Bilgi çağında yaşıyoruz. Sabah gözümüzü açar açmaz yüzümüzü bilgiyle yıkıyoruz. Merak duygumuz bizi eskisi kadar tedirgin etmiyor çünkü istediğimiz an herhangi bir konuda merakımızı dindirmek için türlü araçlara sahibiz. Telefon ekranında, televizyon haberlerinde, sosyal medyada, gerekli gereksiz, faydalı faydasız bir bilgi dünyasına giriyoruz. Bilgi tüketimi konusunda hayli hızlıyız. Fakat aynı hızı, onun ne anlama geldiğini, nasıl kullanılması gerektiğini düşünme konusunda sergileyemiyoruz. Örneğin, bir çocuğa matematik öğretme konusunda çok titiziz fakat adalet duygusunu aynı titizlikle anlatma ihtiyacı hissetmiyoruz.   Kod yazmayı öğretiyoruz ne güzel ama etik değerleri aksetme konusunda yeterlimiyiz?

Bilginin her türlüsüne dijital dünyada ulaşabilen gençler, ahlaki konulara hangi dünyada hakim olacak? Vicdanlarını nasıl besleyeceğiz? Onlara besleyecek kaynaklara kendimiz sahipmiyiz?

Her bilgiyi süzgecinden geçirip bizlere sunan Yapay zekâ, halk arasında “ayıp” diye tabir edilen kavramı tam olarak bilebilir mi? Ya da öğrenmesi gerekir mi? Çünkü ayıp dediğimiz şey, toplumdan topluma, hatta aileden aileye ya da kişiden kişiye değişebilir. Bazı yerlerde el sıkışmamak ayıptır, bazılarında ise el sıkışmak! Birine seslenirken "Sen" demek mi ayıp, yoksa "Siz" dememek mi? Toplumların kültürel bağışıklığına göre evrilebilen bir durumdur ayıp kavramı. Bir dönem ayıp olan belirli bir dönem makul olabilir.

Yapay zekâ bu tarz değerleri öğrenebilir mi? Evet, öğrenebilir. Ama bu, onun içselleştirdiği bir duygu olmaz. O sadece toplumların yerine geçer ve onlar gibi cevaplar üretebilir. Çünkü ahlak, insanın içinde büyüyen bir şeydir ve sadece teknik olarak verilmiş kurallardan ibaret değildir. Yapay zekâya göreceli olan "iyilik" ve "kötülük" öğretilebilir ama gerçekten "iyi" olmayı ona kim öğretebilir. Şüphesiz hiç kimse.

Tam da bu noktada gençlerimize dönüp bakmamız gerekiyor. Onlara bilginin nasıl kullanılacağını, vicdanın neden önemli olduğunu, başkasının hakkına saygı duymanın yalnızca bir kural değil, insan olmanın gereği olduğunu anlatıyor muyuz?

Matematik, fen, kodlama, yapay zekâ… Hepsi harika. Ama eğer o bilginin yanına vicdan koymazsak, gelecekte sadece ekranlara bakan, ama birbirinin yüzlerini bile hatırlamayan nesiller yetiştirmiş oluruz.

O yüzden belki de biraz yavaşlamalıyız. Bir an durup gençlerimize şu soruyu sormalıyız: "Bütün bu bilgiyi, nasıl bir dünya için kullanmak istiyorsun?"