Çocuklar, gelişim süreçlerinde dış etmenlerden, genetik unsurlara kadar birçok faktörden  etkilenerek kişiliklerini ve davranışlarını şekillendirirler. Fakat, bu süreç her zaman aynı düzende ve lineer bir şekilde işlemez. Bazı zamanlarda, çocukların davranışlarında aşırıya kaçan, tekrar eden ya da problematik hale gelen değişiklikler gözlemlenebilir. Buna benzer durumlarda, "davranış bozuklukları" olarak tanımlanır ve aileler ile eğitimciler için ciddi bir endişe kaynağı olabilir. Peki, çocuklarda davranış bozuklukları nelerdir ve bu bozukluklara nasıl yaklaşılabilir?
Davranış Bozukluklarının Tanımı ve Sınıflandırılması
Davranış bozuklukları, çocuğun yaşına, gelişimsel sürecine ya da toplumsal kurallara uygun olmayan davranışların sergilenmesi durumudur. Bu bozukluklar çoğunlukla, çocukların hem sosyal hem de akademik yaşamlarında zorluklar yaşamasına yol açar. En yaygın davranış bozuklukları arasında opozisyonel direnç bozukluğu (ODB), davranım bozukluğu(DB), dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve anksiyete bozuklukları yer almaktadır.
1. Opozisyonel Direnç Bozukluğu (ODB): Çocuk, otorite figürlerine karşı devamlı olarak uyumsuz olma ve başkaldıran tutumlar sergiler. Bu çocuklar, sık sık öfke patlamaları, kurallara uymama ve aile içi çatışmalara yol açabilirler.
2. Davranım Bozukluğu (DB): Bu bozukluk, daha geniş çaplı ve çoğunlukla daha ciddi saldırganlık, yıkıcı davranışlar, hırsızlık ve kurallara uymama gibi olguları içerir. Çocuklar, empati kurmakta zorluk yaşayabilir ve diğer insanların haklarına saygı göstermek konusunda problem yaşayabilirler.
3. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB): DEHB, dikkat süresinin kısa olması, dürtüsellik ve aşırı hareketlilikle karakterizedir. Bu bozukluk, çocuğun okul başarısını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.
4. Anksiyete Bozuklukları: Çocuklar, çok fazla korku, endişe ve kaygı hisleri yaşayabilir. Anksiyete bozuklukları, çocuğun içine kapanmasına ve depresyona yol açabilir.
Davranış Bozukluklarının Nedenleri
Davranış bozukluklarının etiyolojisi çok boyutlu bir yapıya sahiptir. Genetik, biyolojik, psikolojik ve çevresel unsurlar bu bozuklukların oluşmasında etkili olabilir.
* Genetik ve Biyolojik Faktörler: Çocukların bazı davranışsal eğilimleri, genetik miras yoluyla ailelerinden geçebilir. Örnek olarak, DEHB ve bazı davranım bozuklukları, genetik faktörlerle ilişkilendirilmiştir. Ayrıyeten, zihin kimyasallarındaki düzensizlikler de dikkat ve davranış yönetimini etkileyebilir.
* Çevresel Faktörler: Aile içindeki şiddet, ebeveyn ayrılığı, ekonomik zorlanmalar, okulda maruz kalınan zorbalık gibi stresli çevresel faktörler çocukların ruhsal sağlığını olumsuz etkileyebilir. Çocuklar, travmatik anlar yaşadıklarında bu deneyimlere uyum sağlamak için problemli davranışlar sergileyebilirler.
* Psiko-sosyal Faktörler: Aile içindeki bağlanma biçimi, çocuğun duygusal ve davranışsal gelişimini büyük ölçüde şekillendirir. Bağlanma kuramı (Bowlby), güvenli bağlanmanın çocukların ileri yaşlardaki davranışlarını ciddi ölçüde etkilediğini vurgulamaktadır. Güvensiz bağlanma, çocukların stresle başa çıkabilme becerilerini negatif yönde etkileyebilir.
Davranış Bozukluklarına Yönelik Çözüm Teknikleri
Davranış bozukluklarıyla mücadelede farklı tedavi yaklaşımları ve stratejiler kullanılabilir. Bu stratejiler, çocuğun yaşına, bozukluğun türüne ve kişisel ihtiyaçlarına göre özelleştirilmelidir.
1. Davranışsal Terapi (BT): Davranışsal terapi, özel olarak bilişsel davranışçı terapi (BDT) yöntemleriyle yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. BDT, çocuğun negatif düşüncelerini ve davranışlarını tanımasını, ardından bu davranışları değiştirmek için stratejiler geliştirmesini sağlar. Örnek olarak, yapılandırılmış ödül ve ceza sistemleri ile çocuğun olumlu davranışları pekiştirilirken, istenmeyen davranışlar azaltılabilir.
2. Aile Terapisi: Çocuklardaki davranış bozukluklarının çözülmesinde aile içindeki iletişim oldukça değerlidir. Aile terapisi, ebeveynlerin çocukları ile olan ilişkilerini daha sağlıklı hale gelebilmesi adına öncülük eder. Olumlu disiplin ve duygusal esneklik gibi tekniklerle ebeveynler, çocuklarına daha etkili  ve sağlıklı bir şekilde rehberlik edebilirler.
3. Psiko-eğitim: Çocuklara yönelik eğitim ve farkındalık çalışmaları, davranışların yönetilmesinde önemli bir rol oynar. Çocuklar, kendi duygusal tepkilerini ve dürtülerini tanıyarak, kendilerini daha iyi ifade edebilir ve dürtüsel davranışları kontrol altına alabilirler. Özel olarak, öfke yönetimi ve sosyal beceri geliştirme eğitimleri, bu noktada oldukça etkilidir.
4. Eğitimsel Müdahaleler: Okul ortamındaki zorlanmalar, çocuklarda davranış bozukluklarına yol açabilir. Eğitimcilerin, uyarlanabilir öğrenme stratejileri ve kişiselleştirişilmiş eğitim planları (IEP) kullanarak, çocuğun ihtiyaç duyduğu alanlara uygun bir eğitim ortamı sunması gerekir.
5. İlaç Tedavisi: Bazı durumlarda, özellikle DEHB ve önemli davranım bozukluklarında, ilaç tedavisi de önemli bir seçenek olabilir. Ancak, ilaç tedavisi, terapötik müdahalelerle birlikte, bütünsel bir yaklaşımın parçası olmalıdır. Ve bir uzman tarafından karar verilmesi gerekir. 
Sonuç
Çocuklarda davranış bozuklukları, karışık ve çok boyutlu bir konu olmakla birlikte , doğru bir tanı ve tedavi ile üstesinden gelinebilir. Çocukların sağlıklı gelişimini desteklemek, yalnızca psikolojik tedavilerle değil, aynı zamanda aile, okul ve toplum desteğiyle mümkündür. Davranış bozukluklarının tedavisi, kişisel özelliklere göre özelleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir ve bu süreç, sabır, anlayış ve sürekli destek gerektiren bir yolculuktur.