Biliyorum, 14 mayısta büyük hayal kırıklığı yaşadınız, ben de yaşadım..
Biliyorum, siyasetten yana umudunuz yok, ben umudumu yitireli hayli zaman oldu...
Biliyorum sandığa gidecek mecali yok çoğunuzun, benim de içimden gelmiyor..
Ama vicdanı olan herkes şu tabloya bakıp bir daha düşünsün;
yolda bile 20 kişi yalnız birine vuruyorsa, o mazluma sahip çıkmanız gerekmiyor mu?
Ülkenin tarafsızlık yemini etmiş Cumhurbaşkanından meclis başkanına, seçim güvenliğini sağlayacak
iç işleri bakanından adalet bakanına, dış işleri bakanından sağlık bakanına devletin gücünü arkasına
alan onca kurumsal kişilik tek başına İmamoğlu' na vuruyor,
Toplanan vergilerimizle yayın yapan TRT dahi AHaber' e rahmet okutacak 24 saat taraflı yayın
yapıyorsa, tüm medya tek yere bağlanmış, biat etmeyenler susturulmuşsa, ‘artık yeter’ deyip ayağa
kalkın ve pazar günü sandığa gidin..
Sorun bir kenti kimin yöneteceğinin, siyasetin de ötesinde, güçlülerin zayıf buldukları mazlumu
dövmeleri haline gelip çığırından çıktı…
Başta İstanbul, tüm kentlerde Erdoğan ve rejimine sarı kart gösterme fırsatı var önünüzde..
Emekliler, sabit ve dar gelirliler, tencere diye dert kaynatan kadınlar, size nasihat dışında bir şey
veremeyenlere karşı pazar günü sandığa gidin ve tükenmekte olan son gücünüzle 'hele bir dur' deyin..
Umudumuzsunuz, umudu öldürmeyin..
Unutmayın ne diyordu Ahmed Arif:
“Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?”