Halk tıbbında bilgi ve becerilerin aktarımı oldukça sınırlıdır ve yaygınlaş¬mayı değil, sürekliliği amaçlayan bir bi¬çimde gerçekleşmektedir. Halk tıbbı yöntemlerinde teknoloji kullanımı çok azdır, bu nedenle de bu uygulamalar ol¬dukça ekonomiktir. Halk tıbbı uygula¬malarının ucuz oluşunun bir başka nede¬ni de uygulamacıların parasal beklentilerinin yüksek olmayışıdır. Özellikle ül¬kemizde bu uygulamalardan para alma¬ma biçimindeki tutum, mistik şifacılar arasında görülmektedir. Kuşkusuz bu ucuz oluş yalnızca parasal anlamda, yarar-risk oranları göz önüne alınmaksızın dile getirilmektedir. Halk tıbbı yöntemleri ya da bu yöntemlerde kullanılan araç ve gereçler genellikle yöresel nite¬likler taşır.

'Alternatif' tıp açısından durum tü¬müyle farklıdır. Bu etkinliğin 'kuramcı¬ları', çağdaş bilimsel tıbbın temel daya¬nağı olan belirtileri, hastalıkları vb. sı¬nıflandırma ve neden-sonuç ilişkilerini saplayarak genellemelere girme çabasını reddederek, onun yerine belirsizliği ve tek tek olaylardan yola çıkarak çıkarım¬larda bulunmayı savunmakladır. Bu savı yalnızca tıp açısından ele almak oldukça yanıltıcıdır. Onlar bu yaklaşımı bilgi üretiminin ve uygulamanın yeni yöntemi olarak, bilimsel yöntemin yerine önermektedir. Bu nedenle 'alternatif' tıp başlangıçta sınıflandırmaya karşı çıkmakla birlikte, evreni anlama ve açıklama çabasında kaçınılmaz olarak ona başvurur. Bunun en basit örneğini bazı insanları 'hasta', ötekileri 'hasta olmayan' biçimindeki sınıflandırmasın¬da görmekteyiz 'Alternatif' tıp tek¬noloji kullanımı açısından da halk tıbbından ayrılmaktadır. Bugün 'alternatif

tıp uygulamaları kapsamında yer alan yöntemlerden büyük bölümünde tekno¬loji yoğun olarak kullanılmaktadır: gerek bu nedenle gerekse risk/yarar oranları göz önüne alındığında bunlar gerçekte hiç de ekonomik olmayan yön¬temlerdir. 'Alternatif' tıp uygulamasın¬da görülen kurumsallaşma ve örgütlen¬me çabası, 'meşrulaşma' kaygısı, bu ba¬kış açısıyla tutarlıdır. 'Alternatif tıp uygulayıcılarının halk tıbbini kendi

alanlarının bir parçası olarak kabul etme eğilimleri de bu meşruluk kaygısının bir sonucudur. 'Alternatif' tıp uygulamala¬rını halk tıbbından ayıran en önemli özelliklerden bin de yöresel nitelik taşı-mamasıdır. Bu açıdan bakılacak olursa, 'alternatif' tıp yöntemleri arasında sık sık adı geçen akupunktur, ayurveda ya da shiatsu ülkemiz için 'alternatif' tıp kapsamı içinde görülebilecekken, bitki¬sel tıbbın bir bölümü ve bazı şifacılık türleri (örneğin 'ocak'lar') halk tıbbı kapsamı içinde yer almaktadır. Oysa Çin'de akupunktur ve shiatsu. Hindis¬tan'da ayurveda 'alternatif' tıptan çok halk tıbbının kapsamına girmektedir. Halk tıbbı ile çağdaş bilimsel tıbbın ve 'alternatif' tıbbın ilişkisi tarihsel açı¬dan da ilginçtir. Gerek çağdaş bilimsel tıp adı verilebilecek uygulamalar, gerek¬se 'alternatif' tıp uygulaması oldukça yalan tarihlidir. 'Alternatif' tıp uygula¬masında ilklerden biri olan A. Mesmer de, çağdaş bilimsel tıbbın kurucu-larından sayılan C. Bernard'da daha geçen yüzyılda yaşamıştır.
Tarihsel sü¬reç içinde, özellikle Hipokrat'tan bu yana tıp, içinde bulunduğu çağın bilimi¬ne koşul olarak gelişmiştir. Giderek içindeki mistik öğeleri azaltarak günü¬müze ulaşan ve benimsediği anlayış ne¬deniyle bugün çağdaş bilimsel tıp adı verilen etkinlik, bu süreç boyunca önemli değişiklikler geçirmiştir. Halk tıbbı ise yöntem çeşitliliği açısından gö¬rece bir gelişme göstermişse de yöntemler kendi içlerinde değişmeden sür¬müşlerdir. Bilgi aktarımının sınırlı ve usta-çırak ilişkisi biçiminde olması, uy¬gulamaların yöresel nitelik göstermeleri nedeniyle bazı yöntemler tümüyle orta¬dan kalkmıştır. Genellikle bu ayıklan¬mada bazı yöntemlerin yeterince etkili görülmemesi söz konusu olmamaktadır. 'Alternatif' tıp da çağdaş bilimsel tıp gibi halk tıbbından ayrılarak onaya çık¬mıştır. Halk tıbbıyla en önemli benzerli¬ği, her ikisinin de insanlardaki aynı us¬lamlama süreçlerini kullanarak etkinlik kazanmalarıdır. Halk tıbbında bu, belir¬gin olarak geleneksel olana güvenme eğilimine dayanırken, 'alternatif' tıpta daha çok sağaltıcının mistik gücüne ve yöntemin içerdiği gizeme dayanma eği¬limindedir.