İlkokul dördüncü sınıftayım. (Mardin/Dumlupınar İlkokulu/1963-64) “Yurttaşlık Bilgisi” dersimiz var. Öğretmenimiz, konu ile ilgili örnek verip “Amerika’da yöneticiler, on yıllık planlar yaparlar,” dediğinde önce şaşırmıştım ve arkasından da inanılması güç gibi gelmişti bana… Hayal bile edememiştim…

                Öğretmen okulunda bu bilgiler onaylandı. Şimdilerde hayat öğretmiş oluyor…

                Fethullah Gülen 1999 yılında gitti Amerika’ya. FETÖ silahlı terör örgütü ülkemizi kasıp kavurdu. Kılcal damarlarımıza girdi. Temizlenmeye çalışıldı. Başta siyasi ayağı olmak üzere henüz tamamen temizlenmiş değil…

                Başka bir cephede Süleymancılar oluştu. “FETÖ gitti, Süleymancılar geldi,” gibi oldu… Gerçek bu olmasa da yani, FETÖ tam olarak gitmemiş ve Süleymancılar da yeni değilseler de sesleri henüz gürleşmeye ya da açığa çıkmaya başladı…

                BOP projesi vardı bir zamanlar ve eş başkanları… Gururla seslendirilen ve “Bu projenin eş başkanlarından bir tanesiyim, “diye gururla seslendirenler vardı bir zamanlar… Sonra çark edip yüzünü ülkesine ve milletine dönmek ZORUNDA kalanlar…

                Ülkemizde de anımsadığım kadarıyla beş yıllık kalkınma planları yapılırdı ve alanım olduğu için ilgilendiğim “Milli Eğitim şûraları,” vardı…

                Yahudiler “Adanmış topraklar,” diyerek onlarca yıl ezildiklerini, gördükleri eziyetleri, dışlanmışlıklarını, yok edilişlerini unutmuş halde, soykırım uygulamaktadırlar…

                Amerika binlerce kilometre uzaklardan insanlara, ülkelere rol biçmekte ve kullanmaya çalışmaktadır. NATO denilen ABD aygıtı aracılığıyla dünyayı egemenliği altına almaya çalışmakta, (Gerilemektedir ancak geriledikçe de hırçınlaşmaktadır.) BM (Birleşmiş Milletler) şemsiyesiyle de ikinci bir kol yaratarak egemenliğini yaymaya çalışmaktadır.

Önceki gün ABD Başkanı, “İnsan hakları” konusunda en önde olduklarını söyledi. Gülmedim, gülemedim ve “İnsan Hakları konusunda dünya halklarına karne veren ABD’nin bu konuda tasdikname aldığını anımsadım, mazlum milletler nezdinde…

1)      Çin ile Tayvan ilişkisinden sana ne? (Biliyoruz ki, gelişmekte ve kendisinden öne çıkan Çin’i çok yönlü olarak yaralamaya çalışmaktadır.)

2)      İsrail ile Filistin sana niye dert? (İsrail, senin sağ kolun bunu biliyoruz ama sana yetmiyor, “İkinci İsrail” yaratmaya çalışıyorsun.)

3)      Ukrayna’ya yerleşmeye çalışmak neyin nesi? (Rusya da seni oldukça ürkütüyor, haklı olarak korkuyorsun.)

4)      İran’a yaptırımlar ve “Din” malzemeleriyle 1639’dan beridir aralarında anlaşmazlık çıkmayan ülkemiz ile düşmanlaştırmaya çalışıyorsun.

5)      Ülkemizi çepeçevre saran üslerinle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne göz dağı vermeye çalışıyorsun. (Hemen belirteyim, senin “Tek dişi kalmış canavar” olduğunun farkındayız ve bilincindeyiz.)

6)      Mavi Vatanımızda bizi sıkıştırmayı planladığını görüyoruz…

Gelelim sadede;

“Tek güç “değilsin artık. Dünya çok kutupluluğa gidiyor. Hain planlarının sadece biz değil tüm mazlum milletler farkında… Ancak yeterli değil!

Sayın iktidar sahipleri size sesleniyorum;

Kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar yaşatılması talimatını verdi bize. Birinci elden bunu yapmaya muktedir olan da ülkenin iktidar sahipleridir. İktidar, milletiyle birlikte olmalı ve yine Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği gibi “Tam bağımsız,” olarak sonsuzluğa yürümelidir!

Nasıl mı?

ÜRETEREK,

KENDİNE YETEREK,

İnsan gücünü, doğal zenginliklerini, yeraltı yerüstü kaynaklarını halka hizmet ve ülkeye gelişme yönünde kullanarak…

On yıllar sonrasını değil yüzyıl sonrasını düşünerek ve planlayarak…

Türk Milleti zekidir, çalışkandır, öz güvenlidir, yaratıcıdır, beceriklidir ve yeteneklidir…

Kendimiz ve mazlum milletler için kullanalım…

Başka çare de yoktur yol da…Türk Milleti sabırlıdır… Ama nereye kadar?

İradeyi görünceye kadar sanırım…

Ya da gereken yapılmadığında iktidar oluncaya kadar…