İnsanlık tarihinin ya da bazılarına göre yüzyılların felâketi on bir ilimizi, milyonlarca insanımızı olumsuz etkiledi.

                On binlerce insan kaybımız, yüzbinlerce hayvan telefi, yine yüzbinlerce bina yıkımı oldu. Yaralarımızı hâlâ sarmaya çalışıyoruz.

                Yıkılan okullar ya da yıkılmaya yüz tutmuş okullarımız oldu. Öğrencilerimiz ya il değiştirdiler ya da birkaç okulun öğrencileriyle birlikte oldular.

                Elbette olağanüstü koşullarda olağanüstü durumlarla karşılaşmak, uyum sağlamaya çalışmak, yine ve yeniden canlanmaya başlamak doğal süreçler. Ancak bütün bu süreçlerde benim anlayamadığım ya da anlamaya çalıştığım bir husus var. Sanırım çoğumuzda da vardır bu algılamalar. Şöyle ki;

                Örneğin Mersin’de deprem sonrası zarar görmüş ya da kullanılamaz kaygılarının ve tespitlerinin olduğu ilkokul, ortaokul ve lise binalarımız oldu. Bu okul binaları zaman içerisinde ve olması gerektiği biçimiyle yıkıldılar.

                Aradan yıllar geçti. 6/Şubat/2023’ten beri yıkılan okulların yerine yenisi henüz yapılmadı. Birkaç okul öğrencileri bir okulda eğitim ve öğretim görmeye çalışıyorlar.

                Avrupa’da ve hatta dünyada (!) inşaat sektöründe örnek alınıyoruz ya durum böyle olunca merak ettim. Villalar, saraylar, köprüler birkaç ayda tamamlanabilirken okullarımızın arsaları neden hâlâ kazma görmüş değiller…

                Depreme dayanıklılık, en iyisini yapma, ihaleler vb. gerekçeler asla ve kat’a inandırıcı değiller. Gören göz, işiten kulak, algılayabilen beyin “Acaba bir kasıt mı var?” diye düşünmeye başladı.

                Bir ara sanal ortamda “Okullara ihtiyaç yok,” seslendirmeleri yapıldı. Yoksa gerçek mi? Okullar tedavülden (!) kaldırılmak mı isteniyor?

                Dershaneler, etüt merkezleri, özel okullar, (Ya da daire okullar mı desek acaba?) özel öğretmenlik sistemleri, okulları arka plana mı itiyor?

                Bir taraftan “Aile” bütünlüğüne saldırılar diğer taraftan okulları yok etme planları (Var mı?) “Nereye gidiyoruz,” sorusunu sordurtuyor…

                Aile toplumumuzun temel taşı olduğu gibi, okullarımız da bu temel taşının çağa uygun nesiller yetiştirme alanlarının çekirdeğidir.

                Yollara, villalara, yedek saraylara, köprülere ayrılan paralar, zamanlar, okul önceliğiyle sıralamaya alınmalıdır. Aksi durum, “Yapılanların özü ne, ne anlatılmak isteniyor, aklımızla mı deneniyoruz,” vb. sorularını sorduruyor biz…

                “Kutsal Aile” bütünlüğü okullarda alınan eğitim ve öğretimle büyür, gelişir, ülkeye ve millete yararlı nesiller meydana getirir.

                Okullarımızı istiyoruz. Hemen yapılsın. Yeni depremler başımıza yeni felâketler yaratmadan ve heveslerimiz kursaklarımızda kalmadan…

                Olunca değil, olmadan alalım tedbirlerimizi ve önceki gün tüm ülkede heyecan yaratan İstanbul depremi bize dersler vermeye, yolumuzu aydınlatmaya katkı sağlamış olsun. Gerekenler yapılsın. Sürüncemeler yeterli. Hatta fazla bile oldu, oluyor…