Asıl adı Mohandas Karamchand Gandhi, kendisi bir avukat ve son yüzyılın en etkili sivil itaatsizlik eylemini başlatarak o dönem dünyanın en güçlü emperyal ülkesi Birleşik Krallığa diz çöktüren kahraman…
1950’ lerde ABD’ de başlayıp sonunda Siyahi hakların kazanılmasıyla sonuçlanan Rosa Parks ve Martin Luther King’ e ilham veren idol isim…
Üzerinde güneş batmayan Birleşik Krallığın Hindistan’ ı işgal edip iliklerine kadar sömürdüğü yaklaşık 200 yıllık sürece dur derken asla şiddete başvurmadan da haklının kazanabileceğini gösteren isim..
İşte zayıf ve ılımlı bu eski avukat birinci dünya savaşı ardından dünya yeniden şekillenirken, ülkesi Hindistan'ın İngiliz sömürge egemenliğinden, "Raj" boyunduruğundan kurtulma çabalarının ön saflarında boy göstermeye başladı…
Ancak diğer tüm mücadele yöntemlerinden farklı olarak Gandhi şiddet dışında da hakların savunulabileceğini savunuyordu…
Geliştirdiği ‘şiddete başvurmayan direniş’ olarak ta özetlenebilecek "satyagraha"* felsefesi ışığındaki söylem ve eylemleri İngilizler’ i işkillendirirken, Hintliler onu sevdiler ve kısa zaman içinde yüce ruhlu "Mahatma" konumuna taşıdılar…
Hindistan Ulusal Kongresi Ocak 1930'da bağımsızlık mücadele bayrağını daha yükseklere taşırken, beklentiler Gandhi'nin satyagraha kampanyasını yaygınlaştıracağı yönündeydi ancak Gandhi, adaletsizliklere karşı doğrudan saldırma yerine, protestoları tuz eksenli platforma taşıma yolunu seçti.
Britanya 19. yüzyıldan beri Hindistan'ın tuz ticaretini de kendi kontrolü altında tutuyor, yerlilerin tuz üretmesini, satmasını yasaklıyor ve koyduğu yasalarla sömürülen halkı İngiliz tüccarlardan fahiş fiyatla tuz almaya mecbur ediyordu.
Hindistan'ın nemli ikliminde yaşamsal öneme sahip tuza erişimin çok ağır bedellere mal olmasını Gandhi affedilemez bir kötülük olarak tanımlıyordu…
Tuz üzerinden önerdiği mücadeleye kendisine inanan çoğu yoldaşı şüpheyle bakıyordu. Örneğin en yakınındaki isim Nehru yıllar sonra şöyle diyecekti:
" ‘Tuzla nasıl bir ulusal bir mücadele verilebilir ki?’ şaşkınlığı içindeydik. Direniş bize göre sineğin balyoza vurmasından farksızdı…”
Ancak Gandhi’ ye göre İngilizlerin tuz tekeli, Hindistan gibi tuzun en temel yaşam ürünlerinden biri olduğu ülkede, din ve sınıf farklılıklarını aşarak Hinduları ve Müslümanları, zenginleri ve fakirleri ilgilendiren önemdeydi..
Gandhi 2 Mart 1930 günü ülkeyi yöneten İngiliz Genel Valisine bir mektup yazdı ve tuz vergisinin kaldırılmasının da bulunduğu taleplerde bulundu. Bu talep yerine getirilmezse satyagraha kampanyası başlatacağını da ekledi.
Doğaldır kibirli Validen elbet bir yanıt gelmedi ve 12 Mart 1930 sabahı şafak vakti Gandhi, bugün de insanlığın hafızasındaki yeri asla silinmeyen o yürüyüşe başladı.
Üstünde elle dokunmuş ince bir şal, ayağında aşınmış sandaletler elinde tahta bastonla Ahmedabad yakınlarındaki Aşram’ ından (Hindistan’ da bilgelerin sığındığı inziva evi) bir avuç arkadaşıyla birlikte yola çıktı…
Hedef 395 km lik yolu yürüyerek kat edip Arap Denizi'ndeki Dandi kasabasına ulaşmak ve orada İngiliz yasalarına karşı tuzu sahilden toplayarak koyulan tuz vergisine meydan okumaktı..
Çelimsiz adam 60 yaşındaydı eyleme başladığında ve yürüyüş sırasında tutuklanmayı, dövülmeyi göze almıştı, ancak İngilizler halkın yükselen tepkisinden korktukları için yürüyüşü engellemediler.
Gandhi'nin başında hızlı bir tempo tutturmasıyla ilk gün yaklaşık 20 kilometre yol katettiler. Gandhi, kitlelere hitap etmek ve hem İngiliz yönetimini hem de tuz vergisini kınamak için rota boyunca düzinelerce köyde durdu. Ayrıca mola verdiği her noktada sömürgeci hükümetin emrindeki tüm çalışanları boykota çağırıyordu..
Nadiad şehrinde verdiği molada memurlara; ‘hükümet emrinde çalışmak size başkaları üzerinde tiranlık yapma gücünden başka ne veriyor?’ diye soruyordu…
Gandhi ve yola çıktığı bir avuç yoldaşı batı kıyı şeridine doğru ilerlerken, binlerce Hintli saflara katıldı ve küçük protestocu grup günler içinde kilometrelerce uzunlukta yürüyüşe dönüştürdü.
Yürüyüş sadece ülkenin değil dünyanın da ilgisini çekti; New York Times ve diğer etkili gazeteler yürüyüşü takip etmeye başladı.
Gazeteler; Gandhi'nin ucube olarak tanımladığı tuz vergisini kınadığını, kendisini tutuklamaktan utanan İngilizleri azarladığını yazıyordu…
Gandhi, konuşmalarını en alt sınıf olarak insandan bile sayılmayan tüm haklardan mahrum Hindistan Kast sistemindeki "Dalitler (dokunulmazlar)"** sınıfını da yanına çekmeyi amaçlıyordu…
O kadar ki, yanındaki arkadaşlarının şaşkın bakışları altında Dabhan köyündeki ‘dokunulmazların’ kuyusunda yıkandı.. Gajera'daki bir başka molada ise Dalitler izleyicilerin geri kalanıyla yan yana oturuncaya kadar konuşmaya başlamayı ret etti…
Gandhi ve yoldaşları sonunda 5 Nisan'da Dandi'ye vardı, 24 gün içinde 395 km yol yürümüşlerdi.
Ertesi sabah, binlerce gazeteci ve destekçisi onun işleyeceği sembolik suçu izlemek üzere kıyıya akın etmişti. Gandhi denizin ışıltılı sularına daldı, plajın zengin tuz yataklarının bulunduğu kıyıya yürüdü. İngiliz güçleri, onu engellemek amacıyla tuzu kumda öğütmeye giriştiler, ancak Gandhi tuz bulunan çamuru avuçladı ve zaferle havaya kaldırdı. "Bununla," diye seslendi, "bu bir avuç tuzlu çamurla Britanya İmparatorluğu'nun temellerini sarsıyorum."
Gandhi'nin İngiliz yasalarını ihlal eylemi hızla yayıldı. Milyonlarca Hintli yasadışı olarak ta sayılsa tuz toplamak için deniz kıyısına akın etti.
Eylemde en büyük rolü kadınlar üstlenmişti. Tuz yapmak için su kaynattılar ve ürettikleri tuzu vergisiz olarak kaçak tuz satmaya, yabancı içki ve kumaş dükkanlarının önünde protesto gösterilerine başladılar..
Nehru daha sonra süreci, "Kabaran bir nehir önündeki engelleri yıkıp akmaya başlamıştı" diye tanımlıyordu…
Sivil itaatsizlik çılgın toplumsal harekete dönüştüğünde İngilizler kontrolü sağlamak için 60 binden fazla Hintliyi tutukladılar, polis tarafından dövülen, eziyet edilenlerin sayısı bilinmiyordu…
Gandhi, toplumsal dinamiğin gücü karşısında daha fazla duramadı ve hükümete ait tuz fabrikasına barışçıl bir baskın düzenleme niyetini açıklayınca 5 Mayıs 1930’ da gözaltına alındı. Ancak liderleri tutuklansa da protestolar devam etti. 21 Mayıs sabahı 2 bin 500 yürüyüşçü polisin uyarılarını görmezden gelerek Dharasana deposuna ellerine tek taş almadan, ilerlediler..
Amerikalı gazeteci Webb Miller olay yerindeydi ve gördüklerini şöyle nakledecekti:
"Birdenbire," diye yazıyordu, "bir emirle, onlarca yerli polis ilerleyen yürüyüşçülere saldırdı ve kafalarına yumruklar yağdırdı... Yürüyüşçülerden hiçbiri darbeleri savuşturmak için kolunu bile kaldırmadı, darbeler sonucu yere yığılırken bile tepki göstermiyorlardı."
Miller'ın dayak manzarasına ilişkin yürek parçalayıcı anlatımı uluslararası medyada geniş çapta yayıldı, ABD Kongresi'nde yüksek sesle okundu.
Winston Churchill daha sonra protestolar ve sonrasında yaşananları "İngilizler Hindistan topraklarına ilk ayak bastığından beri görülmemiş bir aşağılanma ve meydan okumayla yüzleştiler" diye tanımlayacaktı…
Gandhi 1931'in başlarına kadar hapiste kaldı, ancak hapisten her zamankinden daha fazla saygı görerek çıktı. Time dergisi onu 1930'un "Yılın Adamı" seçti ve dünyanın dört bir yanındaki gazeteler onunla bir söyleşi yapmak için kuyruğa girdiler.. İngiliz Valisi Lord Irwin sonunda onunla müzakere etmeyi kabul etti ve Mart 1931'de ikisi, binlerce siyasi tutuklunun serbest bırakılmasını da içeren çok sayıda tavizler karşılığında Gandhi satyagraha'yı sona erdiren anlaşmayı imzaladı. Anlaşmaya göre İngilizlerin tuz üzerindeki tekeli sürecek ancak, kıyılarda yaşayan Hintliler denizden tuz üretebilecekti..
Gandhi ve destekçileri 1930'lardan 40'lara çok sayıda protesto başlatacak ve parmaklıklar ardında daha da fazla süre geçireceklerdi ve Hindistan'ın bağımsızlığı 1947'ye kadar beklemek zorunda kalacaktı - Gandhi'nin militan bir Hindu tarafından vurularak öldürülmesinden sadece aylar önce .
Ancak Tuz Yürüyüşü'nün anlık siyasi sonuçları nispeten küçük olsa da, Gandhi'nin satyagrahası yine de "Britanya İmparatorluğu'nun temellerini sarsma" hedefinde başarılı oldu. Denize doğru yapılan yolculuk, Hindistan'ın Raj'a karşı direnişini harekete geçirmiş ve uluslararası alanda yapılan haberler, dünyayı Gandhi ve takipçilerinin şiddetsizliğe olan şaşırtıcı bağlılığıyla tanıştırdı…
Yıllar sonra Martin Luther King, Jr. Tuz Yürüyüşü'nün kendisine sivil itaatsizlik felsefesi üzerinde çok önemli etkileri olduğunu söylüyordu.
Gandhi, Dandi plajında bir avuç tuzlu çamuru eline alarak çok basit bir mesaj göndermiş ancak dünyayı sarsan etkileri dalga dalga yayılmıştı…
*satyagraha "gerçeklik direnişi" olarak çevrilebilir. Terim, Hint lider Mahatma Gandhi tarafından geliştirilmiş felsefi ve stratejik yaklaşım anlamındadır.
**dokunulmazlar (Dalitler ya da ötekiler): tuvaletlerin elle temizlenmesi, ölenlerin gömülme işlemi, hayvanların bakımı gibi diğer kastlardaki Hinduların iğrendiği ve aşağılayıcı bulduğu işleri yapan en alt kesim, 160 milyondan fazla Dalit var ülkede ve bunlara Anayasada yer almamasına rağmen insan dışı muamelesi yapılıyor. Dalitlerin aynı kuyulardan su içmeleri, aynı tapınaklara gitmeleri, üst kasttan birinin yanında ayakkabı giymeleri veya çay tezgahlarında aynı fincanlardan çay içmeleri de yasaktır..