Mısır mitolojisinde Horus, Mısır’da tapılan ilk hayvanlardan olan şahin ile temsil edilip şahin tanrı olarak bilinmektedir. Kendisiyle ilişkilendirilen en ünlü efsane, Horus'un gözü efsanesidir

Horus’un gözü mitolojisi eski Mısır'da en tanınmış mitolojidir. Horus, babası Osiris’in intikamını almak için yaptığı savaşta amcası Set'i öldürdükten sonra, krallığını ilan ederek Mısır'daki düzeni yeniden sağlar. Eski Mısırlılar bu efsanevi savaşı iyiyle kötü, düzen ve kaos arasındaki savaşın bir metaforu olarak kullanmışlardır. Bu savaş Mısırlılar için erdemli, günahkâr ve ceza arasındaki ebedi mücadeleyi göstermiştir. Eski Mısırlılar tarafından Horus efsanesi, refah ve korumanın bir sembolü olarak kabul edilen “Horus'un Gözü” biçiminde putlaştırılmıştır.

Efsanenin bir versiyonunda Horus'un Ay'ı simgeleyen sol gözü Set'le yaptığı savaşta yaralanır ve böylece bu durum ayın çeşitli evrelerini açıklamak için kullanılmıştır. Göz, tanrı Thoth tarafından iyileştirilmiştir. Udjat olarak bilinen, restore edilen göz, güçlü bir muska haline gelmiştir.

Sanatta ve tıpta öncü olan eski Mısırlılar, Horus'un Gözünü, Heqat fraksiyonları adı verilen altı farklı bölüme ayırmıştır. Her bölümün kendisi bir sembol olarak kabul edilmiştir. Heqat, en eski Mısır ölçüm sistemleri arasındadır ve sayısal değerlerin bir sonuç örüntüsü olarak algılanır. Bu sistemle, Horus'un Göz parçaları, efsaneye benzer şekilde, tüm gözü oluşturmak için birlikte organize edilmiştir. Bu parçalara, bir pay ve ikinin kuvvetlerine hükmeden bir dizi sayısal değer verilmiştir: 1/2, 1/4, 1/8, 1/16, 1/32 ve 1/64. Bazı tarihçiler, koku, görme, düşünce, duyma, tatma ve dokunma olmak üzere gözün her bir parçasının altı duyudan birini temsil ettiğini öne sürmüştür: 1/2 koku duyusunu, 1/4 görmeyi, 1/8 düşünceyi, 1/16 işitmeyi, 1/32 tadı ve 1/64 dokunuşu temsil etmektedir. Şaşırtıcı bir şekilde, önerilen bu parçaların insan beyninin orta sagital görüntüsünün üzerine yerleştirilmesinin ardından her bir duyu bileşeninin insan nöroanatomik özelliklerinin bölümlerine karşılık geldiği görülmüştür. Bu sonuç tıp ve anatomide lider oldukları bilinen eski Mısırlıların bununla da kalmayıp Horus'un gözünün yaratılmasında, sanatsal yeteneklerini ve anatomi bilgilerini mitolojiye olan derin inançlarıyla birleştirdiklerinin göstergesidir. Bu, o dönemde radyografik ve hesaplama teknolojisinin bulunmadığı düşünüldüğünde inanılmaz bir başarıdır.