Uzay istasyonuna başarıyla ulaştırılan astronot görüntüleri ve AB' nin Airbas' ları hatta ABD' nin
Boeing uçaklarıyla rekabet edecek 'yerli' C919 yolcu uçağının şimdiden 1.100 adet sipariş aldığı
haberleri…
Son 30 yılda büyük sıçrama yakalayan ve 'orta gelir tuzağından' çıkmak üzere olan Çin, düne kadar
büyük başarı olarak lanse ettiği 'sıfır covid vakası' politikasının 'yeter canımıza tak etti' diye
protestolara yol açması nedeniyle zor günler geçiriyor…
Kimi komplo teorisyenlerinin ortaya attığı 'Çin dünya ekonomilerine ders vermek için bilinçli olarak
sıfır vaka gerekçesiyle kapanıyor' iddialarının da gerçeği yansıtmadığı sağlık otoritelerinin
açıklamalarıyla daha iyi anlaşılıyor…
Ve Şi Jinping liderliğindeki yönetimin salgınla baş etmek amacıyla uygulamaya koyduğu karantina
önlemlerin kalıcı başarıdan çok algı yönetimi amaçlı olduğu ortaya çıkıyor…
Resmi Çin Haber Ajansı, 30 Kasım 2022 günü ülke genelinde 3 milyar 443 milyon doz aşı yapıldığı
bilgisini paylaştı. Bu durumda 1,4 milyar nüfusa sahip ülkede tüm vatandaşlara iki doz ve fazlası aşı
uygulanmış olması gerekiyor ki, bu dünya geneline kıyasla çok iyi bir tablo ama belli ki, resmi başarı
öyküleriyle sahadaki sıkıntı örtüşmüyor…
Peki, neden ve Çin yönetimi neden 'sıfır vaka' kuralını esnetecek adımlar atamıyor?
Durumu BBC' ye değerlendiren uzmanların sorulara yanıt olacak görüşleri özetle şöyle:
Pandeminin ilk günlerinde virüsün durdurulamayacağı çok net bir şekilde görülmüştü. Bu durumda
'Virüsle nasıl yaşarız?' sorusu ışığında tüm Dünya net bir amaçla yaşamlara sıkı kısıtlamalar getirdi,
Covid aşısının geliştirilmesi ve uygulanması için zaman kazanmaya çalıştı. Bağışıklık geliştiğinde de
kısıtlamalar gevşetildi ve yaşam normale döndü.
Çin ise bilinçli bir tercihle virüsü tam olarak baskılama ya da 'Sıfır Covid' stratejisini seçti ve buna
bağlı kaldı..
"Sıfır Covid" politikası başlangıçta diğer ülkelerin aksine oldukça iyi sonuçlar verdi..,
Örneğin 1,4 milyar nüfuslu Çin' de 5 bin civarında ölüm görülürken, 67 milyon nüfuslu İngiltere 170
bin ölüm vakasının şokunu yaşadı…
325 milyon nüfuslu dünya lideri ABD' de ise tablo daha da vahimdi: yaklaşık 100 milyon vaka ve
makaleyi kaleme alırken ulaştığım son verilere göre 1 milyonu aşkın ölüm…
Ancak ilerleyen zaman içinde virüsü durdurmanın, aynı zamanda hastalığın geçirilmesiyle oluşan
doğal bağışıklığın da sağlanamaması anlamına geldiği ortaya çıktı..
Çin, hem aşıların tartışılan etkisi hem de doğal bağışıklığın sağlanamaması sonucu virüse karşı bugün
korumasız…
Omicron başta olmak üzere durmadan ortaya çıkan yeni varyantlar, 3 yıl önce görülen ilk virüse göre
çok daha hızlı yayılıyor ve bu varyantların 8 milyar nüfuslu üstelik ülkeler arası trafiğin hızlandığı
dünyada Çin' e girmesini önlemek neredeyse imkansız…
Tam olarak aşılanmak ve hatırlatıcı doz almak yaşamları kurtarsa da, virüsün yayılmasını
engelleyemiyor…
Kaldı ki virüsü bütün olarak hedef almak, daha az koruma sağlamaya da yol açabilir…

Lancet dergisinde yayımlanan, Hong Kong'tan alınan verilere göre (Çin' e göre daha şeffaf veriler)
Pfizer/BioNTech'in iki dozu ağır hastalıklara ve ölüme karşı yüzde 90 koruma sağlarken bu oran
Sinovac'ın iki dozu uygulansa bile yüzde70' lerde kalıyor..
Daha etkisiz aşı kullanmak, aynı etkiyi sağlaması için nüfusun daha da büyük bir kısmını aşılamak
zorunda kalmak anlamına geliyor.
Ve Çin'deki temel sorunların başında, Covid'den ölmesi çok daha muhtemel, yaşlıların çok daha az
oranda aşılanmış olması…
Çin, yeni varyantlar görüldüğünde kapanmaya gitmezse, pandeminin ilk günlerindeki dehşeti yeniden
yaşayacak…
Nature tıp dergisinde yayımlanan projeksiyona göre, "Sıfır Covid" politikasını sona erdirmek, yayılacak
virüs sonucu mevcut yatak kapasitesinin 15 kat fazlası hastanede bakıma ihtiyaç duyan hasta ortaya
çıkartabileceğinden, sağlık sisteminin bu durumla başa çıkması olanaksız…
Ürpertici tahmin ise 1,5 milyon dolayında kişinin ölebileceği…
Bu durumda sonsuza kadar ülkeyi kapatmak veya ülkenin bağışıklık sorununu çözmek arasında bir
seçim yapılması gerekiyor.
Dünya Sağlık Örgütü "Sıfır Covid" politikası sürdürülebilir olmadığı ve en kısa zamanda terk edilmesi
görüşünde…
Çin, karantina uygulamalarını protesto edenleri tutuklayarak bugün artık homurdanmalara yol açan
gidişatı baskıcı yöntemlerle durdurabilir ama temel soru değişmiyor:
Bu şiddet kokan yöntemler virüsle baş etmeyi ve salgını ortadan kaldırmayı sağlayacak mı?
Yanıtı elbette olumsuz ama söz konusu Çin gibi tüm dünyayı derinden etkileyen bir dev olunca ortaya
çıkacak her türlü sorun tüm ülkeleri yakından ilgilendiriyor…
Danimarka' da yayınlanan Jyllands-Posten yer alan analizde süreç şöyle özetleniyor:
'Pandeminin menşe ülkesi olan Çin'in hala Korona ile mücadele ediyor olması ironik. Ve bu
tamamen kendi suçları. Dünyanın geri kalanınca kullanılan aşılardan apaçık daha az etkili olduğu
gerçeğine rağmen, kendi aşılarını kullanmakta ısrar ettiler. Ayrıca, tek bir enfeksiyon vakasıyla
birkaç milyon nüfuslu şehirleri haftalarca hatta aylarca felce uğratan acımasız kapatma politikası,
sürü bağışıklığının oluşmasını önledi. Çin'de ortaya çıkan virüsle mücadele yönteminin şimdi dönüp
bir bumerang gibi iktidarı vurması da ironik.'
İspanya' da yayınlanan El Mundo gazetesinde yer alan ve Çin' in sıfır covid politikası sonucunda
başlayan protesto gösterilerini özellikle de ekonomi başta olmak üzere sahaya yansımalarını anlatan
önemli bulduğum analizini özetleyerek noktalayayım makaleyi:
' Hareket her ne kadar henüz bir devrime dönüşmüş olmasa da, 1989'da Tiananmen Meydanı
katliamıyla sonuçlanan öğrenci protestolarını anımsatıyor.
O tarihten beri ilk kez yeniden özgürlük ve demokrasi çağrıları yapılıyor, üstelik çok sayıda genç
tarafından…
Protestolar, komünist hükümetin başta toplum üzerindeki kontrolünü artırmasını sağlasa da şimdi
bunun içinde sıkışıp kalmasına neden olan sağlık politikasından Çinlilerin ne kadar bıktığını gözler
önüne sermesi bakımından önemli.

Çinliler yalnızca iletişim kısıtlılığına, sansüre, büyük göz tarafından sürekli izlenmeye değil, aileleri
şimdiden etkilemeye başlayan ekonomik gerilemeye de katlanmak zorunda:
Ülkede Genç işsizliği rekor düzeyde ve sürekli şişirilen emlak piyasası çökmek üzere.'