Her ne kadar etik anlayışının tam olarak ne zaman başladığı bilinmese de Dünya'nın farklı yerlerinde birçok farklı toplulukta çok eski çağlardan beri ahlaki anlayışının var olduğu bilinmektedir. Dinler tarihi, felsefe tarihiyle antropolojik ve arkeolojik bulgular bunu kanıtlar nitelikte ilgiye dayalıydı. Sokrates'in etik düşüncesi bilgiye dayalı etik düşüncelerinin ilk örneklerindendir. . Platon, etik sorunlarını devlet ve toplum kavramlarıyla birlikte ele almıştır; bireysel etikten ziyade toplumsal etik üzerine yoğunlaşmıştır. Platon'un etik anlayışı da çoğu Yunan filozofu gibi soylulara, köle olmayan özgür yurttaşlara yöneliktir. Ona göre toplumun çoğunu oluşturan kitle ahlaklı olma, erdem edinme gibi yeteneklerden yoksundu. Bu nedenle bu toplumsal etikte sınıflar arasında bir ahlaksal bağ olduğu söylenemez.
Aristoteles'in etik anlayışı da yine yoğun toplumsal unsurlar barındırmış, dönemin tarihsel ve toplumsal gelişmelerinden de büyük oranda etkilenmiştir. Aristoteles'in etik anlayışındaki en önemli noktalardan biri onun zoon politikon kavramıdır. Zoon politikon özgür insandır, toplumsal (sosyal) insandır. Bu, 'insan' varlığının toplumsal oluşunun kabulü açısından ilk adımdı. Aslında Aristoteles de kölelerin diğer vatandaşlarla bir tutulamayacağı fikrindeydi, köleler birer cansız nesneden farksızdılar ona göre de; yine de teorik zoon politikon tanımı etiğin tarihsel gelişimi açısından önemlidir. Özünde erdem sahibi olabilme yetisine sahip insan, vasat olursa ideal etik seviyeye ulaşır. İki uç kötü davranışın ortası, vasatı, erdemdir. Örneğin kendini çok küçük görmeyle kendini çok büyük görme arasındaki orta nokta, erdemli olan durumdur.
Siyasal etik, devlet ve parti gibi siyasal kurumlar için söz konusu olan kurallar dünyası. Kurumlarda, hem yönetenlerin hem de yönetilenlerin tavırlarıyla ilgili yargılar bütünü diye tanımlanır. Tavırların yargılaması 'iyi-kötü' ve 'doğru-yanlış' biçiminde yapılır. Etiğin temel ilkelerinin siyasal yaşamdaki çeşitli meselelere uyarlanması anlamına gelen bir uygulamalı etik alanıdır. Örneğin devletin şeffaf olması ya da siyasetçilerin siyasal gücü kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaması gerektiğinden bahsederken etiğin dürüstlük, doğruluk, eşitlik ve tarafsızlık gibi birtakım ilkelerini siyasete uyarlamış oluruz.
Siyasi etik geniş anlamda siyaset-etik ilişkisini merkeze alarak soruşturur ve siyaset felsefesine karşılık gelir. Örneğin Isaiah Berlin'e göre etik, insanların birbirleri ile ilişkilerinin sistematik incelemesinden, insanların birbirlerine davranış tarzlarının kaynağı olan telakkiler, ilgiler ve idealler ile hayatın bu gibi amaçlarının dayandığı diğer sistemlerden oluşur. Hayatın nasıl yaşanması gerektiği, ne yapmanın doğru olduğu hakkındaki inançlar ahlaki araştırmanın konusunu oluşturur. Bunlar genelleştirilip siyasete (gruplara, ülkelere ve daha genel olarak insanlığa) uygulandığında siyaset felsefesi adını alırlar. Bu anlamda siyaset felsefesi, topluma uygulanan etiktir.
Etiğin siyaset bağlamında düşünülme biçimlerinden hareketle siyasi etiğin üç temel konu ile ilgilendiğini söylemek de mümkündür. İlk olarak siyasi etik, siyasetçilerin ve kamu görevlilerinin davranışlarının ahlaki bir değerlendirmesini yapar. Bu anlamda siyasi etik; yolsuzluk yapma, rüşvet alma, adam kayırma, vatandaşları aldatma gibi kamu gücünün kötüye kullanılmasının örnekleri olan eylemleri siyasetteki ahlak dışı eylemler olarak görür. İkinci olarak siyasi etik, siyasi hedeflere ulaşmaya yönelik araçların (ve süreçlerin) ahlaki değerlendirmesini yapar.
Devletin kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması siyasi hedefine ulaşmak için müracaat etmiş olduğu ceza verme, özgürlüğü kısıtlama, savaşma gibi yöntemlerin ahlaki sorgulaması araçlara yönelik değerlendirmelerin örneklerinden bazılarıdır. Üçüncü olarak siyasi etik siyaset anlayışlarının ve siyasi hedeflerin ahlaki değerlendirmesini de yapar. Eğitim ve sağlık hizmetlerinin devlet eliyle mi yoksa özel sektör tarafından mı yapılmasının daha adil olacağı ya da bir devletin dış güvenliğini zorunlu askerlik uygulamasıyla mı yoksa profesyonel ordu oluşturmak yoluyla mı sağlamasının daha ahlaki olacağı gibi meseleler tartışılırken bu tür değerlendirmeler yapılır.