Bayramlar, bizleri geçmişe götüren, çocukluk hatıralarımızı canlandıran, sıcaklığı ve samimiyetiyle içimizi ısıtan en özel günlerden biridir. Ancak son yıllarda, bayramların ruhunun giderek kaybolduğunu, eski bayramların yerini daha bireysel ve mesafeli kutlamaların aldığını üzülerek gözlemliyoruz.

Eskiden bayram sabahları ayrı bir heyecan taşırdı. Aile büyüklerinin evinde toplanmak, sabah namazının ardından bayram kahvaltısına oturmak, büyüklerin ellerini öpmek ve hayır dualarını almak, çocuklar içinse ceplerini şeker ve harçlıkla doldurmanın mutluluğunu yaşamak... Tüm bunlar bayramın en değerli anılarıydı.

Mahalle kültürü güçlüydü. Çocuklar gruplar halinde kapı kapı dolaşır, şeker ve bayram harçlıklarını toplardı. Komşuluk ilişkileri güçlüydü; herkes birbirine gider, hal hatır sorar, gönüller alınırdı. Aile büyükleri ziyaret edilmeden bayram tamamlanmazdı. Oysa günümüzde bu sıcaklık giderek azalıyor. Teknoloji ilerledikçe, insanlar arasındaki mesafeler de artıyor. Artık bir telefon mesajı veya görüntülü arama, bayram ziyaretlerinin yerini almış durumda.

Elbette, değişim kaçınılmazdır. Ancak eski bayramların ruhunu yaşatmak bizim elimizde. Bayramları yalnızca bir tatil fırsatı olarak görmek yerine, büyüklerimizi ziyaret etmeli, çocuklara bayramın anlamını öğretmeli ve o eski sıcaklığı yeniden canlandırmalıyız. Çünkü bayram, paylaşmaktır; bayram, sevdiklerimizle birlikte olmaktır.

Belki de eski bayramlara duyduğumuz özlem, aslında kaybettiğimiz değerlerin eksikliğini hissetmemizden kaynaklanıyor. Gelin bu bayramda telefonlarımızı bir kenara bırakalım, sevdiklerimizin yanına gidelim, büyüklerimizin ellerini öpelim ve bayramın gerçek ruhunu yeniden yaşayalım.