İspanya, pandemi dönemi ülkeyi derinden etkileyen turizm kayıplarını son iki yılda hızla telafi edip

Fransa’ nın ardından dünyada en çok yabancı konuk ağırlayan ülke konumuna döndü..

2024’ te sektörün geçen yıla göre yüzde 6,5 büyümeyle 200 milyar Euro’ ya ulaşmasını bekliyor Ulusal

Turizm Yatırımcıları Derneği (Exceltur)…

Mart 2024 itibariyle yarattığı üç milyona yaklaşan (ölü sezonda 2,7 milyon) istihdamla ülkenin iş ve aş

yaratan en önemli sektör olarak öne çıkıyor turizm…

Bu tablonun olumlu yanı…

Bir de madalyonun öbür yüzü var…

Aşırı turist akını İspanya turizminin cazibe merkezlerinden Barselona’ yı içinden çıkılamaz pek çok

sorunla yüz yüze bırakmış bulunuyor…

1990’ da 1,7 milyon turistin geldiği kent son yıllarda 30 milyonu aşan turistle baş etmek zorunda…

Bu akımın çoğu olumsuz yansımaları görülüyor…

Örneğin çoğu ev sahibi yüksek bedellerle yabancıları tercih edince konut kiraları ortalama gelire sahip

kent sakinlerinin altından kalkamayacağı boyutlara çıktı…

Daha da önemlisi 1-2 milyon nüfusa göre planlanmış kentin kamusal alanları da işgal altında…

Popüler turistik mekanlar turistlerle dolup taşarken, onlara tahsis edilmiş otobüslere kentin sakinleri

binemiyor..

Eski kum-güneş-deniz üçlüsüne dayalı plaj turizminin yerine şehir tatilleri artık revaçta ve bu kentlerin

trafiğini içinden çıkılamaz hale getiriyor..

Bir zamanların yükselen yıldızı kruvaze turizmi de yanaştığı kenti kirlettiği gerekçesiyle artık

istenmiyor…

Turistler bar ve restoranları işgal ediyor, toplu taşımayı tıka basa dolduruyor, kaldırımları tıkıyor ve

daha da önemlisi zaten su kıtlığı çeken Barselona gibi kentler içecek sularını tüketen bu çılgın akımı

işgal edilmişlik sendromuyla eş tutuyor..

Bu günlerde yabancılara konut kiralama amaçlı AT (Tourist Apartment) platformlarına, AT logolu

kiralama tabelalarına yönelik bir kampanya başlattı fahiş kiralar nedeniyle başını sokacak ev

bulamayanlar…

Şiddete başvurmayan ve “Evine git”, “dikkat plajda deniz anası çıkabilir” gibisinden sloganlarla

başlayan ve gittikçe büyüyen kampanya etkili olur mu? Şimdilik meçhul…

Başta Barselona olmak üzere Katalan bölgesi sakinlerinin bir zamanlar kırmızı halılarla karşıladığı

turistlere tepkilerinin önemli bir nedeni de artık yaşamsal sorun halini alan içme suyuna erişim

sıkıntısı…

Katalan Bölgesi ve Barselona yetkili kurumları, rezervlerin yer yer yüzde 15’ lere kadar gerilemesi

karşısında 2024 şubat başı kuraklık acil durumu ilan ederek yüzme havuzları gibi özel kullanımlar ile

tarım ve sanayide tüketilen su kullanımına sınırlamalar getirdi…

Küresel ısınma sonucu son 30 yılda ortalama sıcaklıkların 1 derece arttığı bölge her ay yeni sıcaklık

rekorlarıyla karşılaşıyor..

Sıcaklık artışları rezervleri her yıl azalan akarsuları kurutmakta…

Turistik tesisler atık sularını yeniden kazanıp bahçe sulamada ve sebze meyve yetiştirmekte

kullanarak özel çözümler geliştirmeye çalışıyor…

Barselona yerel yönetimi su krizine bir nebze katkı sağlaması umuduyla deniz suyunu tuzdan arındırıp

şebekeye aktaran tesise umut bağlamış durumda..

Kentin su ihtiyacının dörtte biri, havaalanı yakınındaki tuzdan arındırma tesisinden karşılanmakta..

Akdeniz’ den sahile 2 km mesafeden emilen su çeşitli ve maliyeti hayli yüksek yöntemlerle içme

suyuna dönüştürülüyor..

Yetkililer maliyet tartışmalarının geride kaldığını meselenin artık pahalı ucuzun ötesinde halkın içecek

suya erişim gibi ölüm kalım sorunu haline geldiğini ifade ederken, yeni tuzdan arındırma tesislerinin

yapılacağını ifade ediyor…

Uzmanlara gelince, palyatif çözümlerle sorunun aşılamayacağını eğer bahar aylarında beklenen

yağışlar gerçekleşmezse bu yaz kentin tam bir felaketle karşı karşıya kalacağı görüşündeler…

Barselona, aşırı nüfus artışıyla körüklenen doymak bilmez tüketim çılgınlığının dünyayı sürüklediği

tükenişi özetliyor aslında..

Sürecin nasıl gelişeceğini izleyip göreceğiz..