TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Mersin İl Temsilcisi Erkan Demir, depremin kapıda olduğunu, Mersin'in ise depreme hazırlıksız olduğunu söyledi. Mersin'in nemli iklimi dolayısıyla beton ve demirin zamanla özelliğini yitirdiğini vurgulayan Demir, olası Hatay ve Adana depreminin Mersin'i ciddi ölçüde zarar göreceğini söyledi.
ACİLEN ÖNLEM ALMAMIZ GEREKİYOR
Zemin açısından yeterince etüdlerin yapılmadığını ve boşaltılması gereken evlerin tamiratlarla geçiştirildiğini anlatan Jeoloji Mühendisleri Mersin İl Temsilcisi Erkan Demir, "6 Şubat depremi sonrasında Bizi de etkileyebilecek, özellikle Doğu Anadolu fayının iki uzantısı var. Birisi ölüdeniz dediğimiz Hatay'a kadar uzanan nokta. O bölgede ciddi bir hareketlilik olabilir. Bu önümüzdeki süreçte bekleniyor. İkinci uç dediğimiz diğer nokta ise Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki Elazığ, Tunceli ve Bingöl'ü kapsayan Hatay, Adana fay hattının uzantısı. Bu bölgede son bir kaç aydır hareketlilik yaşanıyor. Bu enerji yansıması mevcut noktayı daha hareketli bir hale getirdi diye düşünüyoruz. Böyle bir ortak kanımız var şu anda. Yakın zamanda muhtemelen bu iki uçtan birinde enerji birikimine bağlı olarak yaşanacak deprem artçılarla birlikte geriye çekilmiş olabilir. Deprem kapıda bir şekilde bekleniyor. Acilen önlem almamız gerekiyor" dedi.
MERSİN RİSK ALTINDA
Mersin'in yaşanacak deprem ile birlikte büyük risk oluşturan kentler arasında yer aldığını vurgulayan Demir, "Mersin'in iklim koşullarını da göz önünde bulunduracak olursak, nemli bir yapıya sahip olduğundan betonun ve demirin etkisini kaybettiğini söylememiz mümkün. Tabi bu noktada kullanılan malzemenin kalitesi de oldukça önemli. Bölge olarak oldukça riskli bir konumdayız. Deprem gelecek ama bugün ama yarın bunun zamanını asla bilemeyiz. Biz 6 Şubat'ta gördük ki 11 tane ilimiz depreme hazırlıklı değildi. Bir sürü canımızı kaybettik. Mal kayıplarımız oldu. Aradan 2 yıl gibi bir zaman geçmesine rağmen hala o yaralarımızı dahi saramadık. Demek ki ne depremin öncesine ne de sonrasına hazır değiliz. Bu açından Mersin çok büyük risk barındırıyor. 2 milyonun üzerinde nüfusu olan şehrimiz yerleşim alanı anlamında kötü bir alana sahip. Dönüşümle ilgili olarak bizimde son iki yıldır ciddi bir çalışmamız var. Bu konuda özellikle yerel yönetimleri ve ilgili kamu kurumlarını harekete geçirmek için çaba sarf ediyoruz. Bu yönde güzel adımlar attığımızı söylememiz mümkün. Okullarımızın birçoğu kentsel dönüşüm adı altında yeniden elden geçirilmeye başlandı. Ama bu süreç birazcık ağır aksak ilerliyor. Mersin'de bir çok okulumuz yıkıldı. Şu anda yenilerinin yapılması aşamasına devam ediliyor. Kimisinin zemin koşulları, kimisinin de artık fiziki ömrünü tamamlamış olmasıyla okullarımızda yenileme çalışmalarına hız verildi. Ancak Mersin sadece okullardan ibaret bir kent değil. Yurttaşlarımızın yaşadığı binlerce konut var. Bu noktalarda da çalışmalar yaptık. Özellikle kıyı şeridindeki yapıların yaşları sebebiyle zemin koşullarını araştırdık. Yaptığımız analizleri yerel yöneticilerimiz ile paylaştık. Büyükşehir Belediyesi'nde kurulan bir Afet Daire Başkanlığı var. Orası bir çalışma içerisinde ama yeterli mi? Değil. İlçe belediyelerimiz de deprem noktasında hassas çalışma içerisine girdiler. Denetimler artmaya başladı. Mühendisler zemin kontrolleri yapıyor ama bunlar tek başına yeterli değil. Depreme dair artık herkesin çok hassas davranması gerekiyor. Çünkü deprem kapıda" diye konuştu.
ERDEMLİ VE SİLİFKE'YE DİKKAT!
Yarın deprem olacakmış gibi tedbirlerin alınarak hareket edilmesi gerektiğini kaydeden Erkan Demir, "İlk olarak yaşadığımız konutları elden geçirmemiz gerekiyor. Maalesef kentimizde çok katlı yapılar boy göstermekte. Uygun olmayan zeminlere denetimsiz, kontrolsüz ruhsatlar veriliyor. Bunların önüne geçemiyoruz. Mesela Erdemli ve Silifke bölgesinde korkunç bir ekonomik rant kavgası var. O bölgeye yurt dışından gelen birçok yabancı uyruklu vatandaşın yatırım amaçlı talebinden doğan korkunç bir konut stoğu oluşmaya başladı. Doğal olarak hızlı ekonomik akış bir yanda da denetimsizliği, kontrolsüzlüğü getiriyor. Kentin özellikle batı kısmında sağlıksız bir yapılaşma sorunu var. Bu sorunu Tarsus içinde söyleyebiliriz. Şehir merkezinde kentsel dönüşüm maalesef yeterli değil. Eski birçok yapı var. Bir çoğu için karar çıkmış ancak herkes bir şekilde tamiratla bu olayı ötelemeye çalışıyor. Bu çok üzücü. Olası can kayıplarını en aza indirgemek için bu konutları bir an önce elden çıkartmamız gerekiyor. Tabi burada devletinde bu iş için elini taşın altına koyması gerekiyor. Yıkımın olduğu kentlerde dahi daha yaralar sarılamadı. Mersin ikinci plana atılmış bir şehir pozisyonunda. Devlet yeteri kadar denetim yapmıyor. Bu konuda çok yeteriz. Gerekli destekler sunulmadığı için insanlar ciddi bir barınma sorunu yaşamakta. Eski yapıların yıkılıp yeniden yapılması şart. Ancak bizim gücümüz sadece topluma buna dair bir bilgilendirme, bilinçlendirme çabasından öteye gidemiyor. Çünkü elimiz kolumuz bağlı. İnsanların evini yıkıp yeniden yapması için ciddi meblağlar gerekiyor. Ancak ekonomik koşullar ortada. Olası bir deprem bize sadece ölüm ve yıkım getirecek. Bir an önce önlemlerin alınması gerekiyor" dedi.