ÇOKLU ZEKA TEORİSİ-2

Abone Ol

Bugüne kadar yayınlanmış çalışmaların hiçbiri, Çoklu Zeka Teorisi'ni desteklememektedir. 2004 yılında bir inceleme makalesi yayınlayan Gottfredson da, insanlarda bağımsız 8 zeka tipi olduğuna yönelik hiçbir akademik veri olmadığını; ancak tam tersine, tek 1 zeka türü olduğunu gösteren çok sayıda kanıt olduğunu ileri sürmektedir. Gottfredson, bunu çoğunlukla 1927 yılındaki Spearman'ın makalesine ve o makalede ileri sürülern g faktörü kavramına dayandırmaktadır. Gottfredson, şöyle yazıyor:

G faktörü, bir tür zihinsel testte iyi puan alan kişilerin, her tür zihinsel testte iyi puan alma eğiliminde olduğunu bulan ilk zihin araştırmacıları tarafından keşfedilmiştir. İçeriğinden (kelimeler, sayılar, resimler, şekiller), nasıl uygulandıklarına (tek tek veya gruplar halinde; sözlü, yazılı veya pandomim şeklinde) veya neyi ölçmek istediklerine (kelime haznesi, matematiksel akıl yürütme, uzamsal yetenek) bakılmaksızın, tüm zihinsel testler, çoğunlukla aynı şeyi ölçer. Bu ortak faktör, ki buna g faktörü denir, herhangi bir geniş bilişsel test setindeki puanlardan ayrıştırılabilir ve bugüne kadar çalışılmış her yaş, ırk, cinsiyet ve milletten bireyler arasında aynı formu alır. Başka bir deyişle g faktörü; okuldan, kağıt kalem testlerinden ve kültürden bağımsız olarak mevcuttur.

2006 yılında Visser, Ashton ve Vernon, her bir zeka türü için ikişer adet olmak üzere toplamda 16 farklı test geliştirmiş ve bunlarla yaptıkları deneyler sonucunda, her testin ortak bir zeka türüne işaret ettiğini göstermişlerdir. Araştırmacılar, Gardner'in tanımladığı zeka türlerinin, g faktörü olarak bilinen zeka türünün ikincil, hatta üçüncül seviye uzantılarından ibaret olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu çalışma, en azından 8 zeka türü olduğunu kabul etmekte; fakat bunların öneminin iddia edilenden çok daha kısıtlı olduğunu söylemektedir. Teorinin Pratik Uygulamalarının Olmayışı Eleştiriler burada da sonlanmamaktadır: Teoriye karşı çıkanlar, bu teorinin gerçek hayatta hiçbir uygulaması olamayacağını iddia etmektedirler. Örneğin 1998 yılında Collins, şöyle yazıyor: Gardner'ın teorisinin spesifik detaylarına yönelik kanıtlar zayıftır ve bu teorinin pratikte etkili herhangi bir uygulaması olabileceğini gösteren sağlam bir araştırma bulunmamaktadır. 2004 yılında ise Willingham, bu pratik uygulama eksikliği sorunuyla ilgili şöyle yazıyor:

Katı veri, azdır. En kapsamlı çalışma, çoklu zeka kullandığını iddia eden 41 okulun üç yıllık bir sınavıydı. Uzun süredir Gardner işbirlikçisi olan Mindy Kornhaber tarafından yapıldı. Sonuçların ne yazık ki yorumlanması zor. Standartlaştırılmış test puanlarının okulların yüzde 78'inde arttığını bildirmişler, ancak her okuldaki artışın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığını gösterememişlerdir. Aksi takdirde, şans eseri okulların yarısında puanların artmasını bekleriz. Dahası, kontrol grubu yoktu ve bu nedenle ilçelerindeki diğer okullarla karşılaştırma için bir dayanak yoktu. Dahası, okuldaki değişikliklerin, örneğin okul çapında yeni bir programı benimsemenin enerji verici heyecanı, yeni eyalet çapında standartlar veya başka bir bilinmeyen faktörden ziyade, gerçekten de çoklu zeka fikirlerinin uygulanmasından ne ölçüde kaynaklandığını bilmenin hiçbir yolu yoktur. Herkes Zeki Değildir! Çoklu Zeka Teorisi'nin en tartışmalı argümanlarından birisi, Çoklu Zeka Teorisi'nin gerçekte zeki olmayan kişileri de 'farklı bir zeka kategorisinde zeki' olarak kategorize ederek, onları da zekiymiş gibi gösterdiği iddiasıdır. Bir diğer deyişle eleştirmenler, herkesin zeki olmadığını ve bunu kabullenmemiz gerektiğini ileri sürerler. Örneğin klasik bir zeka testinde, bir kelimenin hecelerine ayrılması (veya harflerine ayrılması) işi, tekdüze bir şekilde yapılır: Eğer kelime 'galericilik' ise, 'g, a, l, e, r, i, c, i, l, i, k' şeklinde harflerin yazılması beklenir. Ancak Çoklu Zeka Teorisi'ne göre, bir birey belki bu şekilde zeki değildir de, harfleri bir şarkı gibi söyleyerek dizilemekte daha iyidir veya harfleri kalem-kağıtla değil de, ağaç dalları veya çerçöple yazmakta daha iyidir (çünkü kelimeleri zihninde bu şekilde daha iyi şekillendirebiliyordur). Eleştirmenler, bu tür uygulamaların 'aşırı basitleştirici' ve 'sıradan' olduğunu söylemektedir; çünkü bunu yapmak, onlara göre, kelimeleri harflere doğrudan ayırabilmekle aynı şey değildir. Bu tür eleştiriler öylesine sert bir şekilde yapılmıştır ki, Çoklu Zeka Teorisi'nin güncel uygulamalarında bu tür heceleme testleri tamamen kaldırılmıştır.