Bilinen en eski ameliyatın, MÖ 2750 civarında, yapıldığı Mısır'da Imhotep, papirüs metninin orijinal yazarı ve eski Mısır tıbbının kurucusu olarak kabul ediliyor. Mısır halkı tarafından “şifanın mucidi” olarak kabul edildiğinden, ölümünden kısa bir süre sonra yarı tanrı olarak tapınıldığı ve bir tıp ve şifa tanrısı konumuna yükseltildiği bilinmektedir. Imhotep, “barış içinde gelen kişi” anlamına gelir.

Toplum tarafından saygı duyulan biri olması sebebiyle yeni imparatorluk döneminde yüceltilerek zamanla tanrılaştırılmıştır. 2 Imhotep’in, Eski Krallığın Üçüncü Hanedanlığı'nın ilk kralı olan Firavun Zoser'in baş danışmanı olduğu ifade edilmişse de Firavun hanedanlığında eski bir Mısır Kralı olduğu da söylenmektedir.12-14,15 Öncelikle yazıcılık mesleğinin “azizi” olmuş, ardından “şifa tanrısı” olmuş ve bu özellikleri sayesinde büyük saygınlık kazanmıştır. Imhotep, adının ve ünvanının bir Zoser heykelinin kaidesinde bulunması ile tarihte yerini almış.

Astrolog, rahip, ünlü bir mimar, mühendis ve hekim hatta mühendisi olduğu piramidin işçilerinin sağlığı, kaza yaralanma durumunda cerrahi müdahaleleriyle de ilgilenmesi bakımından bugünkü anlamda bir işyeri hekimi olarak görev yapmış.

Imhotep, “tüm hastalıklara çare bulabilen” ve “çocuksuzlara oğullar verebilen” gündelik sorunların bir aracısı olarak seviliyordu. Imhotep’den kısır kadınlara doğurganlık vermesi, uygun evlilik partnerleri seçmesi, erkek mirasçılara garanti vermesi ve sağlığa kavuşmasını sağlaması istenmiştir. Imhotep'e yöneltilen bu dilekler, onun insanlarla ruhani babası tanrı Ptah arasında bir arabulucu olarak kabul edildiğini açıkça ortaya koymaktadır. Yaşamın Efendisi Ptah'ın yanı sıra, ilahi büyücü Thoth ve ana tanrıça ve doğumun koruyucusu Hathor gibi diğer yerel tanrılarla da bağlantılıydı.

Bir doktor olarak, Imhotep'in Edwin Smith Papirüsüne göre doksan anatomik yazının ve 48 yaranın tarifinin yazarı olduğu düşünülmektedir. Memphis'te bir tıp okulu kurmuş; iki yüze yakın hastalık, on beş karın, on bir mesane, on rektum, 29 göz, on sekiz cilt, saç, dil, verem, mesane taşları, apandisit ve artrit hastalıklarını tanımlayıp teşhis ve tedavi etmiştir. Cerrah ve diş hekimiydi. Organların pozisyonunu ve işlevini biliyordu. İnsan organizmasındaki kan dolaşımını biliyordu. Sakkara'daki mezarı, hasta insanların hac merkeziydi. IX. yüzyılda bazı İslam tıbbı yazarları, Memphis'te mucizevi tedavilerin yapıldığı bir tapınağın izlerinden bahsetmişler ve tapınağın önünde oturan bir “bilge” adam heykeli olduğunu, onun bilgeliğinin dizlerinin arasındaki dikilitaşta yazılı olduğunu belirtmişlerdir