Uğurola Mersin, uğurola Türkiye…
Yeniden merhaba değerli okurlarım.
Bugüne kadar İMECE Gazetesinde yazmış ve sosyal medyada paylaşmış olduğum yazıları derleyip toparlayıp bir kitap haline getirme çabası içinde olduğumdan yazılarıma bir süreliğine ara vermiştim.
Bugün önemli bir gün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
Bu önemli günde yazılarıma yeniden başladım hayırlısıyla…
Neden çok önemli bugün?
Cumhuriyeti kuran Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile yol arkadaşları egemenliği sonsuz bir inançla güvendikleri halklarına teslim ediyor.
Bu halkın çocuklarına da bu özel günü armağan ederek onlara geleceğimizi teslim edip egemenliğin kayıtsız şartsız millette olmasını garanti altına alıyor.
Yani Ulu Önder Atatürk ancak ve ancak halkıma güvenirim deyip egemenliği kayıtsız şartsız halkına teslim ederek Cumhuriyeti (Halkın Yönetimi) kuruyor.
Aslında bu güven karşılıklı; Mustafa Kemal halkına güvenip ülkeyi kurtarmak için gövdesini taşın altına koyuyor. Halkı da O’na güvenip arkasından gidiyor.
Hem halk hem de Mustafa Kemal yedi düvele kafa tutuyor; onları geldikleri gibi gönderiyor.
Cumhuriyet, iktidarın millet topluluğuna, genele ait olduğunu öngören devlet şeklidir; devleti halkın seçtiği temsilciler yönetir.
Yani halk kendisini yönetecekleri oy verip seçerek getiriyor; yönetimini beğenmezse bu sefer de oy vermeyerek gönderip yeni yöneticilerini seçip iş başına getiriyor.
Demokratik bir halk yönetimi…
ATATÜRK, GAZİ MUSTAFA KEMAL…
Çok farklı bir insan, çok farklı bir asker, çok farklı bir lider…
Osmanlı eğitim sistemi ile yetiştirilmiş bir asker.
Yaşamının büyük bir bölümü savaşlarda, cephelerde geçmiş çoğunlukla.
Bu süreçte geçirdiği önemli yıllar:
1. Trablusgarp Savaşı (1911-1912), bu savaşta Osmanlı ordusunda görev alarak İtalyanlara karşı mücadele etmiş.
2. Balkan Savaşları (1912-1913), Balkan Savaşları sırasında, özellikle Çatalca ve Edirne cephelerinde görev yapmış.
3. Birinci Dünya Savaşı (1915-1918), bu savaşta 1915 yılları arasında Çanakkale Cephesi'nde önemli bir rol oynamış ve Çanakkale’nin geçilemeyeceğini göstermiş dünyaya. Daha sonra 1917-1918 yılları arasında Ortadoğu’da Sina ve Filistin Cephesinde görev yapmıştır.
4. Kurtuluş Savaşı (1919-1923), Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı olarak, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz gibi kritik savaşlarda liderlik yaptı.
Tüm bu savaşlarda ve cephelerde büyük zaferler kazanmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, bu savaşlar ve cephelerde toplamda yaklaşık 12 yıl geçirmiştir.
11 Ocak 1905 tarihinde de kurmay yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisinden mezun olduğunda 24 yaşındaymış.
Hayatı boyunca toplam olarak 3997 kitap okumuştur.
Bu sayı, onun okuma alışkanlığının ve bilgiye olan tutkusunun bir göstergesidir.
Atatürk, farklı konularda geniş bir yelpazede eserler okuyarak kendini sürekli geliştirmiştir.
Atatürk tarih, felsefe, siyaset, edebiyat gibi birçok alanda kitaplar okumuştur.
Kendi oluşturduğu özel kitaplığında 4289 kitap bulunmaktaydı.
Okuma alışkanlığı, onun liderlik vasıflarını ve vizyonunu şekillendiren önemli bir unsur olmalı.
Atatürk'ün bu okuma alışkanlığı, onun düşünce yapısını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaşlaşma sürecine olan katkılarını derin bir şekilde etkilemiştir.
Savaş ve cephelerde geçen süreçte taarruz ve savunma savaş planları yaparken aynı zamanda da nasıl bir Türkiye kuracağını kurgulamış.
Padişahlık yönetim şekli ile yönetilen bir ülkede yetişmiş bir insan olarak egemenliğin kayıtsız şartsız millette olacağına kanaat getirmiş ve karar vermiş.
Savaşlarda bu kararın verdiği azim ve kararlılıkla hayatını ortaya koymuştur.
Ve birbirine güvenip yola çıkan Mustafa Kemal ve halkı tüm savaşları kazanmıştır.
İşte Mustafa Kemal bu halkın gösterdiği yürekliliğini, yılmazlığını, yurt sevgisini, çalışkanlığını, temizliğini, dürüstlüğünü taçlandırmak için Cumhuriyeti kurmuştur.
Bu millet kula kul değil bilakis ülkenin sahibi olmalıdır diyerek Türkiye’nin, Cumhuriyetle yönetilen bir devlet olmasını sağlamıştır.
1923 yılında Cumhuriyeti kurduğunda 42 yaşındaymış.
Öldüğünde 57 yaşındaymış; bu kadar kısa bir yaşama büyük başarılar sığdırmıştır.
Tüm yaşamını Türk ulusuna adamış, her savaşı ulusu için yapmış, her aldığı her kararı ulusunun refahı, gelişmesi ve çağdaşlaşması için almıştır.
Her şeyden önce iyi eğitimli, çağdaş, özgürce düşünüp sorgulayan, özgüveni yüksek bir halk olgusu onu endişelendirmemiş aksine böyle bir halkın mevcudiyeti onu gururlandırmıştır.
Halkın ülkeyi yönetenleri değil ülkeyi yönetenlerin halkı mutlu etmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
GENÇLERE…
Eğitim sürecinizi en iyi şekilde değerlendirin.
Bilime ve ilime önem verin.
Okuyun, düşünün, sorgulayın, yorumlayın, çalışın.
İleriye bakın, çağdaş olun.
Ülke sorunlarını yakından izleyin.
Cumhuriyet’in sizlere emanet edildiğini asla aklınızdan çıkartmayın.
Hoşça kalın, haftaya yine buradayız…