakta yetersiz kaldığına ve para politikasına olan güveni zedelediğine dikkat çekildi.

Para Politikasına Güven Zedeleniyor

Raporda, Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararlarının enflasyon tahminlerinin sürekli yukarı yönlü güncellenmesine neden olduğu belirtilirken, bu durumun ekonomi yönetimine duyulan güveni sarstığına dikkat çekildi. Enflasyonla mücadelede faiz kararlarının kritik bir rol oynadığı ifade edilirken, para politikasına yönelik belirsizliklerin devam ettiği kaydedildi. Özellikle, bazı mal ve hizmet fiyatlarında yapılan ani ve sert zamların ardından gelen indirimlerin, fiyat belirleme süreçlerinde yeterli öngörünün bulunmadığını ortaya koyduğu belirtildi. Bu tür ani fiyat değişimlerinin, kurumlar arası eşgüdüm eksikliğini gösterdiği ve enflasyon beklentilerinin hedeflerle uyumlu hale gelmesini geciktirdiği ifade edildi.

Enflasyonla Mücadelede Öne Çıkan Riskler

TEPAV raporunda, enflasyonla mücadelede yaşanan zorluklar ve ekonominin karşı karşıya olduğu riskler detaylı bir şekilde ele alındı. Enflasyon tahminlerinin sürekli revize edilmesi, sık yapılan güncellemeler nedeniyle ekonomik belirsizlik yaratarak piyasada güvensizliğe neden oluyor. Faiz indirimlerinin enflasyon beklentilerini kontrol altına alamaması, piyasalarda güven kaybı yaratıyor ve para politikasının etkinliğini azaltıyor. Öngörülemeyen fiyatlama davranışları, özellikle rekabetçi olmayan sektörlerde faaliyet gösteren firmaların yüksek fiyat artışları yapmasına yol açarak, enflasyonu yukarı yönlü baskılıyor.

Kamuya ait mal ve hizmet fiyatlarındaki ani değişiklikler, büyük zamlar ve ardından yapılan indirimler nedeniyle enflasyon beklentilerini bozuyor ve ekonomik aktörlerin öngörülebilirliğini azaltıyor. Bunun yanı sıra, bütçe açığı riski, 2024 yılında olduğu gibi 2025 yılında da yüksek bütçe açığına sebep olabilecek unsurlar barındırıyor. Son olarak, Mayıs 2023 seçimlerinden sonra başlatılan ekonomik rasyonelleşme sürecinin kapsamlı bir programa dönüşmemesi, enflasyonla mücadelede zorluk yaratıyor. Bu süreçte, ücretli kesimin alım gücünde ciddi düşüşler yaşandığı ve üreticiler ile ihracatçıların maliyet baskısı nedeniyle zorluk yaşadığı ifade ediliyor.

Ne Yapılmalı?

TEPAV’a göre, enflasyonla mücadele tek başına bir ekonomi programı olarak yeterli değil. Bunun yerine, kapsamlı bir kalkınma stratejisine ihtiyaç duyuluyor. Raporda, maliye politikalarının enflasyonla mücadeleyi desteklemesi gerektiği belirtilirken, vergi reformu, kayıt dışılıkla mücadele ve kamu harcamalarında etkinliğin sağlanması gerektiği ifade edildi. Merkez Bankası’nın bağımsızlığının güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilerek, para politikasının siyasi baskıdan arındırılarak yönetilmesi gerektiği vurgulandı.

Rekabet ortamının iyileştirilmesi, fiyatlama davranışlarındaki yapısal sorunların giderilmesi ve serbest piyasa mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği ifade edilirken, eğitim ve hukuk sisteminde yapılacak reformların ekonominin uzun vadeli istikrarı açısından kritik olduğu belirtildi. Enflasyon beklentilerinin yönetilmesi adına Merkez Bankası’nın ekonomi aktörleriyle daha güçlü ve etkin bir iletişim stratejisi izlemesi gerektiği de raporda öne çıkan hususlar arasında yer aldı.

Ramazan Bereketiyle Geldi Balık Fiyatları Düştü Ramazan Bereketiyle Geldi Balık Fiyatları Düştü

Politikaların Güçlendirilmesi Gerekiyor

TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu, mevcut riskler göz önüne alındığında politika faizinde bir değişikliğe gerek olmadığını belirtirken, enflasyonla mücadelede daha bütüncül adımlar atılması gerektiğini vurguladı. Raporda, enflasyon beklentilerini yönetmek için Merkez Bankası’nın hükümet ile koordineli hareket etmesi ve enflasyon hedeflerini birlikte açıklamasının önemli bir adım olacağı ifade edildi. Mevcut ekonomik programın güçlendirilmesi gerektiği belirtilirken, yapısal reformların hızlandırılmasının Türkiye ekonomisinin istikrarı açısından kritik olduğu vurgulandı.

Kaynak: https://tepav.s3.eu-west-1.amazonaws.com/upload/files/1741098033798-0.PPK_Degerlendirme_NotuMart2025.pdf

Editör: Hüsamettin Tanrıkulu